Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2020/249
Karar No: 2020/795
Karar Tarihi: 20.10.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2020/249 Esas 2020/795 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2020/249 E.  ,  2020/795 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “muhdesatın aidiyetinin tespiti, tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Çal Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) "Geçici 3." maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun"la değişikliği öncesi hâliyle 438. maddesinin 2. fıkrasında direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağı düzenlendiğinden davacı vekilinin duruşma isteğinin reddine karar verildikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 21.10.2011 havale tarihli dava dilekçesinde; tarafların ortak mirasbırakanı İsmahan Yıkar adına kayıtlı 242 ada 10 parsel sayılı taşınmaz üzerine müvekkili tarafından 2 katlı dükkan yapıldığını, muris anne ve davalı olan kardeşlerin inşaatın yapımına rızaları bulunduğu gibi bu sebeple davalılar tarafından imzalanan belgelerin olduğunu, davalıların müvekkile ait olduğunu bildikleri taşınmazı devretmeleri gerekirken Çal Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/609 E. sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davası açtıklarını, inşaat bedelinin arsa bedelinden fazla olduğunu ileri sürerek 242 ada 10 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki inşaatın müvekkili tarafından yapıldığının tespiti ile inşaat bedelinin arsa bedelinden fazla olması sebebiyle tam bir ivaz karşılığında müvekkili adına tesciline, bu talebin kabul edilmemesi hâlinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla inşaat bedeli olan 10.000TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalılar vekili 30.11.2011 havale tarihli cevap dilekçesinde; davacının tapu iptal ve tescil talebi yönünden zamanaşımının dolduğunu, taraf teşkilinin sağlanmadığını, sunulan yapı ruhsatın da anlaşıldığı üzere iki katlı betonarme dükkan vasfında olan taşınmaz üzerindeki dükkanların tarafların babası olan muris ... tarafından yapıldığını, murisin 1997 tarihinde ölümünden sonra davacı tarafından işletilmeye devam edildiğini, davacı tarafından sunulan belgelerin hukuki geçerliliği bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme Kararı:
    6. Çal Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.10.2012 tarihli ve 2011/239 E., 2012/262 K. sayılı kararı ile; davanın, dava konusu dükkan vasfındaki taşınmazın davacı tarafından yaptırılıp yaptırılmadığı ve davalıların söz konusu taşınmazdaki miras hisselerinden feragat edip etmedikleri olduğu, davacı tarafından dosyaya sunulan ve davalılar tarafından imzalandığı belirtilen senetlerin yazılı delil başlangıcı niteliğinde bulunduğu ve diğer deliller ile içeriğinin kuvvetlendirilmesi gerektiği, davaya konu dükkanı davacı ile mirasbırakan ..."ın güçten kuvvetten düşünceye kadar beraber işlettiklerinde ihtilaf bulunmadığı, bu hâliyle davacının, ortak işlettikleri dükkanın inşaatında çalışan yüklenicinin parasını vermiş olmasının, dükkan inşaatının kendisi tarafından yapıldığına kesin delil oluşturmadığı, davacının kendisi adına yaptırdığı işlerle ve aldığı malzemelerle ilgili bir yazılı belge veya fatura da ibraz etmediği, mimari proje ve yapı ruhsatında taşınmazın maliki olarak ..."ın göründüğü, davadaki ikinci hususun davalıların davacıya bu dükkanı vermeleri karşılığında başka yer alıp almadıkları yani bir miras taksimi yapılıp yapılmadığının olduğu, davacı miras taksimi yapıldığına ilişkin yazılı bir miras taksim sözleşmesi ibraz etmediği gibi başka yerlerden taşınmaz verildiğine ilişkin dosyaya tapu kaydı veya herhangi bir belge ibraz etmediği, dinlenen ortak tanık ..."ın beyanına göre davacının kendisi tarafından yapıldığını iddia ettiği taşınmaza ilişkin para teklif etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, tüm bu hususların değerlendirilmesi neticesinde davacının davaya konu dükkan vasfındaki taşınmazı kendisinin yaptırdığına ve geçerli miras taksimi yapıldığına ilişkin kanaat oluşmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Çal Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 14. Hukuk Dairesince 18.02.2014 tarihli ve 2013/16451 E., 2014/2080 K. sayılı kararı ile; "Dava, muhdesatın aidiyetinin tespiti, TMK"nın 724. maddesine dayanılarak temliken tescil, olmadığı takdirde tazminat istemlerine ilişkindir.
    ...
    HMK’nın 33. maddesi gereğince dava konusuna ilişkin olayları anlatmak davanın taraflarına, o olaylara uygun yasa hükümlerini bulup uygulamak ise hakime ait bir görevdir. 04.06.1958 tarihli 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı üzere hakim davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve neticei taleplerle bağlıdır.
    Somut olayda; davacının talebinin TMK’nın 724. maddesinde belirtilen temliken tescil davası olarak nitelendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı nitelendirme ve değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir" gerekçeleriyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Çal Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.07.2014 tarihli ve 2014/96 E., 2014/169 K. sayılı kararı ile; davanın temliken tescil davası olduğuna ve davada yargılamanın buna göre yürütüldüğüne dair 16.02.2012 tarihli celsede mahkemece alınmış bir kararın mevcut olduğu, Yargıtay hukuk dairesinin buna ilişkin bozma kararının doğru bulunmadığı, mahkeme gerekçesinde de açıklandığı üzere taşınmazın davacı tarafından yapıldığına dair deliller yeterli görülmediğinden davanın reddine karar verildiği, Türk Medeni Kanunu (TMK)"nun 724. maddesinde düzenlenen temliken tescil davasında taşınmazın öncelikle davacı tarafından yapılması gerektiği, sonrasında ise talep edenin iyiniyeti, arsa ile üzerindeki yapının değerinin karşılaştırılması gibi hususların incelenmesinin gerektiği, böyle bir davanın ilk şartının yapının ya da binanın davacı tarafından yapılmış olması olduğu, mahkemece verilen kararda davanın temliken tescil davası olduğunun 16.02.2012 tarihli celsede karara bağlandığı, buna ilişkin şartlar yönünden yeterli delillerin toplandığı ve tüm dosya kapsamı itibariyle de taşınmazın davacı tarafından yapıldığının ispatlanamadığı gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece davacının tapu iptali ve tescil isteminin reddine ilişkin verilen ilk kararda, davacının talebi doğrultusunda 4721 sayılı TMK"nın 724. maddesinde düzenlenen temliken tescil hukuki nedenine dayalı olarak değerlendirme yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.

    III. ÖN SORUN
    12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; direnme adı altında verilen kararın gerekçesinde önceki gerekçeye ilave olarak "TMK"nın 724. maddesinde düzenlenen temliken tescil davasında taşınmazın öncelikle davacı tarafından oluşturulması gerekmekte, sonrasında ise talep edenin iyi niyeti, arsa ile üzerindeki yapının değerinin karşılaştırılması gibi hususların incelenmesi gerekmekte olup böyle bir davanın da ilk şartı yapının ya da binanın davacı tarafından yapılmış olmasıdır. Bu itibarla mahkememizce verilen kararda davanın temliken tescil davası olduğunun 16.02.2012 tarihli celsede karara bağlanmış olması, buna ilişkin şartlar yönünden yeterli delillerin toplanmış olması ve tüm dosya kapsamı itibariyle de taşınmazın davacı tarafından yapıldığının ispatlanamaması" gerekçesine yer verilmiş olması karşısında, kararın yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı husus ön sorun olarak tartışılmış, yapılan görüşmelerde; mahkemece herhangi bir yeni delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar verildiği ve gerekçesini önceki kararına göre genişletip var olan gerekçeyi değiştirmediğinden kararın yeni hüküm olarak nitelendirilemeyeceği, bu nedenle de ön sorun bulunmadığı hususu oy birliği ile kabul edilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

    IV. GEREKÇE
    13. Bilindiği üzere, medeni usul hukuku alanında yıllar boyunca süren uygulamalar neticesinde doğru ve adil bir yargılama için bazı temel ilkeler kabul edilmiştir. Bir davanın gerek tarafları gerekse mahkeme için bağlayıcı olan ve yargılamaya yön veren bu ilkeler, mahkemelerde sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesini sağlayan en temel unsurlardır.
    14. Tasarruf ilkesi (6100 sayılı HMK) m. 24) ve taraflarca getirilme ilkesi ile (HMK m. 25) dava açıp açmama, açılan davanın konusunu belirleme, bu davayla ilgili vakıaların ve delillerin getirilmesi taraflara bırakılmış iken davanın yürütülmesi hakime bırakılmıştır (HMK m. 32). Davanın açılmasının bir sonucu olarak, mahkeme açılan davayı amaca ve kanuna uygun şekilde inceleyerek ve makul süre içinde kararını vererek sonuçlandırmalıdır.
    15. Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hukukumuzda yargılamanın daha düzenli yürütülmesi, tarafların iddia ve savunmalarının ve bunlara ilişkin delillerin tam olarak belirlenmesi ve delillerin toplanması, gereksiz tahkikat işlemlerinin önüne geçilmesi, tahkikata tüm hazırlık işlemlerinin yapılarak, tahkikatın gerektirdiği gibi kısa sürede tamamlanması amacıyla özellikle yargılamanın başında verilen kararların sonraya ertelenmemesi için ön inceleme aşaması kabul edilmiştir.
    16. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabulucuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir (HMK m. 137/1).
    17. Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı, tarafların ortak murisi adına kayıtlı taşınmaz üzerine 2 katlı dükkan yaptığını, davalı kardeşlerin inşaatın yapımına rıza gösterdiklerini, buna ilişkin davalılar tarafından imzalanan belgelerin bulunduğunu, iyi niyetle yapılan bina değerinin zemin değerinden fazla olduğunu ileri sürerek inşaatın kendisi tarafından yapıldığının tespiti ile tam ivaz karşılığında tapu kaydının iptali adına tescili, bu talebin kabul edilmemesi hâlinde tazminata hükmedilmesi isteğinde bulunmuştur. Dosya içeriğinden, mahkemece 26.10.2011 tarihli tensip tutanağında "Davanın temliken tapu iptali ve tescil davası olduğunun" belirtildiği, yine 16.02.2012 tarihli ön inceleme tutanağında davacının iddiası ve davalının savunması özetlendikten sonra uyuşmazlığın " Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; 242 ada 10 parsel üzerindeki muhdesatın davacı tarafından yaptırılıp yaptırılmadığı, temliken tescil şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı" şeklinde tespit edildiği anlaşılmıştır.
    18. Öte yandan mahkemece direnmeye esas ilk kararda, dava konusu dükkan vasfındaki taşınmazın davacı tarafından yaptırılıp yaptırılmadığı ve dava konusu taşınmazın taksimen davacıya bırakılıp bırakılmadığı hususları değerlendirildikten sonra davacının davaya konu dükkan vasfındaki taşınmazı kendisinin yaptırdığına ve geçerli miras taksimi yapıldığına ilişkin kanaat oluşmadığından ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
    19. Bu aşamada, 4721 sayılı TMK"nın 724. maddesine dayanarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunulması hâlinde değerlendirilmesi gereken koşullara değinilmesinde yarar vardır.
    20. TMK"nın 684/1. maddesi “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.” şeklindedir. Bu yasal düzenleme ile asıl şey (eşya) üzerinde bir kişinin, bütünleyici parça üzerinde başka kişinin mülkiyet hakkına sahip olması engellenmiştir. Bütünleyici parçanın ne olduğu ise TMK’nın 684/2. maddesinde açıklanmış ve “Bütünleyici parça, yerel örf ve adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır” denilmiştir.
    21. Bu itibarla arazi, daima asıl şeyi teşkil ederken onunla birleştirilmiş veya bağlantısı kurulmuş inşa eserleri bütünleyici parça niteliğinde olup, o taşınmazın mülkiyetine tabidir. Taşınmaz mülkiyetinin kapsamının düzenlendiği TMK’nın 718/2. maddesinde de bu husus dile getirilmiş ve yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapıların, arazi üzerindeki mülkiyetin kapsamına girdiği belirtilmiştir. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu kapsamda bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüz’ü (bütünleyici parçası) niteliğinde yapı yapılması hâlini TMK’nın 724. maddesinde düzenlemiş ve “Yapının değeri açıkça arazinin değerinden fazlaysa, iyi niyetli taraf uygun bir bedel karşılığında yapının ve arazinin tamamının veya yeterli bir kısmının mülkiyetinin malzeme sahibine verilmesini isteyebilir” demiştir.
    22. Malzeme sahibinin TMK"nın 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi için birinci koşul; inşaatı kendi malzemesi ile yapan kişinin iyiniyetli olması, diğer bir anlatımla zeminin kendisine ait olduğu ya da 5.7.1944 tarihli ve 12/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi mülkiyetin ileride kendisine geçirileceği inancıyla hareket etmesi, ikinci koşul; yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olması, üçüncü koşul ise; yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.
    23. Somut olayda, mahkemece ilk kararda, davacının, tarafların ortak mirasbırakan adına kayıtlı olan dava konusu taşınmaz üzerindeki dükkanı kendi malzemesiyle yapıp yapmadığı ve taşınmazın ilerde diğer mirasçılar tarafından kendisine devredileceği yönünde iddiasının yerinde olup olmadığı hususlarının toplanan deliller çerçevesinde değerlendirildiği görülmüştür.
    24. Hâl böyle olunca, yerel mahkemece davanın davacının talebi doğrultusunda TMK"nın 724. maddesinde düzenlenen temliken tescil davası olarak nitelendirildiği ve buna ilişkin deliller toplanarak karar verildiği yönündeki direnme kararı yerindedir.
    25. Ne var ki, davacı vekilinin diğer temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden, bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

    V. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Direnme uygun bulunduğundan davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
    Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan Yargıtay 14. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun "Geçici 3." maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20.10.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi