Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2006/13566
Karar No: 2007/2765
Karar Tarihi: 26.2.2007

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/13566 Esas 2007/2765 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2006/13566 E.  ,  2007/2765 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi     : Ankara 16.İş Mahkemesi
    Tarih               : 16.5.2006
    No                   : 612-354  
                           
    Davacı murisinin iş kazası  sonucu ölümünden  doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine   karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün taraf  vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  sonra  düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu,  işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    Dava, davacının yakını olan sigortalı işçinin  iş kazası sonucu ölümü nedeniyle uğradığı maddi zararın giderilmesi istemine  ilişkindir.
    Mahkemece davacının maddi zararının SSK"ca bağlanan gelirin peşin sermaye değeri ile  karşılanmış olması sebebiyle reddine, davacının  ıslah dilekçesi ile talep ettiği manevi tazminat isteminin kısmen  kabulüne karar verilmiştir.
    Olay iş kazası olup, iş hukuku ve sosyal güvenlik ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmeye tutulmalıdır. İşverenin iş kazası sonucu meydana gelen zarar nedeniyle hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenmiş olan ayrık haller dışında ilke olarak iş aktinden doğan işçiyi gözetme(koruma) borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluktur. İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin işçilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak için  gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu"nun 77. maddesinin açık buyruğudur.
    İş kazasından doğan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre,   işyerinde  uygulanması  gereken  İşçi  Sağlığı  ve  İş  Güvenliği  Tüzüğü"nün  ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmelidir.
     Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının davalı işverene ait  işverenin  diğer bir işçisinin sevk ve yönetiminde olan çekici de  taşınırken çekiciye bağlı  roley tankı körüğünün  patlaması, frenin tutmaması nedeniyle iniş eğimli yolda çekicinin hızının artması  ve buna bağlı olarakta  sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybederek  çekicinin şerit değiştirmesi üzerine  paniğe kapılarak araçtan  atlaması sonucu öldüğü anlaşılmaktadır.
    Gerek işverence tutulan 29.9.2004 tarihli tutanaktan gerekse ceza davasında yargılama sırasında  mahkemece alınan raporlardan olayın roley tankının  körüğünün patlaması sonucu frenlerinin tutmamasından kaynaklandığı tartışmasızdır.  Daha açık bir anlatımla olay"  teknik arıza"ya dayalıdır.  Teknik arıza; araçtaki bozukluğun kazayı etkileme   hali olup arabanın  eskimesinden dolayı malzeme  yorulması, malzeme bozulması veya malzemedeki imalat hatası nedenlerinden kaynaklanır. Teknik arızanın bu üç sebebinden işleten, işveren, araç  sahibi tam sorumludur.  Aynı nedenle,  teknik arıza hukukta kaçınılmazlık  kategorisinin  tamanen  dışında kalmaktadır.  Giderek Karayolları trafik araçlarında teknik arıza sebebiyle  tazminattan veya sorumluluktan bir   azaltmaya gidilemeyeceği 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası"nın 86. maddesi  hükmü gereğidir.
    Teknik arıza mesuliyeti kaldıran veya daraltan bir sebep değildir. BK"nun 332 ve 4857 sayılı İş Kanununun 77. maddesi hükmünde malzemeleri işe noksansız  ve tekniğe uygun olarak tahsis  işverenin asli borcudur.  Teknik arıza  bir bozukluğu anlatır. Karayolları Trafik  Kanununun 86. maddesi hükmü bozulmayı açıkça  kurtuluş sebebi olmaktan  çıkarmış,  işverenin kazadan mesuliyetini düzenleyen BK 332. ve 4857 sayılı İş Kanununun 77. maddesi araçları noksansız bulundurma ilkesi ile tam sorumluluk  kuralını düzenlemiştir.
    Diğer yandan " panik" ansızın  meydana gelen bir olay veya etkenin insanın psikolojik yetileri ve özellikle iradesi üzerinde  oluşturduğu  bozulma  hali olup insanın kontrol  mekanizmasını yok eden ve yaklaşıldığı zannedilen hayati tehlikeden kurtulmak için  insanı normal durumda  olağan sayılmayacak  tavır ve kararlara zorlayan bir ruh halidir. Somut olayda roley tankının körüğünün patlaması sonucu  frenlerinin tutmaması ve roley tankının yükünün iniş eğimli virajlı yolda  çekicinin hızının artması ve  sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybederek şerit değiştirimesi şeklinde gelişen olayın araçta yolcu olarak taşınan   sigortalıda  paniğe  yol açması  sonucu sigortalının araçtan atladığı,  paniğe yol açan olayın  sigortalının dışında gelişen bir olay olması karşısında paniğe kapılan sigortalı yönünden  bir  kusur oluşturamaz.  Paniğe kapılan sigortalının araçtan atlama veya araçta kalma  seçeneklerinden hangisinin  doğru  olduğunu kestirmesi  mümkün olmayıp  bu kestirememe sigortalının psikolojisinden değil  teknik arızanın yol açtığı tehlikenin şiddetinden ve niteliğinden kaynaklanmaktadır ki sigortalıya kusur izafe edilmesi mümkün değildir.  Teori ve  içtihat bunun dışında bir çözüm öngörmemektedir.
    Hal böyle olunca mahkemece hükme dayanak alınan 27.12.2005 tarihli kusur  oranlarının dağılımına ilişkin bilirkişi raporunun oluşa uygun olmadığı giderek hükme  dayanak  alınacak nitelikte olmadığı açıktır.
    Mahkemece yapılacak iş;  işçi sağlığı ve  trafik işgüvenliği konularında  uzman  bilirkişilerce  konuyu  yeniden  yukarıda  açıklandığı  biçimde inceletmek, verilen rapor  dosyadaki bilgi  ve belgelerle  birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar  vermektir.
     2-Yargılama sırasında davacı dava dilekçesini ıslah ile dava dilekçesinde yer almayan manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
    Mahkemece,manevi tazminata ilişkin  açılmış bir dava olmadığı halde, ıslah dilekçesi ile manevi tazminat istemi dikkate alınarak, manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmesi yanlıştır. HUMK.’nun 83. ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Öte yandan  harca tabi davalarda her dava açılırken davalıdan  başvurma harcı ile nispi harca tabi davalarda  nispi karar ve ilam harcının  dörtte biri peşin olarak  alınır. Gerekli harçlar alındıktan sonra dava dilekçesi esas defterine kaydedilir ve dava,  dava dilekçesinin esas defterine kayıt edildiği tarihte  açılmış sayılır. İnceleme konusu olan bu olayda  manevi tazminata ilişkin dilekçenin nispi harç yatırılmak suretiyle mahkemeye verildiği ve ancak başvuru harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Dilekçenin bu haliyle bir ek dava dilekçesi olarak kabulü dahi mümkün değildir.
    Islahta dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Bu nedenle “ davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine” şeklinde karar verilmesi gerekirken “davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 25.000 YTL  manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde hüküm kurularak söz konusu ıslaha değer verilmesi doğru bulunmamıştır.
    Mahkemece, yukarda belirtilen maddi ve hukuksal olgular gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    3-Diğer yandan  davalı Karayolları Genel Müdürlüğü  Genel Bütçe Kapsamındaki  Kamu İdaresi olup yargı harcından muaf olduğu halde mahkemece karar ve ilam harcı ile  sorumlu tutulmuş  olması usul ve yasaya aykırı olup  kabul şekli bakımından bozma nedenidir.
    O halde,  tarafların  bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerinin maddi tazminat hesabına ve manevi tazminatın miktarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına temyiz harcının istek halinde  temyiz edenlere iadesine,  26.2.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi