Taraflar arasında görülen ziynet alacağı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili; boşanma dosyasından tefrik edilen kişisel eşyanın iadesi davasında,davacıya düğün merasiminde takılan 16 adet bileziğin aynen iadesini olmazsa bedelini ayrıca davacıya düğünde takılan 1200 TL nakit paranın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili; davacının davaya konu ziynet eşyalarını üzerinde götürdüğünü, 1200 TL nakit paranın ise düğünde davacı ve davalıya birlikte takıldığını, davacının rızasıyla nakit paraların masraflar için harcandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece; ziynet alacağına yönelik davanın kısmen kabulü ile 9 adet 22 ayar bilezik bedeli 6723 TL"nin davalıdan tahsiline,1200 TL nakit paraya yönelik davanın ise, dava konusu paranın yalnızca davacıya takıldığına dair iddianın ispatlanamadığı bu paranın taraflara takıldığı ve harcandığı gerekçesiyle 1200 TL nakit paraya yönelik davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; düğünde takılan altın ve paranın davalı kocadan istirdatı istemine ilişkindir. Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları ve nakit para kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bu eşyaları iadeden kurtulur. Somut olayda, davalı koca, davacı kadının talep ettiği paranın evliliğin devamı sırasında ortak ihtiyaçlar için harcandığını savunmuş ancak davacı kadının bunları iade edilmemek üzere rıza ile verdiğini kanıtlayamamıştır. Hal böyle olunca mahkemece; davalı kocanın, müşterek ihtiyaçlar için harcanan nakit paranın rızayla ve iade şartı olmaksızın kendisine verildiğini ispatlayamadığı, bu nedenle dava konusu nakit parayı iadeyle mükellef olduğu göz önüne alınarak nakit paraya yönelik davanın kabulü cihetine gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bundan ayrı olarak davacı vekili dava dilekçesinde ziynet eşyalarının dava tarihindeki değerini talep etmesine rağmen faiz talebinde bulunmamış ise de 09.07.2012 havale tarihli dilekçesinde açıkça ziynet alacağı bedeli olan 7045 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir, bu durumda mahkemece davacının 09.07.2012 tarihli beyan dilekçesi ıslah dilekçesi kabul edilmek suretiyle mahkemece hüküm altına alınan 6723 TL ziynet alacağı bedeline ıslah tarihi olan 09.07.2012 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerekirken, mahkemece faiz talebi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.