10. Hukuk Dairesi 2020/7279 E. , 2021/3385 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
...
İş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak ilâmda yazılı nedenlerle maddi tazminat isteminin feragat, manevi tazminat isteminin ise dava şartı yokluğundan reddine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacılar avukatınca istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16.03.2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davacılar adına Av. ... ile davalı adına Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle, temyiz edenin sıfatına temyiz kapsam ve nedenlerine göre davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Hukuka aykırı bir eylem yüzünden çekilen elem ve üzüntüler, o tarihte duyulan ve duyulması gereken bir haldir. Başka bir anlatımla üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle, manevi tazminatın bölünmesi, bir kısmının dava konusu yapılması kalanın saklı tutulması olanağı yoktur. Niteliği itibariyle manevi tazminat bölünemez. Bir defada istenilmesi gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.9.1996 gün ve 1996/21-397-637 E-K, 13.10.1999 gün ve 1999/21-684-818 E- K ve 01.03.2006 gün ve 2006/2-14–26 K. sayılı kararı da bu doğrultudadır. Öte yandan somut olayda düzenlenen ibraname içeriği de dikkate alındığında manevi tazminata karşılık yapılan ödemeyi kabul eden davacıların manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi kapsamında, manevi tazminat isteminin bakiye kısmı yönünden alacağının devam edeceğini kabul etmek mümkün değildir.
Eldeki davada, bozmaya uyan mahkemece maddi tazminat yönünden feragat nedeniyle redde karar verirken manevi tazminat yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş, 01/11/2007 tarihli iş kazası sonrası desteğini kaybeden davacı eş ve çocukların 18/04/2008 tarihinde maddi ve manevi tazminat alacaklarına mahsuben ödemeyi kabul etmiş olmaları nedeniyle, manevi tazminat istemleri hakkında manevi tazminatın bölünmezliği nedeniyle esastan redde karar verilmesinden ibarettir.
Mahkemece, anılan açıklamalar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ilk derece mahkemesi hükmü bozulmalıdır.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Bakırköy 21. İş Mahkemesinin 26/03/2019 tarih 2018/646 E- 2019/222 K sayılı ilamının
A) Kabul ve gerekçe kısmının silinerek yerine:
“Dava, sigortalının iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Bozmadan önceki kararda, maddi tazminat istemlerinin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine; Yargıtay 21.H.D. 19.11.2018 T. 2017/542 E ve 2018/8377 K sayılı ilamı gereği ""Dosya kapsamından, davalı tarafın temyiz dilekçesi ile birlikte 18/04/2008 tarihli sulh, feragat ve ibra başlıklı noterde düzenlenmiş belge ve eklerinin ibraz edildiği, sulh, feragat ve ibra başlıklı belge içeriğinden davalı şirket tarafından 01/11/2007 tarihli iş kazası nedeniyle davacıların maddi ve manevi zararlarına karşılık olmak üzere toplamda 75.000,00 TL bedelli 5 adet çek verildiği, davacıların Biga Cumhuriyet Başsavcılığı"na hitaben verdikleri 18/04/2008 havale tarihli dilekçede tüm maddi ve manevi zararlarının davalı şirket tarafından giderildiğini beyan ettikleri, aşamalarda davacılar vekili tarafından 75.000,00 TL’nin defin gideri ve maddi tazminat kapsamında ödendiği yönünde beyanda bulunulduğu, manevi tazminat istemleri açısından bu belge ile manevi tazminatın bölünemeyeceği ilkesini göz önünde bulundurarak değerlendirme yapılması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi yönünden” kararın bozulduğu, bozma ilamına mahkememizce uyularak yapılan yargılamada, hukuka aykırı bir eylem yüzünden çekilen elem ve üzüntüler, o tarihte duyulan ve duyulması gereken bir hal olduğu açıktır. Başka bir anlatımla üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle, manevi tazminatın bölünmesi, bir kısmının dava konusu yapılması kalanın saklı tutulması olanağı yoktur. Niteliği itibariyle manevi tazminat bölünemez. Bir defada istenilmesi gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.9.1996 gün ve 1996/21-397-637 E-K, 13.10.1999 gün ve 1999/21-684-818 E- K ve 01.03.2006 gün ve 2006/2-14–26 K. sayılı kararı da bu doğrultudadır. Somut olayda düzenlenen 18/04/2008 tarihli ibraname içeriği de dikkate alındığında manevi tazminata karşılık yapılan ödemeyi kabul eden davacıların manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi kapsamında, manevi tazminat isteminin bakiye kısmı yönünden alacaklarının devam edeceğini kabul etmek mümkün değildir. Bu nedenle manevi tazminat isttemlerinin reddine karar verilmiştir.“ rakam ve sözcüklerinin,
B) Hüküm fıkrasının 2. satırının silinerek yerine:
“Davacıların manevi tazminat istemlerinin davalı tarafça yapılan ödeme kapsamında manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi dikkate alınarak esastan reddine” rakam ve sözcüklerinin, yazılmak suretiyle kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davacılar avukatı yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıya yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 16/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.