10. Hukuk Dairesi 2015/15316 E. , 2017/4004 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü, aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacının, dava açmada hukuki yararının bulunması dava şartlarından olduğu gibi temyiz Kanun yoluna başvuracak olan tarafın da temyiz yoluna başvuruda hukuki yararının bulunması gerekir. HMK 361/2. fıkrasında "Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir" düzenlemesi vardır.
Temyiz yoluna başvuran tarafın hukuki yararının bulunup bulunmadığı, öncelikle onun davadaki talebi ile mahkemenin hükmü karşılaştırılarak belirlenir. Eğer tarafın talepleri hüküm ile tam olarak karşılanmamışsa, karşılanmayan eksik talep kalmışsa temyize başvurmada hukuki yararın bulunduğu kabul edilir. Tüm talepleri mahkeme hükmü ile kabul edilen davacının, davada haklı çıkmakla birlikte hükmü yine de temyiz etmesi halinde, hüküm fıkralarının veya gerekçesinin hangi nedenlerle aleyhine olduğunu, dolayısıyla temyizde hukuki yararı olduğunun gerekçelerini de belirtmesi gerekir. (HMK 364/2-f bendine göre temyiz dilekçesinde "Temyiz sebepleri ve gerekçesi" bulunmak zorundadır) Aksi halde temyiz talebinin kötü niyetle yapıldığı kabul edilir. Kötü niyetle temyiz, davanın gereksiz yere uzamasına ve yargı organlarının yersiz meşgul edilmesine yol açar.
6100 sayılı HMK 368/1 de "Temyiz talebinin kötü niyetle yapıldığı anlaşılırsa Yargıtay"ca 329"uncu madde hükümleri uygulanacağı" 329. maddede de "(1) Kötü niyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı halde dava açan taraf, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkum edilebilir. Vekalet ücretinin miktarı hakkında uyuşmazlık çıkması veya mahkemece miktarının fahiş bulunması halinde, bu miktar doğrudan mahkemece takdir olunur. (2) z Kötü niyet sahibi davalı veya hiçbir hakkı olmadığı halde dava açan taraf, bundan başka Beşyüz Türk Lirasından Beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkum edilebilir. Bu hallere vekil sebebiyet vermiş ise disiplin para cezası vekil hakkında uygulanır" hükmü düzenlenmiştir.
Yine HMK 446. maddesi, (1) Bu Kanun anlamında disiplin para cezasından maksat, yargılamanın düzenli bir biçimde işleyişini sağlamak ve Kamu düzenini korumak amacıyla verilen, verildiği anda kesin olan ve derhal infazı gereken para cezasıdır. Bu ceza, seçenek yaptırımlara çevrilemez ve adli sicil kayıtlarında yer almaz. (2) Disiplin para cezası, 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilir" hükmünü amirdir.
Somut olayda, davacı Kurum vekilinin talebi gibi mahkemece, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verildiği, bu kararın davacı vekili tarafından hiçbir temyiz sebebi gösterilmeksizin temyiz edildiği, davacı vekilinin bu temyizinin HMK 368. maddesi kapsamında kötü niyetli temyiz olduğu anlaşılmakla;
SONUÇ:
1-Mahkemece davanın kabulüne karar verilerek davacının tüm taleplerinin karşılandığı, bu durumda davacının kararı temyiz etmekte hukuki yararı bulunmadığından temyiz talebinin REDDİNE,
2-Davacı vekilinin temyizi kötü niyetli bulunduğundan HMK 368. maddesi yollaması ile 329/2. maddesi gereğince davacı vekilinin, takdiren 5.000,00-TL. disiplin para cezası ile CEZALANDIRILMASINA, 11.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.