Davacı, Y. Y. vekili Avukat M.Er. ile davalılar, 1- M. G. 2- G. İnş.A.Ş., 3-M. N. G. vek.Av. S. M., 4- Ç. K. aralarındaki tazminat davası hakkında Tavas As.Huk.(İş) Mahkemesinden verilen 17.03.2005 gün ve 324/96 sayılı kararın Onanması ilişkin Dairemizin 11.07.2005 gün ve 2368/7272 sayılı ilamına karşı davacı vekili tarafından süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
İstek nitelikçe maddi yanılgının düzeltilmesi istemine ilişkindir.
İş Mahkemelerinden verilen kararlar ve buna bağlı Yargıtay onama ve bozma kararlarında maddi yanılgı bulunması halinde, usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği, giderek maddi yanılgının düzeltilmesi gerektiği Dairemizin ve Yargıtay"ın yerleşmiş görüşlerindendir.
B.K."nun 125. maddesi gereğince iş kazasından doğan maddi ve manevi zararın giderilmesine ilişkin tazminat davalarında zaman aşımı süresi 10 yıldır.
İncelenen dosyada iş kazasına konu olan olayın 05.11.1983 tarihinde cereyan ettiği davalı şirket ile davalılar M.N. G., M. G. ve Ç. K. G"a yöneltilen ve bu dava ile birleştirilen Tavas Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 1993/331 Esas nolu dosyasında görülen davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan 04.11.1993 tarihinde açıldığı görülmektedir. O halde mahkemece davalı şirkete yönelik ek davanın zaman aşımından reddine karar verilmiş olması hatalı olmuştur.
Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının maddi zararının hesaplamasında gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Gerçek ücret ise; işçinin kıdemi ve yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücret olduğu, işyeri veya sigorta kayıtlarına geçmiş ücret olmadığı Yargıtay"ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olayda davacı olay tarihinde 18 yaşında olup davalı şirkette palet yağcısı olarak çalışmakta olup görevi gereği sürekli patlayıcıların yanında bulunurken iş kazası geçirmiştir. İşin özelliği ve niteliği gereği yapılması ustalık gerektiren bir iş olduğundan davacının gerek yaşı, gerekse iş kıdemi ve yaptığı işin özelliği gereği asgari ücretle çalışması hayatın olağan akışına uygun olmayıp bilirkişi raporunda asgari ücrete göre yapılan hesaplama esas alınarak hüküm kurulmuş olması isabetsiz olmuştur.
Diğer yandan maddi zarar hesabında hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan asgari ücretin esas alınması zorunludur. Asgari Ücret kamu düzenine yönelik olduğundan hakim bu hususu re"sen nazara almakla yükümlüdür. Dava hukuksal niteliği itibariyle sigortaca karşılanmayan zararın tazmini isteğine ilişkindir. Bu nedenle maddi zarar belirlendikten sonra mükerrer ödemeyi ve haksız zenginleşmeyi önlemek için hüküm tarihine en yakın tarihte yürürlükte bulunan katsayı ile davacıya bağlanan gelirdeki artışları saptamak suretiyle tazminattan indirilmesi gerektiği açıktır.
Somut olayda mahkemece 17.03.2004 tarihinde hüküm kurulmuş, hükme dayanak alınan hesap raporu ise hüküm tarihinden uzunca bir zaman önce 08.06.2003 tarihinde tanzim edilmiş; S.S.K."ca bağlanan gelirin 20.06.2002 tarihinde bildirilen peşin sermaye değeri gerçek zararadan tenzil edilerek davacının tüm maddi zararının S.S.K."ca bağlanan gelirle karşılandığı sonucuna varılarak davalılar M. G. ve Ç. K. hakkında açılan maddi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.Hal böyle olunca hükme dayanak alınan hesap raporunun yukarıda açıklanan ilkeleri içermediği giderek hükme esas alınacak nitelikte olmadığı görülmektedir.
Mahkemece yapılacak iş; İnşaatçılar Odasından emsal palet yağcısının olay tarihinden itibaren olabileceği günlük veya aylık net ücreti her yıl için ayrı ayrı sormak, hüküm tarihine en yakın tarihe göre davacının maddi zararını yeniden belirlemek ve belirlenen bu maddi zarardan 4447 sayılı Yasa"nın ek 38. maddesi gereğince hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan verilere göre hesaplanan peşin sermaye değeri indirilmek suretiyle sonuca gitmektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözteilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Manevi tazminata ilişkin hükme gelince; H.U.M.K."nun 427. maddesindeki parasal sınır hüküm tarihi olan 17.03.2004 tarihinde 40.000.000 TL. olup mahkemece talep gözetilerek hükmedilen manevi tazminat miktarı 2.000.000 TL. olmakla manevi tazminata ilişkin hüküm davacı bakımından kesin nitelik taşıdığından 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas, 1990/a Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"da gözönünde tutularak davacı vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz dilekçesinin kesinlik nedeniyle reddine karar verilmelidir.
Dairemizce, davalılar G. İnşaat A.Ş., Ç. K. ve M. G. yönünden maddi tazminat davası ile ilgili verilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına, davalılar M.G. ve Ç. K. yönünden manevi tazminat davası ile ilgili verilen hükme yönelik temyiz dilekçesinin kesinlikten reddine karar verilmesi gerekirken maddi yanılgı sonucu bu yönler gözardı edilerek davacı vekilinin bu hususlara ilişkin temyiz itirazları reddedilerek hüküm onanmıştır.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan maddi hatanın düzeltilmesi istemi kabul edilmeli ve Dairemizin bu davalılara ilişkin 11.07.2005 tarihli onama kararı kaldırılmalı ve mahkemenin 17.03.2004 tarihli kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının maddi hatanın düzeltilmesi isteminin kabulüyle Dairemizin davalılar G. İnşaat Taahhüt A.Ş., Ç. K. ve M.G."e ilişkin mahkeme hükmünün onanmasına ilişkin 2005/2368 Esas, 2005/7272 Karar nolu 11.07.2005 tarihli kararının kaldırılmasına, davacının manevi tazminat davasına ilişkin hükme yönelik temyiz dilekçesinin kesinlikten reddine, mahkemenin davalılar G.İnşaat Taahhüt A.Ş., Ç. K. ve M. G. için maddi tazminat davası ile ilgili olarak verdiği 17.03.2004 tarihli hükmün yukarı da açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, tahsisi karar harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.