Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2018/817
Karar No: 2018/864

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/817 Esas 2018/864 Karar Sayılı İlamı

 

 

                              T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

            ESAS   NO : 2018 / 817

            KARAR NO : 2018 / 864

            KARAR TR: 24.12.2018

ÖZET : Davalı Belediyelerin sorumluluk sahasındaki yolda meydana gelen trafik kazasında uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K A R A R

 

 

          Davacı Asil      : Z.D.

          Davacı Vasi      : H.D.

          Diğer Davacılar  : 1- H.D.

                                           2- A.D.

                                           3- F.D.

                                           4- M.T.

                                           5- S.D.

                                           6- M.D.

                                           7- S.D.

          Vekilleri           : Av.T.S.

          Davalılar            : 1- Sarıyer Belediye Başkanlığı

          Vekili                    : Av. O.B.

                                          2- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

          Vekili           : Av. S.Y.

         

 

          O L A Y                        : Davacı asil Z.D. Vasisi vekili dilekçesinde; Yılmaz Yüce Yılmaz idaresindeki 34 GJ... plakalı motosikletin, 18.08.2015 tarihinde saat 01:15 sularında Tarabya Bayırı Cad. Tarabya Polis Merkezi Karşısı Mevkiinde, ilgili belediyenin denetimi ve sorumluluğu altında bulunan yol yapım çalışması nedeniyle kapatılmayan çukura çarptığını, tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini; motosiklette yolcu konumunda bulunan Z.D.’ın ağır yaralandığını, pek çok ağır ameliyat geçirdiğini, halen bakıma muhtaç olduğunu;davacı asilin bilinci yerinde olmadığından dolayı, abisi olan H.D.’ın vasi olarak atandığını; kaza tespit tutanağında, kusurun yüzde yüz olarak belediyeye verildiğini ifade ederek; davacı lehine şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminata, davacının bakım giderleri için 1.000,00 TL tazminata hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle davalı Belediyeler aleyhine 12.05.2016 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          İSTANBUL 17.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ : 11.05.2017 gün ve E:2016/224, K:2017/302 sayı ile “(…) Dosya kapsamı incelendiğinde, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2015/18942 esas, 2016/4411 karar ve 2016/6112 esas, 2016/8774 karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere kamu hizmeti görmekle yükümlü olan kurumlar, hizmet sırasında verdikleri zarardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değillerdir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup bu zararların tazmini amacıyla idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekeceği" görüşüyle Davanın HMK 114/1-b maddesi gereğince Yargı Yolu Nedeniyle Usulden Reddine dair verdiği karar istinaf edilmeksizin 08/10/2018 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacılar vekili tüm davacılar adına bu kez; ilgili idarenin kusur ve eyleminden kaynaklı bu kaza sonucu davacı asilin tüm aile fertlerinin maddi-manevi zarara uğradığını ifade ederek; ağır yaralanan davacı lehine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla (maluliyet sebebi) beden gücü kaybı içinin 1.000,00TL maddi tazminata; davacı lehine bakım giderleri için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00TL tazminata;davacı asıl için 200.000,00 TL, anne için 150.000,00 TL manevi tazminata, baba için 100.000,00TL manevi tazminata, abla M.T. için 50.000,00 manevi tazminata, diğer kardeşleri S.D. için30.000,00TL, M.D. için 20.000,00TL, S.D. için 20.000,00TL ve H.D. için ise 30.000,00TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle;İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına karşı, 02.11.2017 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

          İSTANBUL 8.İDARE MAHKEMESİ : 22.10.2018 gün ve E:2017/2084 sayı ile “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” hükmü yer almıştır.

          2918 sayılı Yasa"nın 110. maddesinde yer alan hüküm nedeniyle öncelikle görevli yargı yerinin belirlenmesi gerekmektedir. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun"un 1. maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkeme olan Uyuşmazlık Mahkemesinin bu konudaki kararlarının irdelenmesi de yararlı olacaktır.

          18.06.2012 gün ve 28327 sayılı Mükerrer Resmi Gazete"de yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarına bakıldığında, köprüde trafik kazası yaparak yaşamını yitiren şahsın yakınları tarafından, yolun ve köprünün yol bakım, onarım ve yapımının uygun olmadığı, hiçbir işaretlemenin bulunmadığı, bu eksiklerin oluşan kazaya büyük ölçüde sebebiyet verdiği, kazanın hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiği ileri sürülerek açılan tazminat davasında çıkan görev uyuşmazlığı sonucu Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 04.06.2012 gün ve E:2012/107, K:2012/134 sayılı kararı ile "2918 sayılı Yasanın 110. Maddesinin 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe girdiği gözetildiğinde, göreve ilişkin hükmün bu tarihten önce idari yargı yerinde açılmış olan davalara uygulanmayacağı açıktır. Bu durumda, görev maddesinin yürürlük tarihi olan 19.1.2011 tarihinden önce (14.5.2010 tarihinde) idari yargı yerinde açılmış olan iş bu davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği"ne karar verilmiş, yine resmi bir aracın yolda bulunan rögar kapağına çarpması nedeniyle hasara uğraması sonucu açılan dava sonucunda çıkarılan görev uyuşmazlığı sonucu Mahkemenin, 04.06.2012 gün ve E:2012/101, K:2012/133 sayılı kararı ile "2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği" yönünde karar verilmiştir.

          Dosyanın incelenmesinden; Yılmaz YÜCE idaresindeki 34 GJ... plakalı motosiklet ile 18/08/2015 tarihinde Tarabya Bayırı Caddesi Tarabya Polis Merkezi Mevkiinde seyir halindeyken yol yapım çalışmasında kapatılmayan çukura çarpılması suretiyle tek taraflı trafik kazası sonucu uğranıldığı ileri sürülen fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak şimdilik 2.000,00-TL Maddi ve 600.000,00-TL Manevi tazminatın tazmini istemiyle İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI"na karşı ilk olarak İstanbul 17.Asliye Hukuk Mahkemesi"nde dava açıldığı, açılan davada yapılan yargılama neticesinde İstanbul 17.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin E:2016/224, K:2017/322 sayılı kararıyla görevsizlik kararının verildiği, kararın tebliğ edilmesi üzerine ise Mahkememizde bakılmakta olan davanın açıldığı görülmektedir.

          Bakılan davanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nda davalı idareye verilmiş görev, yetki ve sorumlulukların gereği gibi yerine getirilmediğinden bahisle açıldığı ve zararın bu kapsamda gerçekleştiği, Kanunun; karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 11.04.2016 günlü, E:2016/163, K:2016/110 sayılı kararı da aynı yöndedir.

          Açıklanan nedenlerle; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun uyarınca dava dosyasının, İstanbul 17.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin E:2016/224, K:2017/322 dava dosyası temin edildikten sonra görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesine ve Uyuşmazlık Mahkemesi karar sonucuna kadar davanın bekletilmesine…” karar vermiş; Mahkemece 07.11.2018 tarihli üst yazıyla gönderilen dava dosyaları 20.11.2018 tarihinde kayıtlarımıza girmiştir.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ"un katılımlarıyla yapılan 24.12.2018 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, ekindeki adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Engin SELİMOĞLU"nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ"nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

         

          Dava davalı Belediyelerin sorumluluk alanında meydana gelen yaralamalı trafik kazası sebebiyle, davalı Belediyelerin kusurlu olduğu ileri sürülerek maddi ve manevi tazminat istemiyle açılmıştır.

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

          Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

          2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

          Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

          Bu durumda,2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, İstanbul 8. İdare Mahkemesinin Başvurusunun Kabulü ile İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11.05.2017 gün ve E:2016/224, K:2017/302 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasıgerektiği sonucuna varılmıştır.

 

          S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, İstanbul 8. İdare Mahkemesinin Başvurusunun Kabulü ile İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11.05.2017 gün ve E:2016/224, K:2017/302 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.12.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ  

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi