Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/668
Karar No: 2015/11298
Karar Tarihi: 05.10.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/668 Esas 2015/11298 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/668 E.  ,  2015/11298 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ÇATALCA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 04/10/2013
    NUMARASI : 2012/637-2013/466

    Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05.10.2015 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılardan A.. A.. ve vekili Avukat B. G. ile temyiz edilen davalı Ö.. N.. vekili Avukat F. G. geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen diğer davalı asiller gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi S. A. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-
    Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa bedelin tahsili isteğine ilişkindir.
    Davacılar, ticari ilişki içinde oldukları C.. Ç.."nin kendilerini kandırarak, sahibi oldukları taşınmazları teminat olarak A.. K.."a vermeleri karşılığında Albert"in kendilerine İtalya"dan ziynet eşyaları getireceğini söyleyerek, taşınmazların Albert"e teminat mukabili temliki için davalı A.. A.."ın da yönlendirmesi ile davalı E.. S.."e vekâlet verdiklerini, aradan geçen sürede herhangi bir ziynet eşyasının gelmediğini, daha sonra davalılar Aydın, Albert ve Ömer"in diğer davalı Corç"daki alacaklarına karşılık hep birlikte kendilerini dolandırarak taşınmazların vekil Eyyüp tarafından önce Albert"e onun da bir süre sonra davalı Ömer"e muvazaalı olarak devrettiklerini öğrendiklerini, taşınmazlar karşılığında bugüne kadar herhangi bir bedel ödenmediğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tescili olmazsa taşınmazların gerçek değerinin tespiti ile bedelin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili isteğiyle eldeki davayı açmışlardır.
    Davalı C.. Ç.., davacıların beyanlarının kısmen doğru olduğunu, ihtiyacı nedeniyle her üçü de ... Esnafı olan Albert, Aydın ve Ömer"den borç olarak altın aldığını, bu kişilerin bir süre sonra altınları ya da teminat istediklerini, kendisinin de taşınmazların Albert"e teminat olarak verilmesi için davacıları ikna ettiğini, ancak sözlerinde durmayıp taşınmazların daha sonra Ömer"e devredildiğini bildirerek davanın kendisi yönünden reddini savunmuştur.
    Davalı Ö.. N.., dava konusu taşınmazları iyiniyetli olarak alacağına karşılık Albert"den satın aldığını, davacıları tanımadığını, Albert"in halen kendisine borcu bulunduğunu ve bu borç nedeniyle hakkında icra takibi başlattığını, davacıların davranışlarının hayatın olağan akışına ters olduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur.
    Diğer davalılar Albert, Aydın ve Eyyüp, cevap vermemişlerdir.
    Davanın, vekâlet görevinin kötüye kullanılması olarak nitelendirilerek kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece, " davanın hile hukuksal nedenine dayalı olup mahkemece nitelendirmede hataya düşülerek hile hukuksal nedeni bakımından bir araştırma yapılmadığı, hile olgusunun kabulu halinde ise ikinci el durumundaki Ömer yönünden TMK"nın 1023.madde koşullarının araştırılması gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, mahkemece, davacıların hileye maruz bırakılmak suretiyle taşınmazların temlike konu edildiklerinin anlaşıldığı, ancak ikinci el durumunda bulunan Ömer"in TMK"nın 1023.madde koruyuculuğundan yararlanacağı, Ömer"in kötüniyetli olduğu iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; İstanbul ...Noterliğinin 12.11.2007 tarihli 10047 yevmiye sayılı vekâletnamesinde davacı A.. A.."nın 1612, 1615, 2035 ve 2036 sayılı parsellerin, aynı Noterliğin aynı tarih ve 10048 yevmiye sayılı vekâletnamesinde ise davacı S.. A.."nın 1613 ve 1614 sayılı parsellerin A.. K.."a satışının temini için davalı E.. S.."e yetki verdikleri, vekilin bu yetkisine dayanarak 12.11.2007 tarihinde dava konusu edilen davacı Ahmet"e ait 1612, 1615, 2035, 2036 ve davacı Sait"e ait 1614 parsel sayılı taşınmazları davalı Albert"e satış yoluyla temlik ettiği, Albert"in de bu taşınmazların tamamını 17.7.2008 tarihinde diğer davalı Ömer"e satarak devrettiği, davacıların davalılardan Corç, Albert ve dava dışı C. K. hakkında 28.10.2008 tarihinde dolandırıcılık suçlaması ile C.Başsavcılığına şikayet dilekçesi verdikleri, eldeki davayı da 3.12.2008 tarihinde açtıkları anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma hilede yanıltma söz konusudur. Borçlar Kanunu"nun 28/l. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 36/1.) maddesinde açıklandığı üzere, taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (M. Ş. ) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
    Somut olayda; davalılar Corç, Aydın ve Albert"in .... faaliyet gösteren esnaf olup birbirleriyle ticari ilişkilerinin olduğu, ikinci el konumundaki davalı Ö.. N.."nun da .....ı esnafından olup gerek ilk el konumundaki davalı Albert ve gerekse diğer davalılar Aydın ve Corç ile aralarında alış-veriş ilişkisinin bulunduğu, bu ilişkinin davalı Ömer"in savunması ve ... Esnafları Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığının 17.4.2013 tarihli yazısının içeriğinden anlaşıldığı, sözü edilen yazıda, davalı E.. S.."in davalı A.. K.."ın çalışanı ve akrabası olduğu, Forex işlemleri ve Off Şhore döviz alım satımı işlerini Türkiye"de gayriresmi olarak yaptıkları, A.. A.., A.. K.. ve Ö.. N.."nun ise bu işlemlerde zaman zaman birlikte hareket ettikleri, birbirleri arasında al-ver ilişkisi olan esnaftan olduklarının bilindiğinin bildirildiği görülmektedir.
    Yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, el ve işbirliği içinde hareket eden bir kısım davalılarca taşınmazların teminat mukabili temliki karşısında yurt dışından getirilecek ziynet eşyalarının satılarak birlikte kar elde edecekleri telkiniyle davacıları tapu idaresine götürmek suretiyle hileye düşürdükleri, çekişme konusu taşınmazların Albert"e bedelsiz temlikinin sağlandığı, davacıların satış iradesinin bulunmadığı, hilenin öğrenilme tarihinden itibaren davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı, son kayıt maliki Ömer"in ise satış bedelini ödeme şekli ve diğer davalılar ile olan ilişkisi dikkate alındığında Türk Medeni Kanununun 1023.maddesi anlamında iyiniyetli üçüncü kişi olarak kabul edilemeyeceği sonucuna varılmaktadır.
    Hâl böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
    Kabule göre de, davacıların terditli olarak tapu iptali ve tescil olmazsa bedel istekleri bulunduğu halde iptal - tescil isteğinin reddine karar verilmekle yetinilip bedel isteği ile ilgili olumlu-olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru değildir.
    Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 05.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi