19. Hukuk Dairesi 2014/4436 E. , 2014/6725 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bakırköy 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14/11/2013
NUMARASI : 2013/41-2013/116
Taraflar arasındaki birleşen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin marketçilik yaptığını ve davalıdan 63.000-TL"lik temizlik ürünlerini satın alarak karşılığında çek verdiğini, malların tamamının ayıplı çıktığını ve müşterileri tarafından iade edildiğini, müvekkilinin davalıya ayıp ihbarında bulunduğunu, ayrıca ürünler üzerinde mahkemece tespit yaptırdığını, buna göre ürünlerin temizlik gücünün muadillerine göre düşük olduğunun saptandığını, davalıya verilen 0022562 seri nolu 8.000-TL bedelli çekin davalının sattığı ürünlerin ayıplı çıkması sebebiyle karşılıksız kaldığını belirterek, bu çekten dolayı müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığının tespitine ve davalı aleyhine %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davada ise, müvekkilinin davalıya verdiği diğer 5 çekle ilgili olarak aynı nedenlerle borçlu olmadığının tespiti ve 8083397 nolu çekle ilgili olarak ihtiyati haciz baskısı altında ödediği 8.230-TL" nin istirdadı ile %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin, davacı ile yaklaşık 63.000-TL tutarında ticari alış-veriş yaptığını, davacı tarafından verilen çeklerin ödenmemesi üzerine bu çeklere karşılık yeni çekler verildiğini, bunların da ödenmediğini, davacı tarafça hiçbir ayıp ihbarı yapılmadığını, ödenmeyen çekler yerine yenilerinin verilmesinin ayıp ihbarı yapılmadığının kanıtı olduğunu, malların 2009 yılı 10. ayında teslim edilmiş olup, çekleri malların tesliminden 8 ay gibi uzun süre geçtikten sonra icraya vermeye başladıklarını, bunun üzerine davacının tespit yaptırdığını, tespitteki bilirkişi raporunda alınan numunelerin hangi şartlarda muhafaza edildiği, ne miktarda alınıp hangi emsallerle karşılaştırıldığının belirtilmediğini, bu nedenle itiraz ettiklerini, rapordaki bebek ürünlerinin aktif kimyasal içermeyen ve Türkiye"deki standart konseptine uymayan bir ürün olduğunu, müvekkilin sattığı ürünlerin hiçbirinin ayıplı olmadığını beyanla, davanın reddine ve davacı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep etmiş, birleşen davada ise, aynı gerekçelerle davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, sözkonusu mallardaki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, ayıbın niteliği itibariyle bakkaliyede satılan ürünler olup, ancak tüketicinin bu konudaki bildirimi üzerine malların ayıplı olduğunun belirlenmesi sebebiyle ayıp ihbarının süresinde yapıldığı, alınan rapora göre mallardan 17.114,70-TL lik kısmının ayıplı olduğu belirlendiğinden davanın 17.114,70-TL itibari ile kabulüne karar verilmesi gerektiği, asıl davadaki çekten başlanmak üzere bu miktar itibari ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle, asıl dava yönünden 24.04.2010 tarih 22562 seri nolu 8.000-TL bedelli çek sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, birleşen dava yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davanın bakiye borç olan 9.114,70-TL" lik kısmının kabulüne, davalı tarafından henüz tahsil edilmeyen 17.07.2010 tarih 8083398 nolu 8.000-TL çekten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, dava konusu diğer çek olan 29.05.2010 tarih 8083396 seri nolu 8.000-TL bedelli çek bakımından, bu çekin kalan borç tutarı olan 1.114,70-TL" lik kısmından dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, bu çek bakımından fazlaya ilişkin kısmın ise reddine, diğer çekler olan 28.08.2010 tarih 22571 seri nolu 4.000-TL bedelli çek, 10.09.2010 tarih 22501 seri nolu 4.000-TL bedelli çek ve 30.06.2010 tarih 8083397 seri nolu 8.000-TL bedelli çekler yönünden ise davanın reddine karar verilmiş, hüküm her iki taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, satıcının ayıba karşı tekeffülü hükümlerine dayanmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporu yeterli incelemeyi içermediği gibi, Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Davacının deposunda bulunduğu dosya içeriğinden anlaşılan mallardan sadece 2 kalem mal üzerinde ayıp iddiası yönünden inceleme yapılmış, diğer kalem mallar incelenmemiştir. İncelenen mallarla ilgili olarak da o malların ayıplı olup olmadığı konusunda kesin bir görüş bildirilmemiş, incelenen malların piyasadaki benzer mallara oranla temizleme gücünün daha az olduğu yolunda görüş bildirilmiştir.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için herşeyden önce halen davacının deposunda bulunduğu belirtilen tüm kalemlere ilişkin dava konusu mallar üzerinde konusunda uzman kişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulunca ayıp iddiası yönünden inceleme yaptırılarak, malların ayıplı olduğunun saptanması halinde dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 S. TTK" nın 25/3. maddesinde öngörülen sürelerde ve aynı kanunun 20/3. maddesindeki usule uygun biçimde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı üzerinde durulup ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, deliller hepbirlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerinin öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde iadesine, 08.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.