Esas No: 2020/7508
Karar No: 2021/6794
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/7508 Esas 2021/6794 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Mahkemesi : ... 3. İş Mahkemesi
Dava, Kurum işleminin iptaliyle aylık bağlanması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 8 Hukuk Dairesince esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 8 Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dul aylığı almakta olan davacının yetim aylığına da müstahak kabul edilmesini, davacının eşinin 07/11/2009 tarihinde vefat ettiğini ve kendisine ölüm aylığı bağlandığını ancak 1996 yılında vefat eden ... sigortalısı babasından dolayı talep ettiğini ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun ve alt mevzuatı kapsamında kabul edilmediği oysa 4956 sayılı Kanun"un 45/2 sayılı maddesi gereği her iki aylığın bağlanması gerektiği, 1479 sayılı Kanunun 46/2 sayılı maddesinin hiç uygulanmadığı dolayısıyla kurum işleminin iptalini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP:
5510 sayılı Kanunun 54. maddesi gereği davacıya seçimlik hak tanındığını,sosyal sigorta işlemleri yönetmeliğine göre de hak sahiplerine bağlacak aylıkların ölüm tarihi, hak sahipliği kazanma tarihi ya da ölüm aylığının kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde talep tarihlerinde başladığının hükme bağlandığını, ölüm tarihi olan 2009 yılında 506 sayılı Kanunun 68/1C-a maddesi hükümlerinin geçerli olduğunu, 4958 sayılı Kanun ile söz konusu maddeye ""bunlardan gelir veya aylık almaya"" ibaresinin de eklendiğini, davacının eşinin ölümüyle hak sahipliğini kazandıysa da 05/12/2017 tarihli ve 30261 S RG yayımlanan sigorta işlemleri yönetmeliğinden sonra 31/08/2018 tarihinde talepte bulunduğundan dolayı davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Davanın kısmen kabulüne, davacıya 01/08/2018 tarihinden itibaren yeniden 1479 sayılı Yasa kapsamında yetim aylığı bağlanması gerektiğinin ödenmeyen aylıkların her bir ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı kurumdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine,
B-BAM KARARI:
1-6100 sayılı yasanın 353/1-b.1 hükmü gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine,
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı ve Davalı SGK vekili kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1479 sayılı Kanunun 45. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinde, sigortalının, geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak koşulu ile yaşları ne olursa olsun evlenmemiş kız çocuklarına aylık bağlanacağı belirtilmiş, daha sonra 04.10.2000 günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bentteki “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak” koşulu, “bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmama, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama” olarak değiştirilip 1479 sayılı Kanunun 46. maddesinin 2. fıkrasına, “Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” cümlesi eklenmiş, ancak, söz konusu KHK, Anayasa Mahkemesi’nin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 gün 61/34 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
İptale konu düzenleme daha sonra bu kez kanun koyucu tarafından 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren ve anılan (c) bendini değiştiren 4956 sayılı Kanunun 23. maddesiyle benimsenerek, sigortalının evli olmayan/boşanan/dul kalan kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanabilmesi için “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak” şartı, “bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmama, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama” olarak değiştirilmiş, aynı zamanda 46. maddenin 2. fıkrasına da “Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” cümlesi yeniden eklenmiştir.
Diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 günü yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54. maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmıştır.
Ayrıca Kanunun 3. maddesinde, bu Kanunun uygulanmasında hak sahibinin; sigortalının veya sürekli iş göremezlik geliri ile malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı almakta olanların ölümü halinde, gelir veya aylık bağlanmasına veya toptan ödeme yapılmasına hak kazanan eş, çocuk, ana ve babasını ifade ettiği belirtilmiş, “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri” başlığını taşıyan Geçici 1/2. maddesinde, 506 sayılı, 1479 sayılı, 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 2926 sayılı Kanunlara göre bağlanan veya hak kazan(ıl)an; aylık, gelir ve diğer ödenekler ile 5454 sayılı Kanunun 1. maddesine göre ödenmekte olan ek ödemenin verilmesine devam edileceği, bu gelir ve aylıkların durum değişikliği nedeniyle artırılması, azaltılması, kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili Kanun hükümlerinin uygulanacağı bildirilmiştir.
Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne, babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse aylık bağlanabilmektedir. Şu durumda yukarıda sıralanan maddeler ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri dikkate alındığında yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmalıdır.
Somut olayda, davacı 7.11.2009 tarihinde vefat eden 4a sigortalısı eşinden ölüm aylığı alırken 1996 yılında vefat eden babasından dolayı da ölüm aylığı ağlanmasını talep etmiştir.Davacının talebinin 5510 sayılı yasanın 54.maddesi kapsamında değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi"nin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi"ne, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, Üyeler ... ve ..."in muhalefetine karşı; Başkan ..., Üyeler ... ve ..."ün oyları ve oyçokluğuyla 24.5.2021 gününde karar verildi.
KARŞI OY
Davacı kız çocuğu, 1479 sayılı Kanuna tabi iken vefat eden babasından ölüm aylığı, 506 sayılı Kanuna tabi iken ölen kocasından dul aylığı almakta iken, babasından bağlanan ölüm aylığının gelirinin asgari ücretin üzerende olduğu gerekçesiyle kesilmesine dair Kurum işleminin iptalini istemiştir.
Davacı kız çocuğunun babası 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalı olup 1996 yılında vefat etmiştir.
Davacının eşi 506 sayılı Kanuna tabi olup 07.11.2009 tarihinde vefat etmiştir. Eş ve babadan itibaren aylık bağlanmıştır.
Uyuşmazlık, 5510 sayılı Kanunun 34. ve 54. maddelerinin somut olayda uygulanıp uygulanmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Çözüm noktasında ilgili mevzuatı irdelemek gerekmektedir. 5510 sayılı Kanunun 54. maddesinde, bu madde hükmünün “Bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleştirilmesi durumunda” uygulanacağı açıkça vurgulanmıştır.
Başka bir anlatımla, birleşecek gelir ve aylıkların 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre bağlanmış olması gerekmektedir.
5510 sayılı Kanunun “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri” Başlıklı geçici 1. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre;
“17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı, 02/09/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı kanunlara göre bağlanan veya hak kazanan; aylık, gelir ve diğer ödenekler ile 08/02/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ödenmekte olan ek ödemenin verilmesine devam edilir. Bu gelir ve aylıkların durum değişikliği nedeniyle artırılması, azaltılması, kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümleri uygulanır.”
5510 sayılı Kanunun 34. maddesi hükmüne göre de;
“Ölen sigortalının 33 üncü madde hükümlerine göre hesaplanacak aylığının;
a)(Değişik: 17/4/2008-5754/21 md.) Dul eşine % 50"si; aylık bağlanmış çocuğu bulunmayan dul eşine ise bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde % 75"i,
b)(Değişik: 17/4/2008-5754/21 md.) Bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmayan veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan;
1)18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmayanların veya,
2)Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az % 60 oranında yitirip malûl olduğu anlaşılanların veya,
3)Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlarının, her birine % 25"i,” oranında aylık bağlanır.
Kanunun 34. madde hükmünde gelir testi kavramı yer almamaktadır. Kız çocuğu evli olmamak, çalışmamak ve kendi sigortalılığından dolayı gelir ve aylık almamak koşullarını taşıdığında babasından ölüm aylığı alabilecektir.
Davacıya babsından bağlanan ölüm aylığına gelince;
04.10.2000 tarih ve 619 sayılı KHK ile 1479 sayılı Kanunun 45. maddesinin (c) ve (d) bendlerini değiştirmiştir.
Değişik 45. madde ile, "Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının" ölüm aylığı alabileceği hükmü getirilmiştir.
Kız çocuklarının sosyal güvenlik kurumlarına tabi çalışmaları yoksa diğer gelirleri dikkate alınmaksızın ana veya babadan Bağ-Kur kapsamında ölüm aylığı almaları olanaklıdır.
Burada da gelir testi yapılması ile ilgili bir hüküm yer almamaktadır.
Sözü edilen 619 sayılı KHK 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin kararı ile iptal edilmiştir.
1479 sayılı Kanunun 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren 02.08.2003 günlü 4956 sayılı Kanun ile değişik 45. maddesine göre de aynen 619 sayılı KHK ile yapılan değişik yenilenmiş “Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının" ölüm aylığı alabileceği hükmü yeniden getirilmiştir.
1479 sayılı Kanunun 4. Bölümü, ölüm Sigortası hükümlerini düzenlemektedir. 1479 sayılı Kanunun gelir ve aylıkların birleşmesi ile ilgili hükümlerine yer verilen 46. maddede bu bölümde yer almaktadır.
Davacının babasında bağlanacak ölüm aylığı ile ilgili olarak 1479 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
02.08.2003 tarihli ve 4956 sayılı Kanunun 45. maddesinin, önceki bir tarih olan 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe girmesi çeşitli problemleri ortaya çıkarmaktadır.
08.08.2001-01.08.2003 tarihinde 4956 sayılı Kanun mevcut değildir. Bu dönemde ölüm aylığına hak kazananlara ölüm aylığı bağlanıp bağlanmayacağı noktasında yasal boşluk bulunmaktaydı.
Davacının 2926 sayılı Kanuna tabi babasının ölüm tarihi 17.05.2002 olmasına karşın lehe hüküm getiren 4956 sayılı Kanun gereğince 1479 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak “evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının” ölüm aylığı alabileceği gerekçesi ile ölüm aylığı bağlanmıştır.
1479 sayılı Kanunun 4956 sayılı Kanunun 24. maddesi ile 02.08.2003 tarihinde değiştirilen 2. fıkrası; “Sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takip eden aylık ödeme tarihinden itibaren kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan nedenlerin ortadan kalkması halinde, bu Kanunun 45 inci maddesinin ikinci fıkrasının ( c ) bendi hükmü saklı kalmak şartıyla, bu tarihi takip eden aylık ödeme tarihinden başlanarak yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.”
Sonuç Olarak;
5510 sayılı Kanundan önce bağlanan gelir ve aylıkların birleştirilmesinde mülga 506 sayılı, 1479 sayılı, 2925 sayılı ve 2926 sayılı Kanunlardaki hükümler uygulanacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken diğer bir husus, her mülga Kanunun kendi içinde uygulanması gerekeceğidir. Kanun hükümlerinin birbirine etkisi düşünülemez.
Örneğin; mülga 506 sayılı ve mülga 1479 sayılı Kanunlarda, ayrı ayrı ana-baba veya kocadan alınan iki aylık sözkonusu olduğunda, bunlardan fazla olanın ödeneceği hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Kanunun 54. maddesi başlığı "5510 sayılı Kanuna göre bağlanacak gelir ve aylıklardan" söz etmektedir.
Babadan bağlanan aylık 1479 sayılı Kanuna göre bağlandığından 54. madde uygulanamaz. Kurumun davacıya davacı sigortalının ölüm tarihinde geçerli mevzuatı uygulamıştır.
Kurum 01.01.1989-03.10.2000 ve 08.08.2000-01.08.2003 tarihleri arasında kız çocukları için "geçimini sağlayacak geliri bulunmamak" koşulu nedeniyle babanın ölüm tarihi olan 1996 tarihini gerekçe göstererek aylığını kesmiştir.
Davacının o tarihte geçimini sağlayacak geliri bulunmadığı ortadadır. Ayrıca 4956 sayılı Kanun bu şartı kaldırmış olup lehe uygulama getirmiştir. Sigortalı ve hak sahipleri yararına getirilen hükümlerin uygulanması gerekir.
4956 sayılı Kanuna göre yapılan değişiklik "Sosyal Güvenlik Kuruluşları kapsamında çalışmayan ve kendi çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan kız çocuklarına aylık bağlanacağını" belirtmiştir.
Hak sahipliği sıfatı 2926 sayılı Kanuna tabi baba yönünden babanın ölüm tarihinde gerçekleşir. Bu sırada davacı evli olduğundan bekleyen bir hak mevcuttur. Eşin ölümü ile eş yönünden 506 sayılı Kanuna göre hak sahipliği oluşur.
Örnek vermek gerekirse; mevzutamına göre babanın ölüm tarihinde evli olmayan kız çocuğuna aylık bağlanacak, evlenirse kesilecek ve boşanma veya eşin ölümü haline yeniden bağlanacaktır.
Hak sahipliği, her sigortalının hak sahipleri yönünden ölüm tarihinde oluşur. Bazı sigortalılar yönünden baba daha önce ölmüşse ve koca daha sonra ölmüşsse hak sahipliğinin eşin ölüm tarihinde gerçekleştiği kabul edilemez. Sosyay güvenlik Kurumunun uygulaması da bu yöndedir.
Davacı eşinden boşanmış olsaydı hak hak sahipliği boşanma tarihinden mi başlayacaktı?
Sosyal güvenlik mevzuatında hak sahipliğinin ölüm ile doğacağı kabul edilir. Eşin ölümü ile veya boşanma ile hak sahipliğinin kazanılacağı yönünde yasal bir düzenleme yoktur.
Sayın çoğunluk; Kurumun aylık kesme gerekçesi gelir testi olmasına karşın uyuşmazlığa konu olmayan olmayan 5510 sayılı Kanunun 54. maddesini hatalı olarak uygulamaktadır.
Somut olayda, yukarıda açıklanan nedenlerle lehe getirilen hükümler nediniyle gelir testi uygulaması sözkonusu olamaz.
Anayasa Mahkemesi benzer olayla ilgili olarak 2017/31861 başvuru nolu 21.04.2021 gününde verdiği kararda, mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiş ve karar 22.06.2021 gün ve 31519 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Neticede Anayasal sosyal güvenlikten kaynaklı mülkiyet hakkını ihlal ederek bu hüküm kesinleşirse, Anayasa Mahkemesince hak ihlali olarak değerlendirilecektir.
Uyuşmazlık tamamen farklıdır. ... 8. Bölge Adliye Mahkemesinin kararı hukuka uygun olduğundan onanmalıdır. Bu düşüncelerle sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılamıyoruz.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.