Abaküs Yazılım
18. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/1208
Karar No: 2017/4792
Karar Tarihi: 02.05.2017

Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2017/1208 Esas 2017/4792 Karar Sayılı İlamı

18. Ceza Dairesi         2017/1208 E.  ,  2017/4792 K.

    "İçtihat Metni"

    KARAR
    Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,
    İmar kirliliğine neden olma suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda davanın reddine dair, Bursa 13. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 24/11//2010 tarih ve 2010/709 E., 2010/1009 K.sayılı kararın katılan vekili tarafından temyizi üzerine,
    Yargıtay 4. Ceza Dairesi"nin 10/09/2014 tarih ve 2012/37630 esas, 2014/24932 sayılı kararıyla;
    "Sanığın daha önce suça konu yer ile ilgili olarak 22.01.2008 tarihli yapı tatil zaptı uyarınca 01.10.2010 tarihinde düzenlenen iddianame ile yapılan yargılamada, Bursa 9.Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/197 Esas sayılı dosyası ile 10 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı ve hükmün kesinleştiği, aynı yer ile ilgili olarak 26.06.2007 tarihli yapı tatil zaptı uyarınca açılan davanın, ilk iddianame tarihinden önce olması nedeniyle hukuki kesintinin oluşmadığı, birinci tutanakla tespit edilen imara aykırılıkların atılı suçu oluşturduğunun sabit olması halinde, ilk davada verilen ceza üzerinden zincirleme suç hükmü uyarınca TCK’nın 43’ncü maddesiyle artırılacak miktar kadar ceza vermek yerine eksik inceleme ve kanuni olmayan gerekçeyle ikinci davanın mükerrir açıldığı kabul edilip davanın reddine karar verilmesi," oy birliğiyle karar verilmiştir.
    I- YEREL MAHKEMENİN DİRENME KARARININ KAPSAMI
    Bursa 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/12/2014 tarih ve 2014/684 E., 2014/754 K. sayılı kararında;
    "Yüksek dairenin 24/09/2014 gün ve 2012/29104 esas 2014/27093 karar sayılı bozma ilamındaki karşı oy yazısında da belirtildiği gibi imar kirliliğine neden olma suçu ani gelişen bir hareketle gerçekleştirilmesi mümkün olmayan bir suç olduğu , binanın tamamlanması için çok değişik aşamalardan geçilmiş olması gerekmektedir.
    Bir örnekle olayı açıklamak gerekirse kendi taşınmazına bina yapımına yönelik olarak demir çimento tuğla vs gibi malzemeleri getiren kişinin eylemi bu aşamada imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturmamaktadır , ancak kişi temel kazmak amacıyla ilk kazmayı vurduğu anda faaliyetine başlamış olmakta ve suç oluşmaktadır. Esasen ortada bir bina olmamasına rağmen faaliyetin bina yapımına yönelik olması ve bina yapımına yönelik her türlü faaliyetin suç teşkil etmesi nedeniyle bu eylemde suç teşkil edecektir. Bu durumu tespit eden zabıtanın olayı tutanağa bağlaması ile durum belgelenecektir.
    Tutanağın düzenlenmesinden hemen sonra, mesela 3 dakika sonra ilgili kişi kazma ile temel kazmaya devam etmesi halinde bu faaliyeti de tespit edilip düzenlenecek tutanak ile de henüz binanın temelini dahi kazamamış kişi hakkında müteselsil suç hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
    Bahsedildiği üzere bina yapımının oldukça değişik aşamalarının bulunması karşısında bina tamamlandığında belki yüzlerce yada binlerce kez tutanak düzenlenmesi mümkün olacak hukuki kesinti yaratmadığı müddetçe her bir tutanak nedeniyle müteselsil suç hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
    Buna karşılık hakkında tutanak düzenlenmeden, yaptığı imalat görevlilerce tespit edilemeden birkaç aylık yada birkaç yıllık bir süre içerisinde bir yada çok katlı bir bina yapan kişi hakkında tek bir tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle tek bir eylemden dolayı cezalandırılması yoluna gidilecek, müteselsil suç hükümleri uygulanamayacaktır.
    Gerek maddenin yazılışından gerekse yargıtay uygulamaları nedeniyle bu suça kalkışmanın mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
    5237 Sayılı TCY’nın 184 maddesi gerekçesinde imar mevzuatında belirlenen usul ve koşullara aykırı olarak inşaai faaliyette bulunmayı suç olarak kabul etmiş, teşebbüs hükümlerinin uygulanmaması da dikkate alındığında bina yapımına yönelik her türlü inşaai faaliyetin suç teşkil edeceği sonucu ortaya çıkmıştır.
    3194 sayılı imar yasasının 5. maddesi binayı “ kendi başına kullanılabilen üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma ...... yapılar” olarak tanımlanmıştır.
    5237 Sayılı TCY’nın 184 maddesinin imar mevzuatında belirlenen usul ve koşulları esas alması , imar yasasında binanın tarifi de dikkate alındığında madde gerekçesi ve imar mevzuatı arasında uyumsuzluklar sonucu tek bir bina yapan kişi hakkında düzenlenen çok sayıda tutanak nedeniyle adaletsiz sonuçlara ulaşılacağı anlaşılmaktadır.
    Her ne kadar yüksek daire yargılamaya konu olayda müteselsil suç hükümlerinin uygulanmasının gerekliliği nedeniyle mahkememiz kararını bozmuş ise de mahkememizin 2010/334 esas sayılı dava dosyasında 26/06/2007 tarihindeki eylemi nedeniyle hakkında 20/04/2010 tarihinde iddianame ile kamu davası açılan sanık Rizvan Koçak hakkında davanın mükerrer olması nedeniyle reddine dair kararını onamıştır.
    Mahkememiz 2010/334 esas sayılı dava dosyasında sanığın 11/05/2007 tarihindeki eylemi nedeniyle 29/12/2008 tarihinde düzenlenen iddianame ile Bursa 10 ASLCM"nin 2009/27 esas sayılı dava dosyasında yargılandığı , yargılama sonunda sanığın cezalandırılmasına ve hürriyeti bağlayıcı cezanın ertelenmesine karar verildiği , ayrıca aynı sanık hakkında aynı yerde 17/09/2007 tarihindeki eylemi nedeniyle hakkında 04/02/2010 tarihinde düzenlenen iddianame ile Bursa 2 ASLCM"nin 2010/103 esas sayılı dava dosyası ile kamu davası açıldığı bu mahkemece kamu davasının mükerrer olması nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
    Benzer olayda mahkememizce kamu davasının reddine dair kararı onayan yargıtay dairesinin hukuki kesinti yaratmadığı hallerde binanın değişik aşamaları için düzenlenen tutanakların eylemin tek suç teşkil ettiği ve aynı suç olduğu yönündeki hukuki düşüncesinin olaya ve hukuka uygun düştüğü anlaşılmıştır.
    Somut olayda da iddianamelerin hukuki kesinti yaratmadığı durumlarda, bina yapımına yönelik tespit edilebilen farklı eylemlerin müteselsil suç hükümlerinin uygulanması gerektirmeyeceği eylemin tek suç teşkil edeceği ve aynı konuda daha önce yargılama yapılmış olması, eylemin tek suç teşkil etmesi nedeniyle mükerrer açılan kamu davasının reddine dair verilen kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmış kamu davasının reddine dair kararıda direnilmiştir." şeklindeki gerekçeyle, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 10/09/2014 tarih ve 2012/37630 esas, 2014/24932 sayılı kararına direnildiği görülmektedir.
    II- HUKUKSAL DEĞERLENDİRME
    02.12.2016 tarihli 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 36.maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 307.maddesi uyarınca, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından tarihli ve 2016/979 Esas, 2016-1732 Karar sayılı kararı ile dosya Dairemize gönderildiğinden, direnme kararı üzerine verilen hükmün Dairemizce incelenmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmıştır.
    Sanık hakkında 22/01/2008 tarihinde düzenlenen yapı tatil tutanağına istinaden 08/03/2010 tarihinde TCK"nın 184/1. maddesi gereğince cezalandırılması istemi ile iddianame ile dava açıldığı, yapılan yargılama sonucu Bursa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/197 E. 2010/584 K. Sayılı ilamı ile 27/05/2010 tarihinde 10 ay hapis cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 04/06/2010 tarihinde da kesinleştiği anlaşılmıştır.
    Somut olaya konu davada ise 26/06/2007 tarihli yapı tatil tutanağına istinaden 01/10/2010 tarihinde TCK"nın 184/1. maddesi gereğince cezalandırılması istemi ile iddianame ile dava açıldığı, mahkemece " Bursa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/197 E. Sayılı dosyası incelendiğinde iddianameler ile hukuki kesinti oluşmadığı, sonraki olayları da kapsar şekilde 22/01/2008 günlü tutanağa dayanılarak yargılamanın yapıldığı, mevcut duruma göre mahkememize açılan kamu davasının mükerrer olduğu" şeklindeki gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Bu kararın katılan vekili tarafından temyizi sonucu Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından yukarıda açıklanan gerekçeyle bozulmasına karar verilmiş, ancak yerel mahekemece direnme kararı verilmiştir.
    Dairemizce de benimsenen Yüksek Ceza Genel Kurulunun 15.03.2016 tarih, 2014/10-847 esas, 2016/128 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere;
    Zincirleme suça dâhil olan bir suçta mahkûmiyet kararı verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise, zincirleme suça konu ikinci suçla ilgili olarak mahkemece; kesinleşen hükme konu eylem de gözönüne alınarak zincirleme suç hükümlerinin uygulanması suretiyle hüküm kurulmalı, kesinleşen hükümdeki ceza sonuç cezadan indirilmeli, böylece yargılaması devam eden suça ilişkin ceza belirlenmelidir.
    Sanığın 26.6.2007 tarihinde yapı tespit ve tatil zabtı düzenlendikten sonra kaçak olarak inşaata devam etmesi nedeniyle tutulan 22.01.2008 tarihli yapı tespit ve tatil zaptına dayanılarak imar kirliliğine neden olma suçundan 08.03.2010 tarihli iddianameyle Bursa 9.Asliye Ceza Mahkemesine 2010/197 esas sayılı ve yine aynı suçtan 26.06.2007 tarihli tutanağa dayanılarak 01.10.2010 tarihli iddianameyle Bursa 13.Asliye Ceza Mahkemesine davalar açılmıştır. Yapı tatil tutanaklarının her ikisinin de ilk iddianame tarihinden önce olması nedeniyle hukuki kesinti oluşmamış ise de, birinci tutanakla tespit edilen aykırılıkların atılı suçu oluşturduğunun sabit olması halinde, ilk davada verilen ceza üzerinden zincirleme suç hükmü uyarınca TCK’nın 43. maddesiyle artırılacak miktar kadar ceza verme yerine eksik inceleme ve kanuni olmayan gerekçeyle ikinci davanın mükerrir açıldığı kabul edilip davanın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
    Bu itibarla Yerel Mahkeme direnme kararı yerinde görülmemiştir.
    III- KARAR
    Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
    Yargıtay 4. Ceza Dairesi"nin 10/09/2014 tarih ve 2012/37630 esas, 2014/24932 sayılı bozma kararındaki gerekçeye göre Yerel Mahkemece verilen direnme kararı yerinde görülmediğinden, tebliğnameye uygun olarak, 6763 sayılı Yasanın 36. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 307/3. maddesi hükmüne göre dosyanın Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 02/05/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi
    .





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi