Davacı, murisi Ş. Ç."nun davalılardan işverene ait işyerinde 24.9.1992-1.11.1994 tarihleri arasında sürekli hizmet akdiyle çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacının aşağı bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacının murisi olan Ş. Ç.’nun 24.09.1992-01.11.1994 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak kesintisiz olarak çalıştığının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, istemin reddine karar verilmiştir..
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının murisinin davalıya ait iş yerinde 15.01.1994 ve 15.10.1994 tarihlerinde işe girdiğine dair iki ayrı işe giriş bildirgesi verildiği, 15.01.1994-01.05.1994 tarihleri arasında 61 gün; 15.10.1994-14.11.1994 tarihleri arasında 11 günlük kısmi çalışmalarının kuruma bildirildiği, işverence ücret bordrolarının mahkemeye ibraz edilmediği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesi olup yönetmelikle tesbit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurum’ca tesbit edilmeyen sigortalılar, çalışmalarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bu çalışmaların Kurum’ca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Yerleşik Yargıtay görüşü, birden ziyade işe giriş bildirgesi verilmesi halinde çıkış yok ise ilk işe giriş bildirgesi ile son işe giriş bildirgesinin verildiği tarihler arasında geçen çalışmaların hak düşürücü süreye uğramayacağı, çıkış varsa hak düşürücü sürenin her kesim çalışma için ayrı ayrı hesaplanacağı çıkış tarihinden sonra işçinin aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesi veya hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağıdır. Bu nedenle işe giriş ve çıkış tarihleri arasındaki kısmi bildirimin aksinin eşdeğer belgelerle ispat edilebileceği kabul edilmelidir.
Gerçekten, sigortalının, işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Öte yandan işe giriş bildirgesi ve bordrolar sigortalı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Bu gibi durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2003-21-43 E.,2003/97 K. sayılı 26.02.2003 günlü kararında da vurgulanmıştır.
Somut olayda davacının çalışmalarına ilişkin kuruma verilen işe giriş bildirgeleri altındaki imzalar ile ilgili ihtilaf bulunmamaktadır. İşe giriş bildirgesinin verildiği 15.01.1994 tarihinden önceki sürelere ilişkin çalışmalar ve hizmet cetvelindeki çıkış-giriş tarihleri arasındaki süre, çalışmanın sona erdiği tarih ve dava tarihi itibariyle 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesi gereğince hak düşürücü süreye uğradığından bu sürelere dair verilen red kararı yerindedir.. Ancak bordro tanıklarının çalışmayı doğrulayan beyanları, esas alınarak davacı murisinin hizmet cetvelindeki giriş-çıkış tarihleri arasındaki eksik bildirilen süreler yönünden davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde davanın tümüyle reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.