10. Hukuk Dairesi 2020/5805 E. , 2021/6782 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
...
Dava, sosyal güvenlik mevzuatında prim teşviki, destek ve indirim uygulamalarından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilâmında belirtildiği şekilde, davacının davası ile ilgili 7103 sayılı Kanunun 70. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen ek madde 17/4 hükmü gereği dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Yasanın 81’inci maddesi hükümlerinden faydalandırılma ve fazla ödenen tutarın iadesi istemi ile 26.03.2013 tarihinde açılmış eldeki davada, mahkemece verilen 04/04/2016 tarihli ilk karar ile davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, bu kararın temyizi aşamasında ise Yargıtay (Kapatılan) 21.Hukuk Dairesince, “işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile pasif husumet (davalı sıfatı) yokluğundan davanın reddi yönünde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı” olduğu gerekçesiyle bozulmasına dair karar verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Ne var ki, yargılama ve temyiz aşamasında 01.04.2018 tarihi itibari ile 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesi yürürlüğe girmiş ve ayrıca bu maddenin 4. fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında ..."nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” ibaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi"ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. Sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş ve karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Anayasa"nın 153. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete"de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33.maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usuli kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Eldeki davada ise, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de, 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesinin 4. fıkrasının iptali ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ve davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılması veya fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından yasal tüm şartların varlığı incelenmeli, Kurumdan davacının yargılama devam ederken yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa"nın Ek 17. hükmüne göre başvurusu bulunup bulunmadığı sorularak, anılan Yasa maddesi kapsamına göre değerlendirme yapılmalı ve sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.05.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
...