16. Hukuk Dairesi 2015/17288 E. , 2016/3714 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ... çalışma alanında bulunan 216 ada 337 parsel ve 216 ada 338 parsel sayılı, sırasıyla 8.169.66, 23.027,18 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan 216 ada 337 parsel 1/4"er pay ile ..., ..., ... ve ... adına; 216 ada 338 parsel ise ... adına tespit edilmiştir. Davacı ... kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu 216 ada 337 parsel sayılı taşınmazın; davalılar ..., ... ve ... ise miras yoluyla gelen hakka ve paylaşmaya dayanarak 216 ada 337 parsel sayılı taşınmazın tamamı ile 216 ada 338 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kendi adlarına tescili istemi ile dava açmışlardır. Mahkemece davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne; dava konusu 216 ada 337 parsel ve 216 ada 338 parsel sayılı taşınmazların tespitlerinin iptali ile, 28.05.2015 havale tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli krokide gösterildiği şekilde; 216 ada 338 parsel sayılı taşınmazın A3 + A4 + A5 + A7"den oluşan 21.243,00 metrekare yüzölçümü ile ... mirasçıları adına; 216 ada 337 parsel sayılı taşınmazın A1 + A2 +A6"dan oluşan 9.953,84 metrekare yüzölçümü ile 1/3"er pay ile ..., ... ve ... adlarına tesciline, bu parsel üzerindeki ağaçların ... mirasçılarına ait olduğunun beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve diğerleri vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların paylaşımında hazır bulunduğunu iddia eden ve keşif sırasında dinlenen tanık beyanlarına itibar edilerek; dava konusu taşınmazların kök muristen kaldığı, miras paylaşımı yapıldığı ve paylaşmada belirlenen sınır ile kadastro tespitinde belirlenen sınırın farklılık arzettiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Davacılar dava konusu taşınmazların evveli itibari ile murisleri ... tarafından kullanıldığını, onun ölümünden sonra ise kendilerinin kullandıklarını, davalılar ile aralarında mirasçılık ilişkisi olmadığını iddia etmektedirler. Yargılama sırasında yapılan keşifte dinlenen tanık, davacılar ile davalılar arasında mirasçılık ilişkisinin bulunduğunu, dava konusu taşınmazların kök muris Emin"den kaldığını, 1973 yılında mal paylaşımı yapıldığını ve sınırın da mahallinde gösterdiği gibi olduğunu beyan etmiştir. Mahkemece yalnızca bir tanığın beyanına dayalı olarak, başkaca araştırma yapılmadan taraflar arasında mirasçılık ilişkisi olduğunun kabulü yerinde değilse de bir an için taraflar arasında mirasçılık ilişkisinin varlığı kabul edilse bile paylaşmanın 1973 yılında yapıldığı belirlendiğine göre mirasçılık ilişkisinin bu tarihte sona erdiği kuşkusuzdur. Bu durumda uyuşmazlık, paylaşım tarihi olarak belirlenen 1973 yılı ile kadastro tespit tarihi arasında geçen sürede taraflardan hangisi lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. madde koşullarının gerçekleştiği hususunda toplanmaktadır. Oysa ki mahkemece taşınmazların kullanımının kadastro tespit tarihi itibarı ile kimde olduğu, kullanıcı olan kişiye nasıl intikal ettiği hususu üzerinde durulmamış, bu yöndeki beyanlar değerlendirilmemiş olduğundan yapılan inceleme ve araştırmanın eksik olduğu açıktır. O halde doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, tarafların bildirmiş olduğu tüm tanıklar ile tüm tespit bilirkişileri hazır bulundurularak yeniden keşif yapılmalı, yapılacak keşifte, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların kim tarafından hangi tarihten itibaren, hangi sıfatla, ne şekilde kullanıldığı ayrıntılı şekilde sorulup belirlenmeli, buna göre kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar hangi bölümde kimin en az 20 yıl malik sıfatıyla zilyet olduğu, başka bir ifade ile kimin yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddedeki koşulların gerçekleştiği belirlenmeli, beyanlar arasında çelişki olması halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılarak çelişki giderilmeli, tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yetersiz inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının temyiz eden davacılara iadesine, 06.04.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.