3. Hukuk Dairesi 2021/3192 E. , 2021/8847 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalılar ..., ... ve ..."ın istinaf başvurularının kısmen kabulü ile yeniden davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalılardan ... vekili tarafından duruşmasız ve ... vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de; temyize konu edilen kararda dava değeri duruşma sınırının altında olduğundan, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle temyiz isteklerinin incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı;1996 yılında davalıların murisi olan dayısı Mustafa’dan kaba inşaat halinde 3.000 TL karşılığında daire satın aldığını, bedelini tanıklar huzurunda elden verdiğini, yakın akrabalık nedeniyle sözleşme yapılmadığını, daireye iyileştirmeler yaparak iskana hazır hale getirip mesken olarak kullanmaya başladığını, apartman inşaatı tamamlanmadan 1999 yılında dayısının vefat ettiğini, bu nedenle adına tescil ettiremediğini, dairenin 1996 yılından itibaren kendisi tarafından kullanıldığını, davalıların itirazlarının bulunmadığını, ancak ihtara rağmen tescile yanaşmadıklarını, davalılar... ve ... imzalı belgede de dairenin kendisine ait olduğunun belirtildiğini ileri sürerek; dairenin tapusunun iptali ile adına tescilini, aksi takdirde ödediği bedelin ve iyiniyetli zilyet olarak yaptığı masrafların bilirkişilerce tespit edilerek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ...: murislerinin davacıdan 3.000 TL"yi 2,5 yıl gibi bir sürede borç kaydı ile aldığını, ibraz edilen belgeyi muris tarafından verilen sözün yerine getirilmesi anlamında hibe etmek için imzaladığını, karşılığında bedel almadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ..., isticvabında; okur yazar olmadığını, davacının ibraz ettiği senedi getirdikleri, kendisini kandırdıklarını ve parmak bastırdıklarını, oğlu Selahaddin’in senedi daha önce imzaladığını, eşi Mustafa Asan’ın dairesini davacıya satmadığını, sadece davacıdan borç aldığını, ama kaç lira borç aldı onu da bilmediğini, çocuklarının borcu ödeyeceğiz beyanlarına rağmen davacının dairede bir süre oturduktan sonra çıktığını ve kiraya verdiğini beyan etmiş yargılaması sırasında 27/09/2017 tarihinde vefat etmiştir.
Davalılar ... ve...; davacıya herhangi bir satış yapılmadığını, kendilerince bedel alınmadığını, ilgili taşınmazda davacının akrabalık ilişkisi gereği kiraya vermeden ikamet ettiğini, davacının ibraz ettiği protokolde imzalarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; tapu kaydı, tanık beyanları, davacı tarafından ibraz edilen protokol, keşif ve bilirkişi raporlarına göre davalılar murisince davacıdan 3.000 TL para alındığı, buna karşılık daire satışının vaadedildiği, tanık beyanlarının dava dilekçesini doğruladığı, ancak resmi şekil şartına uygun bir gayrimenkul şatış vaadi sözleşmesi bulunmadığı gerekçesiyle, tapu iptal ve tescil talebinin reddine, davacının verdiği paranın ve taşınmaza iyi niyetle yaptığı iyileştirmelerin güncel karşılığı olan 103.620 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar ..., Semra Koçyiğit ve ..."tan tahisline karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davalılar ..., Semra Koçyiğit ve ... tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacı tarafından ibraz edilen belgenin düzenlendiği tarihte yürürlükte olan HUMK"nın 297. maddesi uyarınca, okuma yazma bilmeyen davalı ... yönünden bağlayıcı nitelikte olmadığı, davacının dava tarihi itibariyle taşınmazı kullanmaya devam etmesi nedeniyle taşınmaz tahliye edilmeden, yapılmış olan faydalı ve zorunlu giderleri talep edemeyeceği, dairenin bedeli yönünden yapılan değerlendirmede ise; tanık ifadeleri bir arada değerlendirilerek, davacının murise verdiği borç karşılığı dairenin devrinin yapılması konusunda şifahi anlaşma yapıldığı, bu anlaşmanın muris veya mirasçıları ile yapılmış olmasının sonuca etkili olmadığı, en geç murisin ölümünden sonra 1999 yılında mirasçıları ile yapıldığı, davaya dayanak belge, bir kısım mirasçılar tarafından imzalanmamış ise de davalı beyanı ve tanık anlatımlarının şifahi sözleşmeyi doğruladığı, davacının harici satım sözleşmesi gereğince ödediği bedeli davalılardan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsil etmesine engel olmadığı gerekçesiyle, davacı tarafından yapılan masraf bedeli çıkarılarak davalıların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında; davanın kısmen kabulü ile 80.340,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalılardan Semra Koçyiğit vekili ile ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK"nın189/3 maddesi (1086 sayılı HUMK mad. 287); "Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususla, başka delillerle ispat olunamaz." hükmünü amirdir. Aynı Kanunun 200 maddesine göre (1086 sayılı HUMK mad. 288); bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrar ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değeri kanunda öngörülen sınırı geçtiği takdirde senetle ispatlanması gerekir. Senetle ispat gereken hallerde karşı tarafın açık muvafakati ile tanık dinlenebilir. Yine Aynı Kanun"un 201. maddesinde de (1086 sayılı HUMK mad. 290); "Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler … 2.500TL liradan az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz." denilmekte; takip eden HMK’nın 203. maddesinde ise hangi hâllerde tanık dinlenebileceği açıklanmış olup,
"a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.
b) İşin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler.
c) Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet alınmasında imkansızlık veya olağanüstü güçlük bulunan hallerde yapılan işlemler.
ç) Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.
d) Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddiaları.
e) Bir senedin sahibi elinde beklenmeyen bir olay veya zorlayıcı bir nedenle yahut usulüne göre teslim edilen bir memur elinde veya noterlikte herhangi bir şekilde kaybolduğu kanısını kuvvetlendirecek delil veya emarelerin bulunması hali." şeklinde düzenlenmiştir.
Ayrıca; senedin kesin delil sayılabilmesi için borç altına giren kimse tarafından imza edilmiş olması gerekir.
Kural bu olmakla beraber imza atmaya muktedir olmayan veya okuma yazma bilmeyen bir kimse, imza yerine parmak izi kullanabilir. Yalnız senetteki parmak izinin borçluya aidiyeti ve bizzat borçlu tarafından basıldığının ihtiyar heyetince ve o yerde tanınmış iki tanık tarafından onaylanması lazımdır (HUMK. Md 297 madde).
Bu maddede öngörülen şeklin amacı, senet muhtevasının borçlu tarafından bilinmesini sağlamaktır. Yasa koyucu bu yolla okuma yazma bilmeyen bir kimsenin içeriğini bilmediği bir belge ile borç altına sokulması tehlikesinden korunmasını sağlamak istemiştir (HGK. nun 05.04.1995 günlü ve 1994/2-635 E. 1995/270 K. sayılı ilamı).
Somut olayda; davacının, davalıların murisi olan dayısından bedelini ödeyerek taşınmazı satın aldığını iddia ettiği, iddiasına dayanak teşkil eden belgede davalılar Nermin ve Semiha’nın imzalarının bulunmadığı, davalılar Nermin ve Semiha’nın taşınmaz satışını inkar ettikleri, yargılama sırasında vefat eden Feride’nin ise parmak izinin bulunduğu görülmektedir.
İlk derece ve bölge adliye mahkemelerince, tarafların dayı yeğen olmaları dikkate alınarak, tanık beyanlarına göre şifahi sözleşme yapıldığına yönelik belirleme yapılmış ve bedelin ödenerek taşınmazın satın alındığı kabul edilerek güncellenmiş miktara hükmedilmiş ise de, somut olayda taraflar arasında HMK"nın 203/1-a maddesinde öngörülen, senetle ispat kuralının istisnaları arasında sayılan hısımlık mevcut olmadığı, davalı ...’nin ise usulüne uygun onaylanmış parmak izinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Buna göre, bölge adliye mahkemesince; davacının ibraz ettiği belgede davalılar Nermin ve Semiha’nın imzalarının bulunmadığı, diğer bir anlatımla davaya konu işleme taraf olmadıkları, yargılama sırasında vefat eden okuma yazma bilmeyen anneleri Feride yönünden belgenin HUMK"nın 297. madde uyarınca bağlayıcı olmadığı, dayı-yeğen arasındaki işlemlerin miktar itibariyle tanık beyanlarıyla ispatlanamayacağı gözetilerek, davalılar Nermin ve Semiha yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, tanık beyanları esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar Semra Koçyiğit ile ...’ın temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 371. maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, aynı Kanun"un 373/2 maddesi uyarınca dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 22/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.