11. Ceza Dairesi 2014/9434 E. , 2014/8741 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : 1) Sanık ... için :
a) Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Dolandırıcılık suçu nedeniyle : 765 sayılı TCK.nun 504/7, 102/4,104/2. maddeleri gereğince zamanaşımı nedeniyle sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesine.
b) Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği suçu nedeniyle : Lehe olduğu değerlendirilen 5237 sayılı TCK.nun 204/2, 62, 53. maddeleri gereğince sanığın 5 yıl hapis cezası ilecezalandırılmasına. 2) Sanık ... için :
a) Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Dolandırıcılık suçu nedeniyle : 765 sayılı TCK.nun 504/7, 102/4, 104/2. maddeleri gereğince zamanaşımı nedeniyle sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesine.
b) Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği suçu nedeniyle : Lehe olduğu değerlendirilen 5237 sayılı TCK.nun 204/2, 62, 53 maddeleri gereğince sanığın 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına. 3) Sanık ... için
a) Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Dolandırıcılık suçu nedeniyle : 765 sayılı TCK.nun 504/7, 102/4, 104/2. maddeleri gereğince zamanaşımı nedeniyle sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesine.
b) Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği suçu nedeniyle : Lehe olduğu değerlendirilen 5237 sayılı TCK.nun 204/2, 62, 53. maddeleri gereğince sanığın 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına.
2
Sanık ... yüzüne tefhim olunan mahkumiyet hükmünü 28.03.2012 tarihli dilekçe ile temyiz etmiş ise de, müdafiinin anılan hükmü süresinde, 16.03.2012 tarihinde temyiz etmesi nedeniyle, sanığın temyizinin de artık süresinde kabul edilmesi gerekeceği değerlendirilip tebliğnamedeki red düşüncesine iştirak edilmeyerek diğer temyiz istemleri ile birlikte sanık ..."ın temyiz isteminin birlikte yapılan incelemesinde gereği görüşüldü;
Gerekçeli karar başlığında yanlış yazılı suç tarihinin, Haziran 1999-Temmuz 2000 şeklinde mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
I- Sanıklar hakkında değişen suç vasfına göre “nitelikli dolandırıcılık” suçundan kurulan hükme yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının yapılan incelemesinde;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7. ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanıklara değişen suç vasfına göre yüklenen “nitelikli dolandırıcılık” suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 Sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçların işlendiği tarihten hüküm tarihine kadar gerçekleştiğinden kamu davasının vaki zamanaşımı nedeniyle düşürüldüğü gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin istem gibi ONANMASINA,
II- Sanıklar hakkında değişen suç vasfına göre “kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği” suçu nedeniyle kurulan hükümlere yönelik sanıklar müdafileri, sanık ... ve katılan vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanıklar müdafileri, sanık ... ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- 5237 sayılı TCK.nun 61. maddesi uyarınca hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. 5237 sayılı TCK.nun “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3/1. maddesi uyarınca suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Bu itibarla; kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hâkimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir. Ancak, Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK.nun 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, hak ve nesafet kurallarına uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerdeki ifadelerin tekrarı bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve failine özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe de değildir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde kamu görevlisi olarak çalışan sanıkların içeriği itibariyle sahte reçete düzenledikleri kabul edilen olayda TCK"nun 3. maddesinde belirtilen şekilde işledikleri fiillerin ağırlığı ile orantılı, hak ve nesafet kurallarına uygun düşecek şekilde temel cezanın belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesi uyarınca suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Yasa ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın tespiti gerektiği gözetilmeden, bu ilkelere uyulmadan ve uygulamalı karşılaştırma yapılmadan denetime
3
olanak vermeyecek şekilde 5237 sayılı Yasa hükümlerine göre sanıkların mahkumiyetlerine karar verilmesi,
3- Sanıkların birden fazla reçeteyi bir suç işleme kararının icrası kapsamında sahte olarak değişik zamanlarda düzenlediklerinin anlaşılmasına rağmen, koşulları bulunduğu halde 5237 sayılı TCK"nun 43. maddesinin uygulanmayarak eksik ceza tayin edilmesi,
4- 5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun, sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanıklar müdafileri, sanık ... ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.05.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.