Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2656
Karar No: 2021/6799
Karar Tarihi: 24.03.2021

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/2656 Esas 2021/6799 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2021/2656 E.  ,  2021/6799 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin ... İşletmeleri Genel Müdürlüğünde şöför olarak 02/02/1998 tarihinde çalışmaya başladığını, ancak ... İşletmeleri Genel Müdürlüğünün ihale ile hizmet alımı yaptığı alt işverenler nezdinde son olarak ... A.Ş bünyesinde çalıştığını, her ne kadar müvekkilinin önce alt işveren ... Ulaşım A.Ş’ de, daha sonra da alt işveren ... A.Ş."de çalışması gözükse de ilk işe girdiği tarihten bu yana ... İşletmeleri Genel Müdürlüğünde şöför olarak çalıştığını, gerek mesai ve gerek çalışma şartları açısından ... İşletmeleri Genel Müdürlüğü kadrosunda çalışan şöförlerden hiç bir farkının bulunmadığını, müteaddit defalar ... İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından işçi teminine yönelik hizmet alımı ihalelerinin yapıldığını, bu ihaleleri önce ... Ulaşım A.Ş. sonra ise ... A.Ş."nin aldığını, işlemlerin davalılar tarafından bu şekilde yapılmasının yasayı dolanarak muvazaalı işlem yapmak olduğunu, davalılar arasında yapılan işlemin muvazaalı olduğunu, müvekkilinin baştan itibaren ... İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün işçisi olduğunu, muvazaaya ilişkin düzenlenmiş iş müfettiş raporu ve kesinleşmiş kararlar bulunduğunu iddia ederek, müvekkilinin çalışmaya başladığı tarihten itibaren ... İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün kadrolu işçisi sayılmasına ve işe başladığı tarihten itibaren doğan alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar Cevabının Özeti:
    Davalı ... İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili, davacının ..."ın işçisi olduğunu, öncelikle davacının muvazaa iddiasının incelenmesi gerektiğini, davalılar arasında muvazaa olduğu bir an için kabul edildiği takdirde davalılar arasında yapılan sözleşmenin Borçlar Kanunun muvazaaya dair hükümleri gereğince batıl olup hükümsüz sayılması gerekeceğini, davacının istihdamına dayanak olan hizmet ilişkisinin de kendiliğinden ortadan kalkacağını, ... İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün bir kamu kurumu olması nedeniyle gerek işçi gerekse memur personelinin genel kadro ve bütçe kanunu ile sınırlandırıldığını, bu sınırların aşılamayacağını, bu sınırlama nedeniyle de davacının ... İşletmeleri Genel Müdürlüğü kadrosunda çalıştırılmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin personel açığını kapatmak üzere merkezi yönetimden daimi işçi kadroları için açıktan atama izni talep ettiğini, merkezi yönetimden izin çıkmaması üzerine zorunlu olarak toplu taşıma hizmetinin aksamadan yürütülmesi için ihale ile hizmet alımına gidildiğini, ihalenin istihdam değil hizmet alımı için yapıldığını, yapılan işin bir zorunluluktan kaynaklandığını, davacı tarafın muvaaza, ücret ve diğer hakları hakkında şimdiye kadar her hangi bir itirazının söz konusu olmadığını, muvazaa iddiasının ve alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    Davalı ... A.Ş. vekili, müvekkili ile ... İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün iki ayrı kurum olduğunu, davacının ... A.Ş."nin personeli olduğunu bu durumun Mahkeme kararları ile sabit olduğunu, davalılar arasında yapılan sözleşmenin hukuka uygun olarak yapıldığını, muvazaalı olmadığını, bu konuda ... 2. İş Mahkemesinin 2008/153 esas sayılı dosyasıyla açılan davada davanın reddine karar verildiğini, savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    Bozma İlamı ve Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemenin davanın reddine ilişkin kararı davacının temyizi üzerine Dairemizin 25.02.2014 tarih ve 2013/5940 esas, 2014/5815 karar sayılı ilamı ile; " ...Somut olayda davalılar arasında işçi temine yönelik bir ilişki sözkonusu olup geçerli bir alt işverenlik ilişkisi mevcut değildir. Diğer taraftan Belediye Kanunu’nun 67. maddesi anlamında toplu taşıma işinin alt işverene verilmesi de sözkonusu değildir. Çünkü alt işverenin de işveren sıfatını taşıması ve kendi organizasyonunun bulunması gereklidir. Oysa işin yapılması için gerekli bütün donanım ve organizasyon diğer davalı ...T.T.’ye aittir. Yine 4857 sayılı İş Kanunu’na 5538 sayılı Kanunla eklenen fıkralar muvazaayı dışlayıp geçersiz bir alt işverenlik ilişkisini geçerli kabul etmeyi sağlayacak içeriğe de sahip değildir. Bu düzenlemelerde hukuka uygun bir alt işverenlik ilişkisinin kamu kurumları açısından bazı sonuçları özel olarak düzenlenmiştir. Ayrıca davalılar arasında hukuka uygun bir alt işverenlik ilişkisi olmadığına dair iki adet iş müfettişi raporu mevcut olup, bu raporlara karşı yapılan itirazlar mahkemeler tarafından kesin olarak reddedilmiştir (... 1. İş Mahkemesi, 2010/1115 esas, 2012/695 karar ve ... 9. İş Mahkemesi, 2010/1086 esas, 2011/425 karar sayılı kararlar). Bu şekilde iş müfettişi raporundaki belirlemeler ile sözkonusu dava dosyaları kuvvetli delil niteliği taşımaktadır. Sonuç olarak, davalılar arasında geçerli bir alt işverenlik ilişkisi bulunmaması kayden ve ... işçisi olarak gözüken davacının, başından itibaren ...T.T. işçisi olması karşısında muvazaanın olmadığına dair yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Mahkemece davacının başından beri ...T.T."nin işçisi olduğu kabul edilerek, davacının davalı ...T.T.’nin taraf olduğu toplu iş sözleşmelerinden yararlanması için gerekli diğer şartların mevcut olup olmadığı ile talep ettiği alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ayrıca değerlendirildikten sonra sonucuna göre davacının talepleri hakkında karar verilmelidir. Eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayalı hükmün bozulması gerekmiştir. " gerekçesi ile bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karar da Dairemizin 08.10.2015 tarih ve 2015/26849 E., 2015/27952 K. sayılı ilamı ile, “ 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Somut uyuşmazlıkta; açılan dava belirsiz alacağı tespit davası olup, kısmi eda külli tespit şeklinde açılan bu davada, davacı vekili talep konusu alacakların miktarı tespit edildikten sonra kalan kısmını ıslah suretiyle talep etmiştir. Belirsiz alacak davasının her türünde, zamanaşımı dava tarihine göre dikkate alınır ve davanın açılması ile tüm alacak için zamanaşımını keser. Mahkemece bu husus dikkate alınmadan, davanın niteliği gözden kaçırılarak ıslah dilekçesi üzerine zamanaşımı itirazı nedeniyle, alacakların bir kısmının reddi hatalıdır. Islah edilen miktar dava tarihine göre zamanaşımına uğramadığından hüküm altına alınmalıdır.” gerekçesi ile bozulmuş, Mahkemece bu bozmaya karşı direnme kararı verilmiş, direnme kararının davalılar tarafından temyizi üzerine dosya Hukuk Genel Kuruluna gitmiş, Hukuk Genel Kurulu 19.12.2019 tarih, 2016/9-2173 esas ve 2019/1407 karar sayılı ilamı ile, “...Açıklandığı üzere mahkemece, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratacak şekilde bir karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hâl böyle olunca yerel mahkeme kararının işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin salt bu usulü eksikliğe dayalı olarak bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile kararı usulden bozmuş, bu defa mahkemece direnme kararından vazgeçilerek Dairemizin 08.10.2015 tarih, 2015/26849 esas ve 2015/27952 karar sayılı bozma ilamına uygun olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    Mahkemece verilen kısmen kabul kararı Dairemizin 08.10.2015 tarih ve 2015/26849 esas, 2015/27952 karar sayılı ilamı ile bozulmuş, Mahkemece bu bozmaya karşı direnilmiştir. Uyuşmazlık; Mahkemece verilen direnme kararının Yargıtay Hukuku Genel Kurulunca, 6100 sayılı HMK’nun 297 ve 298. maddelerine aykırılık gerekçesiyle usulden bozulmasından sonra, mahkemece bozma doğrultusunda anılan maddelere uygun şekilde usulünce karar verilmesi gerekip gerekmediği, Dairemiz bozmasına uymak suretiyle topladığı kanıt ve yapılan incelemelere dayanarak karar vermesinin hukuken mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Öncelikle belirtilmelidir ki, yerel mahkemelerin direnme kararları bir davayı sona erdiren temyizi mümkün olan (nihai) son kararlardandır. Direnme kararı ile mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş, gerekçeli kararın direnme doğrultusunda yazılmasından ibarettir. Bu bakımdan direnme kararından dönme (rücu) mümkün değildir. Esasen ilamın tefhim edilen karara uygun yazılması kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardandır. Nitekim bu kurala yasa koyucu 6100 sayılı HMK"nın 294. ve 297. maddeleriyle hayatiyet kazandırmıştır.
    Gerçekten de, 6100 sayılı HMK"nın 294. ve 297. maddeleri emredici hükümlerden olup kamu düzeni amacı ile getirilmişlerdir. Bu maddeler hükmünce kararların alenen tefhim edilmesi gerekir. Karar tefhim edildikten sonra bundan dönülerek yeni bir hüküm kurulamaz. Aksinin kabulü mahkemelere güveni sarsacağı için hiçbir suretle üstün görülemez.
    Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK"da “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibariyle bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
    Kazanılmış haklar hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
    Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına karşı direnme kararı vermesi ile direnme kararı lehine olan taraf yararına bir usulü kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulü kazanılmış hak gerçekleşebilir (Yargıtay İBK., 09.05.1960 tarihli 21/9, RG. 28.6.1960-10537).
    Burada hemen belirtmek gerekir ki usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerektiği de gözden kaçırılmamalıdır.
    Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde somut olayda mahkemece direnme kararı verilmekle taraflar yönünden usuli kazanılmış hak doğduğunda kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Bu karardan dönülerek Dairemiz bozma kararına uyulması yasal değildir.
    Açıklanan nedenlerle, direnme kararı verildikten sonra söz konusu karar esas yönünden bozulmadan başka bir karar verilmesinin mümkün olmadığı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.12.2019 tarih ve 2016/9-2173 esas ve 2019/1407 karar sayılı ilamında direnme kararının esas yönünden doğru veya yanlış olduğu yönünde bir inceleme yapılmadığı hususu göz önüne alınarak mahkemece direnme kararı verilmesi gerekirken, direnme kararından vazgeçilerek bozma kararı doğrultusunda hüküm kurulması davalılar lehine oluşmuş usuli kazanılmış hak ihlali niteliğinde olup doğru değildir.
    Sonuç:
    Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 24/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi