16. Hukuk Dairesi 2015/5678 E. , 2016/3911 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... çalışma alanında bulunan 104 ada 10, 14 ve 40 parsel sayılı 6.574.76, 4.515.24 ve 5.763.99 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, Toprak Tevzi Komisyonunca oluşturulan tapu kayıtları nedeniyle davalı adına tespit edilmiştir. Davacı ... 104 ada 10, davacı ... ise 104 ada 14 ve 40 parsel sayılı taşınmazlar hakkında miras yoluyla gelen hak ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davaların kısmen kabulüne, çekişmeli 104 ada 10 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 196,84 metrekarelik bölümü ile (C) ve (D) harfleri ile gösterilen toplam 193,03 metrekarelik bölümünün davacı ... adına, geriye kalan ve bilirkişi raporunda (A) ile gösterilen 6.184,90 metrekarelik bölümün tespit gibi adına tesciline, 104 ada 14 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen 911,69 metrekarelik bölümünün davacı ... adına, geriye kalan ve bilirkişi raporunda (A) ve (C) harfleri ile gösterilen toplam 3.603,55 metrekarelik bölümün tespit gibi adına tesciline, 104 ada 40 parsel sayılı taşınmazın (D) harfi ile gösterilen 136,87 metrekarelik bölümünün davacı ... adına tesciline, geri kalan bölümlerinin tespit gibi adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre dava konusu 104 ada 40 parsel sayılı taşınmaza ilişkin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile bu taşınmaz hakkındaki hükmün ONANMASINA,
2- Dava konusu 104 ada 10 ve 14 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince; 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 1. maddesi uyarınca kadastro hakimi, doğru, infazı kabil, infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde ve çekişmeli taşınmazın tamamı hakkında sicil oluşturmaya elverişli bir karar vermek zorundadır. Çekişmeli taşınmazın geometrik şeklini değiştirir şekilde verilen hükümlerin fen bilirkişi raporuna dayanması ve bu rapor ile irtibatlandırılması, hükmün infazı açısından zorunludur. Somut olayda hükme esas alınan fen bilirkişisi raporunda, mahkemece davanın kabul ve red edilen bölümleri harflendirilmek ve yüzölçümleri ayrı ayrı gösterilmek suretiyle işaretlendiği halde mahkemece 104 ada 10 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükümde (C) ve (D) bölümleri yüzölçümleri itibariyle ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken toplam yüzölçümü üzerinden gösterilmiş, 104 ada 14 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükümde ise (C) bölümü davacı adına tescil edildiği halde adına tespit gibi tescil kararı verilen bölüm açıklanırken (B) bölümü yerine yine (C) bölümünden söz edilmek suretiyle infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulmuştur. Bununla birlikte hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda 104 ada 10 parsel sayılı taşınmazın (C) olarak gösterilen bölümünün kadastro paftası içerisinde mi dışında mı olduğu belirli değildir, bu şekildeki rapora dayanılarak hüküm kurulması da isabetsizdir. Ayrıca dava konusu 104 ada 10 ve 14 parsel sayılı taşınmazların davacılar adına tesciline karar verilen bölümleri yönünden davacılar yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Dosya kapsamı itibariyle çekişmeli taşınmazların dava ve temyize konu olan bölümlerinin sınırında mera niteliği ile tespit edilmiş taşınmazların bulunduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte çekişmeli taşınmazların tespitinin dayanağı tapu kayıtlarında ise bu yönler dere olarak gösterilmiş olup, mahkemece, taşınmazların davaya konu olan bölümlerine ilişkin mera ve dere yönünden yöntemince araştırma yapılmamıştır. Bu kapsamda, uzman bilirkişilerden özellikle çekişmeli taşınmazların dava ve temyize konu olan bölümlerinin sınırındaki mera parseli ile davaya konu olan bölümleri arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususunda ayrıntılı rapor alınmamış, yine dayanak tapu kayıtlarındaki dere sınırı itibariyle konunun uzmanı jeoloji mühendisi bilirkişiden de yöntemine uygun şekilde rapor alınması gerektiği hususu üzerinde durulmamış, aynı köyden olan yerel bilirkişi ve tanıkların soyut nitelikteki beyanları ile yine soyut nitelikteki bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle karar verilmiştir. Bu nedenle mahkemece yapılacak iş; öncelikle çekişmeli taşınmaz bölümlerinin kadim mera ya da dere niteliğinde olup olmadığının tespit edilmesi ve bunun tespit edilmesi halinde davacının zilyetliğine itibar edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesidir. Kadim mera ya da dere olmadığının anlaşılması halinde ise davacılar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun araştırılması gerekir. Bunun için komşu köylerde oturan ve davada yararı bulunmayan, elverdiğince yaşlı kişiler arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu, tarafların aynı nitelikteki kişiler arasından bildirecekleri tanıkları, tüm tespit bilirkişileri ve hayatta olmaları halinde toprak tevzi komisyonu çalışmalarında görev yapan yerel bilirkişi veya ihtiyar heyeti üyeleri ile üç kişiden oluşacak ziraatçi bilirkişi kurulu, bir jeoloji mühendisi bilirkişi ve bir fen bilirkişisi hazır olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte; yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmaz bölümünün öncesinin ne olduğu, kadim mera ya da dere olup olmadığı, kim tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, zilyetliğin kimden kime ve nasıl geçtiği, taşınmazın mera olarak kullanılıp kullanılmadığı gibi hususlar tek tek ve olaylara dayalı olarak sorulup saptanmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılığın giderilmesine çalışılmalı ayrıca hazır edilecek Toprak Tevzi Komisyonu çalışmalarına katılmış heyet üyeleri ile bilirkişilerden hayatta olanlar da tanık sıfatı ile dinlenilmelidir. Keşfe katılacak ziraatçı bilirkişi kurulundan; çekişmeli taşınmaz bölümlerinin niteliğini bildiren, öncesinin mera olup olmadığı ile bitişik mera parsellerinden ne şekilde ayrıldığını açıklayan, komşu taşınmazların toprak yapısı ve bitki örtüsü yönünden karşılaştırmalı değerlendirmeyi içeren, gerektiğinde çekişmeli taşınmaz bölümünün değişik yönlerden çekilecek fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalı, jeoloji mühendisi bilirkişiden de çekişmeli taşınmaz bölümlerinin aktif dere yatağı içerisinde kalıp kalmadığı hususunda ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır. Keşfe katılacak fen bilirkişisinden ise keşif ve uygulamayı izleyip denetlemeye olanak veren, çekişmeli taşınmaz bölümlerine ilişkin kadastro parseli ile toprak tevzi parsellerini net olarak birlikte gösterir, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin mera ya da dere niteliğindeki taşınmazdan ne şekilde ayrıldığını yan kesit çizelgesi ile açıklayan infazı kabil ayrıntılı rapor alınmak suretiyle toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile dava konusu 104 ada 10 ve 14 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükmün BOZULMASINA, 08.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.