Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2019/3840 Esas 2019/8530 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3840
Karar No: 2019/8530
Karar Tarihi: 19.09.2019

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2019/3840 Esas 2019/8530 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2019/3840 E.  ,  2019/8530 K.

    "İçtihat Metni"

    .....
    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Davacı, davalıdan alacaklı olduğu 34.000,00 TL"nin, 8.500,00 TL’lik taksitler halinde ödeneğine dair yazılı belgeye davayı olarak başlattığı takibin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davacıya borcu bulunmadığını ve icra takibine dayanak belgeyi kabul etmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davalının........ esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazların tümüyle iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, icra inkar tazminatı talebinin koşullarını oluşmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasını itiraz ile durduran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında kabul edilen alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken Mahkemece, değinilen bu yön gözardı edilerek ve davalının kötüniyetli hareket ettiğinin kanıtlanamadığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    ..........

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.