Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/26211
Karar No: 2019/8542
Karar Tarihi: 19.09.2019

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/26211 Esas 2019/8542 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2016/26211 E.  ,  2019/8542 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
    K A R A R
    Davacı, davalı ... ... ile aralarında 01.02.2012 tarihli hizmet akdi imzalandığını, öncesinde davalıya uçuş eğitimi verildiğini ve davalının kabin memuru olarak çalıştığını, diğer davalıların ise müşterek ve müteselsil kefil olduklarını, taraflar arasındaki sözleşmeye göre 3 yıldan önce işten ayrılamayacağı kararlaştırılmış olmasına rağmen davalının 11.05.2012 tarihinde haklı bir neden olmaksızın istifa ettiğini, sözleşmeye göre 2.924,62 Euro cezai şart ödemesi gerektiğini fakat ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine de haksız itiraz edildiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
    Davalılar, haklı nedenle sözleşmenin feshedildiğini, ayrıca 3 yıl süreyle iradesinin kısıtlanmasının sözleşme serbestisine aykırı olduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
    Mahkemece, açılan davanın ispat edilememesi nedeniyle reddine dair verilen kararın dairemizce 2014/42019 esas ve 2015/35839 karar sayılı ilamı ile 08.12.2015 tarihinde, "Dava konusu olayda, davacı tarafından davaya dayanak alınan sözleşme ve taahhütname, tarafların serbest iradesi ile sözleşme serbestisi kapsamında özel hukuk kurallarına tabi olarak yapılmış bulunduğundan taraflar açısından bağlayıcı niteliktedir. Bu itibarla, ihtilafın da bu sözleşme ve taahhütname esas alınarak çözümlenmesi zorunludur" gerekçesiyle bozulması üzerine, bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; açılan davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile ... 2. İcra Dairesi"nin 2012/14379 Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen kabulü ile takibin 2.924,35 EURO (6.480,65 TL üzerinden yürütülmesine) bunun dışındaki davacı taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Yanlar arasındaki uyuşmazlık 818 Sayılı BK.nun 313. ve devamı maddelerinde düzenlenen hizmet akdinden kaynaklanmakta olup, taraflar arasında uyuşmazlık hizmet akdinin haklı nedenle feshedilip edilmediği ve davacının cezai şart alacağına hak kazanıp kazanmadığı konusunda toplanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlıkta uygulanacak hükümler hizmet sözleşmesinin yapıldığı tarih itibariyle 818 Sayılı Kanun hükümleridir. BK.’nun 344. Maddesi’nde, "muhik sebeplerden dolayı gerek işçi gerekse iş sahibi, bir ihbara lüzum olmaksızın her vakit akdi feshedebilir. Ezcümle, ahlaka müteallik sebeplerden dolayı yahut hüsnüniyet kaideleri noktasından iki taraftan birini artık akdi icra etmemekte haklı gösteren her hal, muhik bir sebep teşkil eder. Bu gibi hallerin mevcudiyetini hakim taktir eder. Fakat işçinin kendi kusuru olmaksızın duçar olduğu nispeten kısa bir hastalığı yahut kısa müddetli bir askeri mükellefiyeti ifa etmesi, muhik sebep olarak kabul edilemez." hükmü, yine BK.’nun 345/1. Maddesi’nde ise, "Muhik sebepler bir tarafın akte riayet etmemesinden ibaret olduğu taktirde, bir taraf diğer tarafa onun akit ile müstehak iken mahrum kaldığı feri menfaatler de nazara alınmak üzere, tam bir tazminat itasıyla mükellef olur." hükmü ve yine anılan maddenin 2. fıkrasında ise, "bundan başka hakim vaktinden evvel feshin mali neticelerini, hali ve mahalli adeti gözönünde tutarak taktir eder." hükmü vazedilmiştir.
    Somut olayda; davacı, davalı ... ... ile aralarında 01.02.2012 tarihli hizmet akdi yapıldığını, diğer davalıların da bu sözleşmeyi müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarını, davalıya uçuş eğitimi verilerek kabin memuru olarak göreve başlamasının sağlandığını, aralarındaki sözleşmeye göre 3 yıldan önce işten ayrılması halinde cezai şart ödeneceğini, buna rağmen davalının 11.05.2012 tarihinde haklı bir neden olmaksızın istifa ettiğini ve 2.924,62 Euro cezai şartı ödemediğini beyanla, bu alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının yaptığı haksız itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalılar hizmet akdinin haklı nedenle feshedildiğini ve ilk iş sözleşmesinin 12/04/2011 tarihinde imzalandığını, daha sonra 01/02/2012 tarihli taahhütname ile önceki sözleşmede değişiklikler yapıldığını, ilk sözleşmede, uçuşa başladığı tarihten itibaren 9,5 aylık süre içeresinde işten ayrılması durumunda cezai sorumluluk mevcut iken sonradan yapılan 01/02/2012 tarihli sözleşmede ise başlangıç tarihinden itibaren ceza süresinin 3 yıla çıkartıldığını ancak ilk yapılan sözleşmedeki sürenin geçerli olması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Mahkemece dairemiz bozma ilamına uyularak sözleşme ve taahhütnamenin tarafların serbest iradeleri ile oluştuğu, bu hali ile taraflar yönünden bağlayıcı nitelikte olduğu gerekçesiyle üç yıllık süre dolmadığı için davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak cezai şartın uygulanabilmesi için, önce sözleşmenin davalı tarafından haklı nedenle feshedilip feshedilmediği değerlendirilmesi gerekir. Zira cezai şart, davalının haksız feshi halinde ödenmesi gereken bir yaptırımdır. Dava konusu uyuşmazlıkta dosyaya sunulan belgelerden ve beyanlardan hizmet akdinin davalı tarafından istifa ile sonlandırıldığı sabittir. Bu durumda mahkemece davalının feshinin haklı olup olmadığı değerlendirildikten sonra; fesih haklı ise davanın reddi, değilse önceki bozma kararı gibi hüküm verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozma nedeni yapılmıştır.
    Kabulüne göre ise;
    2-Mahkemece, hükmün infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde tesisi gerekmektedir. 6100 sayılı HMK"nın 297/2. maddesinde "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmü düzenlenmiştir. Bu nedenle, hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi, dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
    TBK"nın 99/3 (BK"nın 83/3) maddesi gereğince; "Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir." hükmü getirilmiştir.
    Somut olayda; Mahkemece, "takibin 2.924,35 EURO (6.480,65 TL üzerinden yürütülmesine)" karar verilerek dava konusu alacağa hangi kurun uygulanacağı hususunda infazda tereddüt yaratılmıştır. Mahkemece, davacının talebi doğrultusunda, hüküm sadece yabancı para cinsinden kurularak, Türk Lirası karşılığı belirtilmemesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, tenkitle yetinilmiş bozma nedeni yapılmamıştır.
    3-Bozma nedenine göre davalıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenden temyiz edilen hükmün davacı ve davalılar yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenle davalıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 112,00 TL harcın istek halinde davacıya, 111,00 TL harcın davalılara iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi