18. Hukuk Dairesi 2014/8683 E. , 2014/10739 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yenişehir Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/02/2013
NUMARASI : 2012/3-2013/45
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava, kamulaştırılan taşınmazın 2942 sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 10.maddesi hükmü uyarınca kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
1-Dosyada toplanan bilgi ve belgelerden, tapu maliki İ. A."nın 15.11.1966 tarihinde öldüğü, davanın murisin mirasçılarından E.. A.. ve E.. A.. davalı gösterilmek sureti ile açıldığı murise ait veraset ilamına göre davalılar dışında mirasçı olarak Z. Y."ın bulunduğu, mahkemece kamulaştırma bedelinin 30.798,95 TL olduğunun tespitine ve bu miktarın davalılara hisseleri oranında ödenmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik 14.maddesinin beşinci fıkrasında, idare tarafından bu kanun hükümlerine göre tespit olunan malike ve zilyede karşı açılan davaların görülmesi sırasında, taşınmaz malın gerçek malikinin başka bir şahıs olduğu anlaşıldığı takdirde davaya bu gerçek malik, tapu malikinin daha önce öldüğü sabit olursa mirasçıları da dahil edilmek suretiyle devam edileceği hükmüne yer verilmiştir.
Mahkemece yasanın belirtilen hükmü uyarınca dava konusu taşınmazın maliki olan İ.A."nın dosya içerisindeki veraset ilamından davalılar dışında Z.Y.ın da mirasçısı olduğu anlaşıldığına göre, Kamulaştırma Kanununun 14. maddesi gereğince Z. Y."ın da davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra kamulaştırma bedelinin tespiti ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Kabule göre de;
2-Mahkemece hüküm altına alınan ve bankaya yatırılan bedelin davalılara ödenmesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde "Tespit ve bloke edilen bedelin birer aylık kendiliğinden uzayan vadeli hesapta tutulmasına, bedelin talep halinde hisseleri oranında davalılara ödenmesine" şeklinde karar verilmesi,
3-Kamulaştırma Yasasının 29. maddesine göre yargılama harçları da dahil olmak üzere tüm yargılama giderlerinden davacı sorumlu olduğu halde karar ve ilam harcının davalıya yükletilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden bu yönden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 17.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.