19. Hukuk Dairesi 2019/1764 E. , 2019/4587 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen itirazın iptali davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen dosya davacısı vekili, asıl dosya davalısı vekili ve birleşen dosya davalısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacı vekili, davacı ile dava dışı şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde davalının kefil olarak yer aldığını kredi geri ödemesinin yapılmaması üzerine başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatı ödenmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında iki farklı kredi sözleşmesi olduğunu, takibin ve borcun kaynağının hangi sözleşmeden kaynaklandığının anlaşılamadığını, kredi sözleşmesindeki kefaletin geçerli olmadığını belirterek asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davacı ile dava dışı şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde davalı ..."ın kefil olarak yer aldığını kredi geri ödemesinin yapılmaması üzerine başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatı ödenmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada, davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece toplanan deliller doğrultusunda, takip dayanağındaki sözleşmenin kefalet sözleşmesinden daha sonraki bir tarihte yapıldığı, davacının takip dayanağındaki belgede hata yaptığı, davalı itirazının haklı olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı ve asıl davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2014/9619 esas, 2014/14548 karar sayılı ve 02/10/2014 tarihli ilamı ile “Birleşen davalar bağımsızlıklarını koruduklarından mahkemece asıl ve birleşen dava yönünden HMK"nun 297. maddesi hükmüne uygun biçimde ayrı ayrı hüküm tesisi gerekirken bu yön gözetilmeksizin davacı tarafından davalı ... aleyhine açılan itirazın iptali davası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması da bozmayı gerektirmiştir.” hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davalıların 27.12.2010 tarihli kredi kartı kefalet sözleşmesine göre dava dışı Terev Ltd. şirketine verilen ve verilecek kredi kartına ilişkin bir kredi sözleşmesine kefil olduklarını taahhüt ettikleri, davalıların 03.01.2011 tarihli taahhütleri ile de 27.12.2010 tarihli taahhütlerini yeniledikleri, davalıların önceden kefil oldukları kredi kartı üyelik sözleşmesinin ise 03.05.2011 tarihinde yapıldığı, gelecekte doğacak bir borç veya şarta bağlı bir borç için kefalet sözleşmesinin yapılmasının mümkün olduğu, asıl borçlu hakkında iki farklı tarihte kefil olan davalıların, kefaletlerinin geçerli olduğu, davacı takip alacaklısının 07.01.2011 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden icra takibi yaptığı, ancak ödeme emri içeriğinden takibin, davalıların müşterek ve müteselsil kefil olup da ödenmeyen kredi kartı borcun tahsili için yapıldığının anlaşıldığı, takip tutarının kefalet tutarı içinde kaldığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm asıl davacı vekili, asıl davalı vekili ve birleşen davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu dosyayı çözümlemek için yeterli olmayıp denetime elverişli değildir. Kefillerin sorumluluğunun saptanması için önce kredi müşterisi olan asıl borçlunun sorumlu olduğu borç tutarının net olarak tespiti gerekir. Hesap kat tarihi yeni TTK"nın yürürlüğe girmesinden sonraki bir tarih ise TTK"nın 7. maddesindeki düzenleme dikkate alınarak kefillerin temerrüt faizinden sorumlu tutulabilmeleri için borçlunun temerrüde düştüğünün kefillere ihbar şartının da dikkate alınarak kefilin bu şekilde sorumluluğunun belirlenmesi gerekir. Mahkemece yapılacak iş bankacılık konusunda uzman bir bilirkişi görevlendirip banka kayıt ve belgeleri üzerinde yerinde inceleme yapılmak suretiyle yukarıda anlatılan ilkeler gözetilerek hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Eksik incelemeye dayanılarak verilen hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün asıl davalı ve birleşen davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin tüm asıl davalının ve birleşen davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 02/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.