14. Ceza Dairesi 2012/4361 E. , 2014/3298 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı
HÜKÜM : Beraat
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Mağdurenin kanuni temsilcisi olan babası ..."ın yargılama aşamasında şikâyetten vazgeçmesi nedeniyle katılan sıfatının kaldırıldığı ve hükmü temyize hakkı bulunmadığından, mağdureye yaşı nedeniyle atanan vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 13.03.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
CMK.nın “Mağdur İle Şikâyetçinin Hakları” başlıklı 234. maddesinin 2. fıkrasında “Mağdur, on sekiz yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz ya da meramını ifade edemeyecek derecede malul olur ve bir vekili de bulunmazsa, istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilir.” hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı maddenin 1-b/5. maddesinde “Vekili bulunmaması halinde,
cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme” hakkının da bulunduğu vurgulanmıştır.
Bu düzenleme ile ceza yargılamasında, CMK.nın 234/3 maddesindeki şartlarda istem halinde ya da zorunlu olarak bir vekil görevlendirileceği emredici bir norm haline getirilmiştir.
CMK 150/2 "ye göre sanığa atanan zorunlu müdafii ile sanık arasında yasa yollarına başvurma konusunda irade çelişmesi olması halinde CMK.nın 266. maddesinde bir düzenleme bulunmaktadır. CMK.nın 266/3 maddesine göre, sanıklara atanan zorunlu müdafiler, müvekkilleri lehine yasa yollarına başvurur ve bu konuda sanık ile iradeleri çelişirse, yasa yollarına başvurma yönünden müdafiin iradesine üstünlük tanınmaktadır. Ancak, yasa yollarına başvurma konusunda, mağdurlara atanan zorunlu vekillerle mağdurların iradelerinin çelişmesi halinde hangisinin iradesine üstünlük tanınacağına ilişkin yasada herhangi bir düzenleme yoktur. Bu nedenle, sorunun halli için kıyas yoluna başvurmakta hiçbir sakınca bulunmamaktadır. Zira kıyas yapılacak konu maddi ceza hukukuna ait bir konu olmayıp, usul hukukuna ait bir konudur. Usul hukukunda ise kıyas mümkündür. Nasıl ki sanığa zorunlu müdafii ataması gerekli olan durumlarda zorunlu müdafiin temyizi sanığa rağmen geçerli ise, sanık haklarına kıyasen CMK.nın 234/2 maddesine göre çocuk mağdurlara atanan zorunlu vekilin temyizi de küçük mağdura rağmen geçerli sayılmalıdır. Esasen, bu pozitif bir koruyuculuk sağlaması nedeniyle hükmün düzenleniş amacına da uygundur. Kaldı ki, korunmanın ihtiyaç ve derecesine göre rızasının geçerli olmadığı 15 yaşından küçük mağdurlar ve şikayete tabi olmayan suçlar için zorunlu vekilin temyizini geçerli saymanın gerekliliği daha fazladır.
Somut olayda, 9 yaşında olan mağdurenin yasal temsilcisi olan babası kovuşturma aşamasında sanıktan şikayetçi olmadığını beyan etmiştir. Sayın çoğunluk görüşü küçük çocuğun yasal temsilcisi anne ve babası olduğu için, ana-baba da katılma ve temyiz haklarını kullanmadıkları için davaya katılma ve temyiz hakları bulunmadığını, bu nedenle zorunlu vekilin de davaya katılma ve temyiz hakkının bulunmadığını kabul etmektedir. Ancak, bu isabetli bir görüş değildir. Çünkü, çocuk mağdurelerin yasal temsilcilerinin katılma hakkını kullanmamaları veya çıkan kararı temyiz etmemeleri kendileri için bağlayıcıdır. Yasa gereği CMK.nın 234 maddesine göre atanan zorunlu vekiller ana ve babanın değil, korunmaya muhtaç çocukların zorunlu vekilleridir. CMK 266/3"de, CMK 150/2"ye göre atanan zorunlu sanık müdafiin temyiz iradesinin üstünlüğüne kıyasen, mağdureler için atanan zorunlu vekiller de, yasa yollarına başvurmayı temin edecek kadar ve bununla sınırlı olmak üzere davaya katılma ve çıkan kararı temyiz hakkını kullanabilirler. Zorunlu vekillerin bu hakkı küçük mağdurların yanında ve onlara paralel olarak mevcuttur. Bilindiği gibi çocukların veli veya
vasi olmak üzere mutlaka bir yasal temsilcisinin olması yasal zorunluluktur. Bununla birlikte, yasa koyucu 18 yaşını doldurmamış mağdurlar için zorunlu vekil görevlendirileceğini emredici bir hüküm olarak yasaya koymuştur. Bu hükmün yasal temsilcilerin irade beyanlarıyla uygulanmaz hale getirmek, CMK.nın 234/2. maddesine açıkca aykırıdır. Bu durum mümeyyiz küçüklerin veya yasal temsilcilerinin şahsa bağlı haklarının ve şikayet haklarının ellerinden alınması değildir. Zorunlu vekile tanınan yetki, şikayetin sonuç doğurduğu hakları kullanmak olmayıp, sadece çıkan kararları, küçükler yararına temyiz merciin yargısal denetimine taşımaktır. Küçük veya akıl hastası mağdurelerin veya yasal temsilcilerinin, hukuku bilmemek veya değişik sosyal saik ve etkilerle katılma ve temyiz hakkını kullanmadığı durumlarda, çocukları korumak için atanan zorunlu vekillerin, çocuklar aleyhine çıkacak kararları, onların menfaatine olarak temyiz merciin önüne getiremeyeceklerini kabul edilirse, atanmalarının pratik bir faydası olmayacaktır. Nitekim olayımızda 9 yaşında olan mağdurların nitelikli cinsel istismara maruz kaldığı iddiası ile ilgili sanık beraat etmiş, ancak zorunlu vekilin temyizi kabul edilmediği için, kararın doğru olup olmadığı üst yargı mercii önüne getirilememektedir. Yasanın zorunlu vekilliği getirmesindeki amaç bu olmasa gerektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle zorunlu vekilin bu durumlarda katılma ve temyiz yetkilerinin bulunduğu kanaatinde olduğumuzdan, zorunlu vekilin temyiz isteminin reddine ilişkin dairemiz sayın çoğunluğunun görüşüne katılmıyoruz.