Davacı, 22.3.2004 tarihli talebi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitini istemiştir.
Mahkemece davacının prim gün sayısının yeterli olmadığı ve prim borcu bulunduğu gerekçesiyle istemin reddine karar vermiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının 5.2.1975 tarihinde Bağ-Kur sigortalısı olarak tescilinin yapıldığı vergi kaydının 1.1.1973-31.5.1981,28.3.1987-22.5.1987 ve 15.8.1990-31.12.1990 tarihleri arasında olduğu, oda kaydının 5.2.1975 tarihinden sicil kaydının ise 31.1.1975 tarihinden itibaren başlayarak devam ettiği, 1.12.1989-30.4.1990 ile 21.6.2002-1.1.2003 tarihleri arasında SSK"na tabi çalışmalarının bulunduğu, kurumun davacıyı 5.2.1975-20.4.1982,22.3.1985-30.11.1989 ve 1.5.1990-20.6.2002 tarihleri arasında toplam 24 yıl 12 günlük sürede Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul ettiği, davacının 22.3.2004 tarihli yaşlılık aylığı talebinin SSK çalışmaları dahil toplam sigortalılık süresinin 24 yıl 7 ay 26 gün olup 25 yıllık sigortalılık süresi koşulunun oluşmadığı gerekçesiyle reddedildiği sigortalı ile ilgili bilgileri gösteren cetvellerde farklı sigortalılık sürelerinin ve prim borçlarının bildirildiği görülmüştür.
Davacının meslek kuruluş kaydı esas alınarak 1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın 24. maddesi uyarınca Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı yasadaki koşulları taşıması nedeniyle sigortalı sayılan davacının, 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinde 2654 sayılı Yasanın 6. maddesi ile yapılan değişiklik ile kazanılmış Bağ-Kur sigortalılığının etkilenmeyeceği ortadadır. 1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesine göre bir kimsenin zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılması için meslek kuruluşu kaydı ile birlikte kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmalarının bulunması gerekir. 20.4.1982 tarihinde yürülüğe giren 2654 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile değişik 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olmak için gelir vergisi mükellefi olması, gelir vergisinden muaf olanlarında meslek kuruluşuna kayıtlı olması hükmü yer almaktadır. 20.4.1982 tarihinde yapılan değişiklik, değişiklikten önceki mevzuatın öngördüğü koşulların sigortalıların, sigortalılıklarına son vermemekte değişikliğin yürürlüğe girdiği 20.4.1982 tarihinde Bağ-kur"a kayıt ve tescil edilecekler için yeni düzenlemeler getirmektedir. Tersinin kabulü kazanılmış hakları ortadan kaldırmak olur ki. bu durumun kabulüne yasaca ve hukukça olarak olmadığı ortadadır. Kaldı ki 2654 sayılı Yasa"nın 6. maddesi 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinde yapılan değişiklikle vergi mükellefi olmayan vergiden muaf olanlardan, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olanlarında
zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılacağı açıktır. Bu duruma göre davacının 20.4.1982-22.3.1985 tarihleri arasında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiği söz götürmez. Yargıtay Hukuk Genel Kurumu"nun 2001/21-420-430 sayılı kararında da bu husus açıkca belirtilmiştir.
Öte yandan her iki sigortalılığın çakışması halinde önceden başlayarak devam eden sigortalılık asıl sigortalılıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2005/21-389-430 ve 2001/21-627- 659 sayılı kararlarında da bu durum özellikle ifade edilmiştir. Ancak kurumca uyuşmazlık çıkarılmayarak, davacının 1.12.1989-30.4.1990 ve 21.6.2002-1.1.2003 tarihleri arasındaki SSK zorunlu sigortalıkları dışlanarak kalan sürelerdeki Bağ-Kur sigortalılıklarına geçerlik tanındığına göre sorun bulunmamakla birlikte SSK çalışmasının sona erdiği 1.1.2003 tarihinden aylık talebinde bulunduğu 22.3.2004 tarihine kadar olan dönemde, önceki koşullar ve yasanın aradığı kayıtlar aynen devam ettiğine göre hangi maksatla bu döneminde sigortalılık süresinden kabul edilmediği anlaşılmamıştır.
Yukarıdaki açıklamalar itibariyle davacının 5.2.1975-30.11.1989, 1.5.1990- 30.6.2002 ve 2.1.2003-22.3.2004 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olması gerektiği ve bu duruma göre, yasanın aradığı sigortalılık süresi ve yaş koşulunun oluştuğu geriye,, 1479 sayılı Yasanın 35/a maddesinde belirtilen " talepte bulunulan tarihte prim ve her türlü borçların ödenmiş olması" koşulunun kaldığı davalı kurumca gösterilen yasalarda prim borcu değişik miktarlarda gösterildiğine ve davacı tarafındanda bu borç miktarları kabul edilmediğine göre , uzman bir bilirkişiye dosyanın tevdili ile yukarıda gösterilen sigortalılık süresi üzerinden davacının yaptığı tüm ödemeler dikkate alınarak, yaşlılık aylığı talep tarihi itibariyle borcunun bulunup bulunmadığı tesbit ettirilerek, borcu bulunmadığı takdirde talep tarihini takip eden aybaşından aylık bağlanmasına, borcunun bulunduğunun anlaşılması halinde ise davacı tarafa mehil verilip borcun ödenmesi durumunda ödemeyi takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanmasına karar vermek gerekirken yetersiz araştırma, inceleme ve dosya kapsamına uymayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 12.2.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.