3. Hukuk Dairesi 2020/6591 E. , 2021/8843 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen mal değişimi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 30/12/2013 tarihinde dava konusu otomobili satın aldığını, teslimden 2-3 ay sonra aracın sol ön çamurluğunda boya ve renk değişikliğinin meydana geldiğini, bu nedenle aracını teslim ettiği servisin isteği dışında bu bölümü boyadığını, aracı teslim alarak 16 ay kadar kullandığını, sonrasında aracı elden çıkarmak istediğinde sol ön kapısının da yarım boyalı olduğunu öğrendiğini, aracın kendisine ayıplı olarak satılmış olduğunu ileri sürerek; aracın ayıpsız misli ile değişimine ya da ayıplı aracın iadesi ile bu araç için ödenmiş olan bedelin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında aracın satılmış olması nedeniyle ayıp bedelinin tahsilini istemiştir.
Davalı; dava konusu aracın ayıplı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; alınan bilirkişi raporuyla, dava konusu aracın davacıya satılmadan önce davalıya ait serviste boyanmış olması nedeniyle ayıplı olduğunun ve değer kaybının 3.500 TL ila 4.500 TL arasında olduğunun belirlendiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 4.000 TL bedelin davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine; Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 18/12/2018 tarihli ve 2016/12752 E. 2018/12273 K. sayılı kararıyla; “... aracın sol ön çamurluğundaki renk değişimi dava dilekçesinde de ifade edildiği üzere, araç tesliminden 2-3 ay sonra ortaya çıkmış, serviste davacı iddiası ve mahkeme kabulüne göre davacı tüketicinin arzusu hilafına boyanmış, bu işlemden sonra davacı tüketici tarafından araç 16 ay kadar kullanılmıştır. Bu halde, davacı tüketicinin onayı dışında da olsa aracın sol ön çamurluğundaki renk farkına ilişkin olarak davacının onarımı kabul etmiş olduğunun kabulü gerekir.
Bu halde, uyuşmazlığın giderimi için üzerinde durulması gereken aracın sol ön kapısında aracın değerini düşürür mahiyette ve aracı ayıplı kılacak nitelikte bir boya kalınlığı/farklılığı olup olmadığı hususudur. Aracın sol ön kapısına ilişkin ise, hükme esas alınan bilirkişi raporunda “...sol ön kapının üst kısmındaki boya kalınlığının 128 birim,... sol ön kapı sacının açma koluna yakın yerden yapılan ölçümde ise boya kalınlığının 125 birim..” olduğu tespitinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Bunun dışındaki değerler ise ön sol çamurluğa ilişkin değerler olarak görülmektedir. Bu bilgiler öncesinde bilirkişi normal orijinal fabrika çıkışlı araçların kaportasındaki boya kalınlığının firmadan firmaya değişmekle beraber 150-200 birim aralığında
olduğu/olması gerektiği bilgisini raporunda paylaşmış olup, o halde, ölçülen değerler bu aralıkta kalmakla araç ön sol kapısında boya nedeniyle bir ayıbın olmadığı sonucunu doğurur. Esasında, hükme esas alınan bilirkişi raporu yazım şekli ve ölçüm alınan noktaların ifade ediliş tarzı gereği karışıklık yaratır mahiyette ve açık olmayıp bu rapora dayanılarak hüküm kurulması hatalı olmuştur. Yine rapor karşısında davalı tarafça ileri sürülen itirazlar da karşılanmamıştır. Bu haliyle dosya içerisindeki bu rapora dayalı olarak hüküm kurulamayacağı gibi bu rapora dayalı hükmün temyiz denetimi de yapılamaz. O halde, mahkemece, yukarıda açıklandığı üzere, ön sol çamurluk için onarım sonrası davacı tüketici tarafından aracın teslim alınarak aracı kullandığı 16 aylık süre nazara alınarak ve ön sol kapı için ise, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, konularında uzmanların bulunduğu, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamı değerlendirilmek suretiyle, yukarıda işaret edilen noktalar bakımından, teknik verileri gösterir, bu verileri yorumlar mahiyette ve bu yorumların nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, taraf itirazlarını karşılar nitelikte rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı ve bu nedenle eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir...) gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; yeniden alınan bilirkişi raporu ile aracın sol ön çamurluğun orjinal olmadığı ve sol ön kapının kısmen boyanmış olduğu için orjinalliğini kaybettiği hususları ile aracın 3.500-4.500 TL arasında bir değer kaybına uğradığının tespit edildiği, değer kaybı ortalamasının esas alınması gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 4.000 TL bedelin davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere, Yargıtay"ın bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usule ilişkin kazanılmış hak doğmuştur.
Somut olayda; mahkemece verilen ilk hükümde; aracın sol ön çamurluk ve sol ön kapısının boyanmış olması nedeniyle uğranılan değer kaybının ortalaması üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş, hükmüne uyulan bozma kararında ise; sol ön çamurluk yönünden, boyama işleminden sonra davacı tarafından aracın 16 ay kadar kullanılması nedeniyle, davacının renk farkına ilişkin onarımı kabul ettiği belirtildikten sonra, aracın sol ön kapısında aracın değerini düşürür mahiyette ve aracı ayıplı kılacak nitelikte bir boya kalınlığı/farklılığı olup olmadığı yönünde araştırma yapılması gerektiğine işaret edilmiştir.
Buna göre, mahkemece; uyulan bozma kararı uyarınca, sol ön çamurluk yönünden değer kaybı hesaplanmaksızın, sadece sol ön kapı yönünden belirlenecek değer kaybına hükmedilmesi gerekirken, davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hakkı ihlal edilerek, hem sol ön çamurluk hem de sol ön kapı nedeniyle belirlenen değer kaybının ortalaması esas alınarak karar verilmesi, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.