11. Hukuk Dairesi 2020/5018 E. , 2021/5749 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 17.09.2019 tarih ve 2019/107-2019/411 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 32.970.- TL"nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanunla değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davacıların davalı ile davacılara ait evin satışını yapmak suretiyle bankadan davalı adına ev kredisi çekebilmek için inanç sözleşmesi yaptığını ve 110.000.- TL kredi çektiklerini, kredi bedelini davacıların aldığını ve 2 yıl boyunca kredi taksitlerini davacı ...’in ödediğini, ancak davacıların sonrasında evi başka bir kişiye gerçekten satmak istediklerini, davalının satışa izin vermek amacıyla davacıları tehdit ederek davaya konu senedi imzalattığını, senedin ödeme tarihinin önce 30.09.2013 olarak düzenlendiğini, sonrasında ise 30.09.2014 olarak değiştirildiğini, çünkü taşınmaz satışının 08.11.2013 tarihinde yapıldığını, paraf dahi atılmadan ödeme günü ile senet düzenleme tarihi arasında uygunluk sağlamak için senette tahrifat yapıldığını, bu nedenle senedin geçerli olmadığını, davacıların davalıya böyle bir borçları olmadığını, ayrıca tapuda satış sonrası davalının hesabına yatan paranın senet bedelini karşıladığını, ancak davalının senedi iade etmediğini ileri sürerek, davacıların davalıya senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve senet bedelinin %20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davalının bu senedi davacılardan ...’e verdiği borç para karşılığında aldığını, taraflar arasında yazılı bir inanç sözleşmesi olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, dava konusu bononun vade tarihinde tahrifat yapılarak 30.09.2014 olarak değiştirildiği ancak tahrifattan önceki vade tarihinin düzenleme tarihinden önceki bir tarih olan 30.09.2013 olduğu, vade tarihinin keşide tarihinden önce olması sebebiyle senedin kambiyo vasfını yitirdiği ve kambiyo takibine konu edilemeyeceği, taşınmazın satış bedeli olan 162.803,92 TL’nin üçüncü kişi tarafından davalının hesabına 08/11/2013 tarihinde gönderildiği, bu bedelin 89.863,69 TL’sinin davalı adına çekilen konut kredisinin erken kapatılması için kullanıldığı, davalının kalan tutarın 41.000,00 TL’si hesaptan çektiği ve hesabında 30.462,64 TL bıraktığı, senedin düzenleme tarihinin de aynı tarih olduğu, senedin davalının satış bedelinden kestiği 30.000.- TL dışında başka bir alacak konusu olması durumunda davalının senet bedelini tahsil etmeden paranın bakiyesini davacıya iade etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu nazara alındığında davalı tarafından satış bedelinden mahsup ettiği 30.000.- TL’nin senet bedeli olduğu, başlatılan takibin kötü niyet içerdiği gerekçesiyle, davacıların Bodrum 2. İcra Müdürlüğ"nün 2014/6320 Esas sayılı takip dosyasına konu 08/11/2013 tanzim, 30/09/2014 vade tarihli, 30.000,00 TL"lik senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalıya ödenen 27.000.- TL’nin istirdadına ve asıl alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Dava, takibe konu edilen bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı yan, senedin bedelsiz olduğunu ve senette tahrifat yapıldığını iddia etmiş olup, mahkemece bozmadan önce yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekilince temyize başvurulmuştur. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince, bedelsizlik iddiası bakımından verilen ret kararı isabetli görülmüş olup, bu yöne ilişen temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş ve hükmün sadece tahrifat iddiası hakkındaki eksik inceleme sebebiyle bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyulmasına rağmen senedin bedelsiz olduğu iddiasına dayalı olarak davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedildiği anlaşılmaktadır. Bu husus ise bozmaya uyulmakla davalı lehine oluşan usuli müktesep hakkın ihlali niteliğindedir. Bu itibarla, mahkeme kararı belirtilen husus bakımından isabetli görülmeyip, hükmün bu nedenle bozulması gerekse de anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazların reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün, hüküm fıkrasının 4. bendinde yer alan; “İİK’nın 72/5. maddesi uyarınca takip konusu asıl alacağın %20’si oranında (6.000,00 TL) kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine.” cümlesinin hüküm fıkrasından tamamıyla çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 27/09/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.