14. Hukuk Dairesi 2015/1381 E. , 2015/2743 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı-karşı davalı tarafından, davalılar-karşı davacılar aleyhine 11.02.2009 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması, davalılar-karşı davacılar vekili tarafından davacı-karşı davalı aleyhine 15.07.2010 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine dair verilen 25.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar-karşı davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 747. maddesi uyarınca geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, davalılara ait 294 parsel sayılı taşınmaz üzerinden kendisine ait 293 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı kurulmasını talep etmiş, birleştirilen davada ise davalılar-karşı davacılar davacı-karşı davalının 293 parsel sayılı taşınmazı üzerinden kendilerine ait 292 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı kurulmasını talep etmişlerdir.
Mahkemece, geçit istemine ilişkin asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar-karşı davacılar vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Somut olaya gelince; davacı 293 parsel sayılı taşınmazının genel yola bağlantısının bulunmadığını ileri sürerek davalılara ait 294 parsel sayılı taşınmaz üzerinden, davalılar-karşı davacılar da 292 parsel sayılı taşınmazlarının genel yola bağlanması için davacıya ait 293 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemişlerdir.
Mahkemece 293 parsel sayılı taşınmaz yararına 13.01.2011 ve 04.12.2012 tarihli bilirkişi raporlarına göre davalı 294 parsel sayılı taşınmaz aleyhine krokide A ile belirtilen ve sarı renkle gösterilen, eni 3 m. uzunluğu sağ taraftan 33.97 m. sol taraftan 35.16 m. olmak üzere toplam 103.7 m2"lik geçit hakkı kurulmasına, depo edilen 2.174 TL geçit bedelinin davalılara tapu kaydındaki hisseleri oranında ödenmesine, Dairemizin bozma kararı üzerine davalılara verilen süre içerisinde 292 parsel sayılı taşınmaz yararına 294 parsel sayılı taşınmazdan akdi geçit irtifakının kurulamaması nedeniyle kesintisizlik ilkesi gereğince 292 parsel sayılı taşınmaz malikleri davalılar yararına 293 parsel sayılı taşınmazdan geçit irtifakı kurulması mümkün olmadığından birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
1- Asıl dava bakımından 293 parsel sayılı taşınmaz yararına 294 parsel sayılı taşınmaz üzerinden 13.01.2011 tarihli bilirkişi raporunda ekli krokide A ile gösterilen yerden geçit hakkı kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, geçit bedeli bakımından hüküm tarihine yakın 18.02.2014 havale tarihli mülk ve ziraat bilirkişisi ek raporu dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, 05.07.2010 tarihli ek rapora göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2- Birleştirilen dava yönünden ise Dairemizin bozma kararında 292 ve 294 parsel sayılı taşınmazlar aynı kişilere ait olduğundan 292 parsel sayılı taşınmaz için akdi irtifak kurulması gerektiği belirtilmiş ise de iki taşınmazın arasında bulunan 293 parsel sayılı taşınmaz malikinin geçit hakkı kurulmasına izin vermediğinden söz edilerek davanın reddi doğru değildir. Bu durumda mahkemece, 292 sayılı parselin yararına, 293 ve 294 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden hükmen geçit tesisine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 12.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.