15. Ceza Dairesi 2019/9245 E. , 2019/13664 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : 1- TCK.nın 158/1-f-son, 62, 52/2, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet
2- TCK.nın 204/1, 62, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafiii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın, müşteki ..."in yetkilisi olduğu Duyiz Tekstil San ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait olan ve 04.12.2007 tarihinde çalınan çeki keşide yeri İstanbul, keşide tarihi 10.03.2008, hamiline, 8.200 TL bedelli olarak doldurduktan sonra ciro ederek yaptığı alışverişler karşılığında kullandığı, çekin daha sonra tahsil için ... ve ... tarafından bankaya ibraz edilmesi üzerine çalıntı olduğunun anlaşıldığı, bu şekilde sanığın nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahteceilik suçunu işlediği iddia edilen olayda;
1- Sanığın resmi belgde sahtecilik suçundan mahkumiyet hükmüne ilişkin sanık müdafiinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Her ne kadar sanık savunmalarında suça konu çeki ismini hatırlamadığı, Esenyurt yakınlarında bir plastikçiden alışveriş karşlığında aldığını belirtmiş ise de; çeki kendisine verdiğini iddia eden kişiye ait kimlik ve adres bilgilerinin tespitine yarar her hangi bir somut bilgi verememesi, çeki hangi hukuki ilişki karşılığında aldığını açıklayamaması ve bununla ilgili her hangi bir fatura, irsaliye veya herhangi bir delil sunamaması, ayrıca alınan ekspertiz raporunda; incelemeye konu çekin ön yüzündeki yalnızca "İSTANBUL" yazısı hariç, tanzimle ilgili yazılar, “...” ciranta yazısı, keşideci ve ciranta imzalarının sanığın eli ürünü olduğu, çekin hakiki olduğu ve aldatma kabiliyetinin bulunduğuna dair görüş ve kanaatinin bildirilmesi, mahkeme gözelme ile de çekin iğfal kabiliyetine haiz olduğu yönünde gözlemin yapılmış olması birlikte değerlendirildiğinde; sanığın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçu sübuta erdiği gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
5237 sayılı TCK"nun 53. maddesinin 1, 2 ve 4. numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin verdiği 08/10/2015 tarihli ve E. 2014/140, K. 2015/85 sayılı kısmi iptal kararının, 24/11/2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlayarak yürürlüğe girdiğinden koşulların oluşması halinde infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafiinin zararın giderildiği, eksik araştırma ve inceleme ile usul ve yasaya aykırı karar verildiği gerekçesine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2- Sanığın nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükmüne ilişkin sanık müdafiinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanığın soruşturma aşamasındaki savunmalarında; müşteki ..."in yetkilisi olduğu Duyiz Tekstil San ve Tic. Ltd. Şti"ne ait çalıntı çeki Aslan Aldırmaz"dan satın aldığı araç karşılığında Aslan Aldırmaz"a verdiğini belirttiği, soruşturma aşamasında beyanı alınan Aslan Aldırmaz"ın sanığa sattığı araca istinaden suça konu çekin sanık tarafından kendisine verildiğini, daha sonra bu çeki borçlu olduğu ..."a verdiğini ifade etmesi, yine soruşturma aşamasında beyanı alınan ..."ın da çekin cirosu bulunmayan ..."e verildiğinin anlaşılması karşısında; 5271 sayılı CMK"nın 225. maddesi uyarınca hükmün konusunun iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup, 10/12/2013 tarihli iddianamede sanığın söz konusu çeki düzenleyip, yaptığı alışveriş karşılığında tedavüle sürmek suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinden bahisle kamu davasının açıldığı, suçtan doğrudan doğruya zarar görenin Aslan Aldırmaz olduğu ve bu eylem nedeniyle hakkında müşteki sıfatıyla dava açılmadığının anlaşılması karşısında; bu konuda ek iddianame düzenlenerek dosyaların birleştirilmesi, katılma hakkı hatırlatılarak müşteki sıfatıyla beyanlarının alınması, ileri süreceği delillerin olup olmadığının tespit edilmesi, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/03/1998 tarih ve 6/8-69 E. K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde, zarar veya borç kandırıcı nitelikte davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı dikkate alınarak, suça konu çekin önceden doğan borca karşılık verilip verilmediğinin kesin olarak belirlenmesinden sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
1- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, suçtan elde edilen menfaat miktarının 8.200 TL olduğu gözetilmeksizin yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının 820 gün yerine alt sınırın üzerinde 900 gün olarak tayin edilmesi,
2- 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesinin 1, 2 ve 4. numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin verdiği 08/10/2015 tarihli ve E. 2014/140, K. 2015/85 sayılı kısmi iptal kararının, 24/11/2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlayarak yürürlüğe girdiğinden, iptal kararına göre değerlendirme yapılmasında zorunluluk
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükmün BOZULMASINA, 02/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.