8. Hukuk Dairesi 2016/21649 E. , 2019/1057 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
.K.. A R A R
Davacı ... vekili, tarafların evlilik birliği içinde Torbakent Kooperatifine girerek ev sahibi olduklarını, davacının çalışarak ayrıca ziynetlerini vermek suretiyle katkıda bulunduğunu açıklayarak mal rejiminin tasfiyesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 12.500 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair ilk kararı, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairenin 11.02.2013 tarihli ve 2012/6255 Esas-2013/1246 Karar sayılı kararı ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davalının dava konusu bağımsız bölümün bulunduğu kooperatife 23.05.1996 tarihinde üye olduğu, 12.05.2000 tarihinde taşınmazın tahsis yoluyla davalı adına tescil edildiği, tarafların 23.09.2000 tarihinde evlendikleri, eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu, davalı adına kayıtlı taşınmazın tarafların evlilik tarihinden önce edinildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tasfiyeye konu taşınmazın kooperatif üyeliği yoluyla edinilmesi halinde, kooperatife yapılan ödemelerden ve bu ödemelerin isabet ettiği dönemlerden hareketle, mal rejiminin tasfiyesi ile eşlerin alacak miktarları belirlenir. Kooperatif ödemelerinin 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi"nin 170. maddesi gereğince mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden önceki dönemde tamamlanması durumunda, eşler lehine katkı payı alacağı, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden sonraki dönemde tamamlanması halinde ise değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakkı doğabilecektir.
Kooperatif ödemelerinin bir kısmının mal ayrılığı, bir kısmının da edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemlerde yapılmasında; mal ayrılığı dönemindeki ödemelere her bir eşin yaptığı katkı oranı, daha sonra geçerli olacak edinilmiş mallara katılma rejimine kişisel mal olarak geçeceği kabul edilmektedir.
Buna göre; mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde (01.01.2002 tarihine kadar) eşlerin kooperatif ödemelerine yaptıkları katkı oranı, 743 Sayılı TKM, Borçlar Kanunu"nun genel hükümleri ile Yargıtay ve Dairemizce kabul edilen "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi göz önünde bulundurularak belirlenmelidir. Kişisel mal olarak kabul edilen bu katkı oranı, 01.01.2002 tarihinden sonra geçerli olacak edinilmiş mallara katılma rejimi kurallarına göre, hesap edilecek "değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı" miktarlarının tespitinde gözetilecektir.
Bunun için, öncelikle iddia ve savunmalar doğrultusunda kooperatif üyeliğine ve ödemelere ilişkin belgeler, eşlerin katkıda kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıkları (miras, ziynet, bağış vb.) ile mal ayrılığı dönemine ilişkin düzenli ve sürekli gelirlerine (maaş, gündelik, kar payı vb.) ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. İhtiyaç duyulması halinde, değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 23.09.2000 tarihinde evlenmiş, 26.10.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK"nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Tasfiyeye konu kooperatife 23.05.1996 tarihinde üye olunmuş, dava konusu taşınmaz 12.05.2000 tarihinde davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179).
Mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de, bu karara katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; her ne kadar dava konusu taşınmaz evlilik tarihinden önce davalı eş adına tescil edilmiş ve davalı taraf cevap dilekçesinde bu yönde savunmada bulunmuşsa da, yine cevap dilekçesinde kredi borcunu dondurmak suretiyle babasının da yardımlarıyla tüm borcu kendisinin ödediğini belirtmiştir. Davacı vekili de, cevaba cevap dilekçesinde, evin tapusu daha önce alınmış olsa bile evin tamamlanmasının yıllar sonra olduğunu iddia etmiştir. Davalı tarafça sunulan kooperatife ilişkin evraklardan, davalının evlilik tarihinden önce 23.05.1996 tarihinde kooperatife üye olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki, ödemelere ilişkin herhangi bir evrak bulunmadığından ödemelerin ne zaman bittiği tespit edilememektedir. Mahkemece ilgili kooperatife yazılan yazılar adresten ayrıldığından bahisle iade edilmiş, yine davalı tarafın savunmasında bahsi geçen kredi hususunda ... Vakıflar Bankası Şube Müdürlüğüne yazılan yazı şube ismi belirtilmediği için kabul edilmeyerek iade gelmiş, mahkemece bu hususlarda başka bir araştırma yapılmamıştır. Tüm bu hususlar nazara alındığında, kooperatif ödemelerinin ne zaman başlayıp ne zaman bittiği, evlilik birliği içinde ödeme yapılıp yapılmadığı, kullanılan kredi bulunup bulunmadığı, varsa yine evlilik birliği içinde ödeme yapılıp yapılmadığı hususları dosya kapsamı itibariyle belirlenememektedir. Mahkemece kooperatif üyeliğine ve ödemelere ilişkin belge ve kayıtların ilgili Ticaret Sicil Memurluğu ile Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden, gerektiğinde taraflardan sorulup istenmesi, gerek kooperatif adına gerekse davalı adına kredi kullanılıp kullanılmadığı, kullanılmış ise ödemelerin ne zaman yapılıp bittiğinin tespit edilmesi ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanmış ve toplanacak olan tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla ve HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 06/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.