Esas No: 2016/6140
Karar No: 2016/7370
Karar Tarihi: 15.11.2016
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/6140 Esas 2016/7370 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2016/6140 E. , 2016/7370 K.
"İçtihat Metni"
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.07.2016 tarih ve 2016/271889 sayılı talep yazısıyla,
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet suçundan sanık ...’un, anılan Kanunun 28/1, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 62. maddesi uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanunun 51. maddesi gereğince ertelenmesine ve 2 yıl süre ile denetime tabi tutulmasına dair İzmir 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.06.2012 tarihli ve 2010/102 esas, 2012/1898 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanık müdafiinin 6352 sayılı Kanunun geçici 1/6. maddesi gereğince yasaklanmış hakların iadesi talebinin sanık hakkında devam eden soruşturmaların bulunduğundan erteli cezanın infaz edilmiş kabul edilemeyeceği gerekçesiyle reddine ilişkin aynı Mahkemenin 29.12.2014 tarihli ve 2010/102 esas, 2012/1898 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.01.2014 tarihli ve 2015/72 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre; 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun “Dava ve Cezaların Ertelenmesi” kenar başlıklı geçici 1. maddesinde yer alan,
"(1) 31.12.2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı;
a)Soruşturma evresinde, 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171"inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine,
b)Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine,
c)Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine,
karar verilir.
(4)Bu madde hükümlerine göre cezanın infazının ertelenmesi hâlinde erteleme süresince ceza zamanaşımı durur; kamu davasının açılmasının veya kovuşturmanın ertelenmesi hâlinde, erteleme süresince dava zamanaşımı ve dava süreleri durur.
(6)Birinci fıkra kapsamına giren suçlardan dolayı verilmiş mahkûmiyet hükmünün infazının tamamlanmış olması hâlinde bu mahkûmiyet hükmüne bağlı yasaklanmış hakların 25/5/2005 tarihli ve 5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun 13/A maddesindeki şartlar aranmaksızın geri verilmesine karar verilir.
(7)Bu madde hükümlerine göre verilen kamu davasının açılmasının, kovuşturmanın veya cezanın infazının ertelenmesi kararları adlî sicilde bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi hâlinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
(8)Bu madde hükümlerine göre kamu davasının açılmasının, kovuşturmanın veya cezanın infazının ertelenmesi kararlarının verildiği hâllerde, bu suçlar 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun erteleme ve tekerrüre ilişkin hükümlerinin uygulanmasında göz önünde bulundurulmaz,” şeklindeki düzenleme ve 6352 sayılı Kanunun genel gerekçesinde yer alan;
“Temel hak ve hürriyetlerden kabul edilen ifade ve basın özgürlüğü, çoğulcu demokrasilerde vazgeçilmez ve devredilemez bir hak olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, ifade hürriyeti, birçok uluslararası belgeye konu olmuş, Anayasamızda da ayrıntılı düzenlemelere tâbi tutulmuştur. Bu özgürlüğün kullanım araçlarından biri de basın yahut sözlü veya görüntülü yayın araçlarıdır. Bu araçların, amacına uygun olarak işlevlerini yerine getirmeleri bakımından korunmaları demokratik toplumlarda asıl olup, bu anlamda basın ve yayın özgürlüğü önündeki engeller kaldırılarak ve güvenceler sağlanarak, haber ve düşünceyi özgür kılmak hedeflenmektedir. Bu nedenle, basın yayın yoluyla işlenen suçlara ilişkin dava ve cezaların infazının ertelenmesi ilişkin bazı düzenlemeler yapılması toplumsal barışın sağlanması ve sürdürülmesi bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Önem taşıması nedeniyle basın yoluyla ya da sair düşünce açıklama yöntemleriyle işlenen suçlar yönünden erteleme imkânı getirilmiştir.” şeklindeki açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde,
6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde düzenlenen “sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ifadesinin, AİHM kararlarında da belirtildiği üzere sadece basın hürriyeti ve siyasi düşünce açıklamalarını kapsamadığı, düşünce açıklama hürriyetini kullanmak suretiyle işlenen suçları da içerdiği, düşünce açıklamalarının dış dünyaya ne şekilde aktarıldığının önem taşımadığı, bu aktarımın, doğrudan doğruya olabileceği gibi, söz ve yazı dışında bir hareketle de gerçekleşebileceği cihetle,
Somut olayımızda, sanığın izinsiz olarak toplantı ve yürüyüşüne katılarak gerçekleştirmiş olduğu eyleminin gerçekleşme biçimi göz önüne alındığında, ifade hürriyeti kapsamında düşünce açıklaması niteliğinde olduğu, 6352 sayılı Kanunun düzenleniş şekli dikkate alındığında, sanığın eyleminin anılan Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında kaldığı, sank hakkındaki 26.06.2012 tarihli mahkumiyet kararının sanığa 24.10.2012 tarihinde tebliğ edilerek kararın 01.11.2012 tarihinde kesinleştiği, anılan Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibari ile dosyanın tebligat aşamasında olduğu ve infazına başlanmaması nedeniyle kovuşturmaaşamasında bulunduğu ve sanık hakkında kovuşturmanın ertelenmesine dair karar verilmesinde zorunluluk bulunması karşısında, sanığın hukuki durumunun anılan Kanunun geçici 1-b maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 21.06.2016 gün ve 94660652-105-35-5714-2016-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ edilmekle;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Kanun Yararına Bozma talebine atfen düzenlenen tebliğname içeriği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.01.2014 tarih ve 2015/72 D. İş sayılı kararının CMK 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK’nın 309 (4) D maddesine göre düzeltilmesi mümkün görüldüğünden;
İzmir 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.06.2012 tarihli ve 2010/102 esas, 2012/1898 sayılı kararı ile 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçundan verilen 1 yıl 3 ay hapis cezasına ilişkin karar 6352 sayılı Kanunun yürürlüğe girme tarihi olan 05.07.2011 tarihinde tebligat aşamasında olup henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle kovuşturma aşamasında olduğundan;
1-6352 sayılı Kanunun geçici 1-b maddesi uyarınca kovuşturmanın 3 yıl süre ile ertelenmesine,
2-Bu süre içinde aynı türden başka suç işlememesi halinde davanın düşürüleceğinin ihtarına (ihtarat yapılamadı.)
3-Kararın bir örneğinin Adli Sicil Genel Müdürlüğüne gönderilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.11.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.