Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1996
Karar No: 2017/4059
Karar Tarihi: 11.05.2017

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/1996 Esas 2017/4059 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2017/1996 E.  ,  2017/4059 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Dava, trafik kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan aylıkların 1479 sayılı yasanın 63. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozma kararına uyularak, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı ... Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1 )1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olan ..., 04.09.1986 tarihli trafik kazası sonucunda vefat etmiş, hak sahiplerine ölüm aylığı; prim ödeme gün sayısının 3201 sayılı Yasa uyarınca borçlanılıp, prim borcunun ödenmesi üzerine 11.11.2010 onay tarihi ile bağlanmış; bağlanan ölüm aylığının davalılardan müteveffa kusurlu araç sürücüsü ..." ın hak sahipleri ile araç işleteni Karayolları Genel Müdürlüğünden tahsili amacıyla eldeki dava 12.11.2012 tarihinde açılmıştır.
    5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 39. maddesinde; “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malül veya vazife malülü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurum zarara sebep olan üçüncü kişilere rücu edilir” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Kanunun 63. ve 70.maddeleridir.
    Bağ-Kur Kanununun 70/2 maddesi hükmünde; bu kanuna dayanılarak Kurumca açılacak rücu davalarının 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu öngörülmüş olup, zaman aşımına ilişkin bu hüküm, “özel hüküm” niteliğini taşımakla genel hükümlere göre uygulama önceliğine haiz olup, zamanaşımının hangi tarihten itibaren işlemeye başlayacağı konusunda; anılan madde hükmünde açıklık bulunmaması karşısında; başlangıç tarihinin belirlenmesinde “zamanaşımının alacağın muaccel olduğu zamandan başlayacağı”na ilişkin Borçlar Kanununun 128. maddesi hükmü esas alınmalıdır.
    Bağ-Kur’a 63. maddeye göre tanınan rücu hakkı; hukuki nitelikçe, halefiyet ilkesine dayandığına ilişkin yasada açık bir hüküm bulunmaması nedeniyle kanundan doğan, Kurumun sigortalı ya da hak sahiplerine tanınan haktan bağımsız olarak kullanılabileceği basit rücu hakkı vasfındadır. Bu bağlamda; belirtilen nitelikteki bağımsız rücu hakkının; başkasına ait bir borcu ödeyen kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik tazminat niteliğinde yeni bir talep hakkı olması itibariyle de; bu hak, rücu hakkı sahibinin şahsında doğduğu anda, alacak muaccel hale gelecek ve yeni bir zamanaşımı süresi de bu tarihten işlemeye başlayacaktır.
    Hal böyle olunca; Bağ-Kur’un rücu alacağı; sigorta olayının meydana gelmesiyle değil, gelir ya da aylık bağlanmasının onaylandığı masrafın yapıldığı tarihte muaccel olacak ve yasada öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresi de bu tarihten işlemeye başlayacaktır.
    Somut olayda, sigortalının hak sahiplerine ölüm aylığı 11.11.2010 onay tarihi ile bağlanmış olup, eldeki dava 12.11.2012 tarihinde açıldığından; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle davanın reddine dair verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    2 ) Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun uyarınca sigortalının ölümünden sonra hak sahipleri tarafından 1800 gün yurt dışı çalışma süresi 02.08.2010 tarihinde borçlanılarak, primlerin ödenmesi ve 06.09.2010 tarihinde ölüm aylığı başvurusu yapılması üzerine hak sahiplerine ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.
    Dolayısıyla, sigortalının ölümü sonrası gerçekleşen yasal düzenleme ile hak sahiplerince borçlanılma olanağı doğduğu; borçlanılarak edinilen sigortalılık süresi gözetilerek, haksahiplerine ölüm aylığı bağlandığı sabittir.
    “Anayasa"nın 2. maddesi ile benimsenen hukuk devleti, bütün faaliyetlerinde hukukun egemen olduğu devlettir. Bu devlette hukuk güvenliğini sağlayan bir düzen kurulması asıldır. Böyle bir düzende devlete güven ilkesi ise vazgeçilmez temel öğelerdendir. Devletin yaptığı düzenlemelerde haksız bir edinime yol açılması ve kişilerin haksızlığa uğratılması kabul edilemez” (Anayasa Mahkemesi, 23.11.2006 t., 2003/10 E, 2006/106 K). Hukuk kurallarındaki değişikliklerin toplumsal gereksinimleri karşılarken, değişiklik tarihine kadar oluşmuş hukuksal durum ve istikrarı zedelememelidir.
    Devletin, vatandaşları karşısındaki sosyal ve ekonomik yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla oluşturduğu yeni yasal düzenlemelerin, sosyal güvenlik yasalarıyla sağlanan yardımlardan yararlanmayı kolaylaştırması; bu politikalar gereğince oluşan Kurum giderlerinin, kusurlu eylem tarihi itibariyle kurum zararına yol açmamış olan kişilere rücu edilmesi, hukuk devletinin temel unsurlarından olan hukuki güvenlik ilkesini ve hukuksal kuralların öngörülebilirliği gereğine ilişkin ilkenin ihlaline yol açacaktır.
    Sıralanan maddi ve hukuki olgular ışığında, sonradan yürürlüğe giren yasa uyarınca oluşan durum nedeniyle, davalıların tazmin sorumluluğu yoluna gidilmesine olanak bulunmadığından, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi