11. Hukuk Dairesi 2016/977 E. , 2016/9216 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen .../06/2015 tarih ve 2014/421-2015/325 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalının acentesi olduğunu, tarafların aralarındaki acentelik sözleşmesini protokol düzenleyerek bitirmek istediklerini ve .../.../2006 tarihli protokol düzenlediklerini, anılan protokol uyarınca davalı tarafından müvekkiline ödenmesi gereken meblağın üç taksidinin protokoldeki adresinde ödendiğini, dördüncü taksit ve dördüncü taksitle birlikte ödenmesi gereken 2006 yılı Aralık hak ediş fatura bedelinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını ancak, davalının haksız olarak borca itiraz ederek borcun icra takibinden önce müvekkili adına bankaya yatırıldığını iddia ettiğini oysa, protokolde müvekkilinin açık adresinin yazılı olduğunu, hangi tarihlerde ne kadar para ödeneceğinin de kararlaştırıldığını, dördüncü taksite 2006 yılı Aralık hak ediş faturasının dahil edilmesi gerektiğinin de açıkça düzenlendiğini, buna uygun olarak da ilk üç ödeme taksitinin davacı protokol adresine yapılarak ödeme belgesi düzenlendiğini, başkaca ödeme de kararlaştırılmadığını, para borcunun götürülecek borç olup, alacaklı ikametgahında ödenmesi gerektiğini, müvekkilinin uzun yıllar kullanmadığı bir banka hesabına, ihbar da edilmeden yapılan ödemenin kötüniyetli ve usulsüz olduğunu, banka kayıtlarını kontrol ederek dava açma tarihinde bu ödemeyi öğrendiklerini, parayı da henüz çekmediklerini yine, 37.821,94 TL’lik ödemenin protokoldeki ödeme tarihinden sonra yapıldığını ileri sürerek, itirazın iptalini, takip miktarına dava tarihine kadar faiz işletilmesi daha sonra alacağın tüm fer’ileri, vekalet ücreti, icra masraf ve harçlarının hesaplanması ile sonrasında da belirlenen alacak miktarından haricen bankaya yatırılan rakam mahsup edilerek BK’nın 84. m. gereğince kalan rakam üzerinden tüm fer’ileri ile birlikte takibin devamı ile davalıdan tahsiline karar verilmesini ayrıca, 37.821,94 TL’nin icra dosyasında hesaplanacak tüm fer’ileri , masraf ve vekalet ücretinin de ödenmesine karar verilmesini ve alacağın %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, protokol uyarınca üç taksidin davacı adresinde makbuz karşılığı ödendiğini, dördüncü taksit ve Aralık hak edişi ....535,61 TL ile birlikte davacı alacağı olan 40.855,61 TL’den davacının acentelik dönemine ait kesintiler düşüldükten sonra 37.821,94 TL olan alacağın adresine götürülerek ödenmek istendiğini ancak, kabul edilmediğini, .../02/2007 tarihi cumartesi günü olup, ödeme kabul edilmediğinden temerrüte düşmemek için tatilden sonraki ilk iş günü olan .../02/2007 pazartesi günü davacının bilinen ... .....’ndeki hesabına havale edilerek protokole bağlı olarak borcun tamamının ödendiğini, protokol gereği devir teslim sonrasında oluşan davacıyı ilgilendiren ve sorumluluğunda olan ....034,04 TL’lik acentelik dönemine ait kesinti bulunduğunu, bunların araç, motorin bedelleri, elektrik - su borcu, devir teslim sırasında mükerrer tazmin çıkış karşılığı, devir teslimden sonra tahsil edilemeyen faturalar karşılığını oluşturduğunu, bu kesinti miktarının davacı alacağından düşüldükten sonra kalan kısmın banka hesabına icra takibinden önce yatırıldığını, davacı vekiline de telefonla bankaya ödeme yapıldığının bildirildiğini, davacının paranın hesaba yatırıldığını bilmediği yönündeki iddiasının doğru olmadığını savunarak, davanın ve icra inkar tazminatı isteminin reddini, davacının asıl alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının ....590,69 TL"lik iade faturasının davacıya tebliğ edilmemesi ve kayıtlarda yer almaması nedeniyle bu meblağ yönünden mahsup yapılamayacağı keza, davalının tek taraflı olarak düzenlediği ....103,70 TL"lik para makbuzuna konu alacak kalemlerinin davacı tarafça kabul edilmediği ve tarafların bu hususta mutabık kalmadığı, para makbuzunda bahsedilen kalemlerin mahsubunu haklı gösterecek delil ve belge elde edilemediğinden bu meblağın da mahsup edilemeyeceği, havale gideri olan 113.47 TL"nin davacı tarafa tahmil edilemeyeceğinden toplam ....807.... TL mahsubun haksız olduğu, bu miktarın davacıya ödenmesi gerektiği, davalının sözleşmenin devam ettiği döneme ilişkin olarak davacı acenta adına .../07/2006 tarih, 309108 no’lu ve 296,83 TL, 30/06/2006 tarih, 307963 no’lu, 405,28 TL’lik ve aynı tarihli 307964 no’lu 505,41 TL akaryakıt faturası ile acenteye ilişkin 55,77 TL elektrik ve ...,58 TL su faturaları olmak üzere toplam ....268,97 TL"nin mahsubunun protokolde bu hususta hüküm yer aldığından tarafların mutabık kaldıkları anlaşılmakla protokol ve sözleşmeye uygun bulunduğu, bu nedenle davacının davalıdan ....717,... TL alacaklı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, takip konusu alacağın ....717,... TL"lik kısmına vaki itirazın iptaline, kabul edilen ....717,... TL"ye .../02/2007 tarihinden itibaren ticari faiz yürütülmesine, ....717,... TL"nin %40’na tekabül eden ....086,90 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
...- Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK"nın 294/... maddesi uyarınca "Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur." Aynı Yasa"nın 297/... maddesine göre de “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK 382 ve devamı maddelerinde gerekse de yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi, dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece yargılama sırasında bilirkişilerden rapor ve ek raporlar alınmasına rağmen anılan raporlardaki miktarlar kabul edilmeksizin re’sen hesaplama yapılmış ise de, bu hesaplama ile asıl alacağın ne olduğu, mahsup edilen miktarların ve ulaşılan sonucun nereden kaynaklandığı hususları karar gerekçesinde açık ve anlaşılır bir şekilde açıklanmaksızın hüküm oluşturulduğundan, denetime elverişli olmayan işbu kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
...- Bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (...) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın BOZULMASINA, (...) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 29/.../2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.