20. Hukuk Dairesi 2015/8841 E. , 2016/5407 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... ilçesi, ... köyü 211 ada 31 parsel sayılı 4599.84 m2 yüzölçümlü taşınmaz, 13.06.1967 tarih 2 sıra sayılı tapu kaydı ile fındık bahçesi niteliğiyle davalılar adına tesbit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazın tesbit gibi tesciline, ancak, tesbit maliklerinden ... ve ..."ın ölü oldukları anlaşıldığından, dava konusu taşınmaz, 32 pay kabul edilerek; 16/32 payın ... kızı 1931 doğumlu ... ... (...), 4/32 payın ... kızı 1930 doğumlu ..., 3/32 payın ... kızı 1954 doğumlu ... ... (...), 3/32 payın ... oğlu 1955 doğumlu ..., 3/32 payın ... kızı 1961 doğumlu ... ... (...), 1/3 payın ... kızı 1977 doğumlu ..., 1/32 payın ... kızı 1979 doğumlu ... ..., 1/32 payın ... kızı 1985 doğumlu ... adlarına veraseten iştirak halinde tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, davacı ... tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24/06/2010 tarih ve .../... E. - ... K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Mahkemece, hava fotoğrafı ve memleket haritasının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu, Orman Yüksek Mühendisleri ... ..., ... ... ve ... ...’dan oluşan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporlarda "Taşınmazın memleket haritasında yeşil renkli kısımda kaldığı, ancak, güney tarafında meyve sembolü rumuzunun bulunduğu belirtilerek taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu" bildirilmiştir. Ne var ki; askeri amaçlar için üretilen 1/25000 ölçekli memleket haritalarında yeşil ile renklendirilen yerlerin, üzerinde kapalılık teşkil eden ağaçlar bulunan taşınmazları ifade ettiği, ayrıca bu ağaçların cinsi, yaşı ve boyları konusunda memleket haritasında, meyvelik, bağlık, çalılık, fidanlık, fındıklık büyük yapraklı orman ağacı, ibreli orman ağacı, küçük yapraklı orman ağacı sembollerinin gösterildiği bilinen bir gerçektir. Bilirkişiler çekişmeli parselin güney tarafında meyve sembolü rumuzunun bulunduğunu bildirmiş iseler de memleket haritası üzerindeki semboller incelendiğinde taşınmazın bulunduğu yer ve etrafında çam, kestane, fındık ve ıhlamur sembolleri ile işaretlendiği, taşınmazın gösterilen yerdeki büyük yapraklı orman ağacı sembolleri yönünden hiçbir açıklama getirilmediği görülmüştür. Ayrıca, daha eski tarihli hava fotoğrafı ve memleket haritalarının bulunup bulunmadığı araştırılmadan 1966 tarihli memleket haritası ile 1973 tarihli hava fotoğrafları uygulanmıştır. Ormancılık bilimine göre, dünyada ve Türkiyede taşınmazların orman niteliğinin belirlenmesinde eski tarihli hava fotoğrafları ile memleket haritaları kullanılmaktadır. O halde, orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukukî durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun ile sadece Devlet ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanunla iadeye tâbi tutulmuştur. İadenin koşulları kanunda gösterilmiştir. Bu durumda; mahkemece, bölgeye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları bulunduğu yerden getirtilmeli, önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman mühendisi, bir harita mühendisi veya bir fen elemanı bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte en eski tarihli memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafları, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E. K.; l4.03.l989 gün ve 35/13 E. K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E. K. sayılı kararları ile iptal edilmiş olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, çevresi, eğimi, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsü, ağaç cinsi ve sayısı, yaşı, kapalılık oranı, hakim bitki örtüsü ayrıntıları ile incelenmeli; yörede kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler uzman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; memleket haritası ve kadastro paftası ölçekleri eşitlenip birbiri üzerine aplike edilerek çekişmeli ve komşu taşınmazların memleket haritasına göre, konumu saptanıp; bu harita ile irtibatını duraksamaya yer vermeyecek biçimde gösteren, memleket haritasındaki renkleri ve işaretleri aynen içeren, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan kroki düzenlettirilerek, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı tereddütte yer vermeyecek biçimde saptanmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.] denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne; .... köyü, 211 ada 31 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin iptaline, orman niteliğiyle ...adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; davalılardan ... tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi"nin 19/09/2013 gün .../... E. – ... K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ""Mahkemece, dava konusu taşınmazın 30-40 yıla yakın bir süredir kullanılmaması nedeniyle sahiplerince ormana terk iradesinin gerçekleştiği gerekçesiyle ...nin davasının kabulüne karar verilmişse de, yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm vermeye yeterli olmadığı, dosya içinde bulunan 29/04/2009 tarihli, Orman Mühendisleri ... ..., ... ..., ... ... tarafından düzenlenen raporda "Taşınmazın memleket haritasında yeşil renkli kısımda kaldığı, ancak, güney tarafında meyve sembolü rumuzunun bulunduğu belirtilerek taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmesi ve Ziraat Mühendisi ... ... ... 15/05/2009 havale tarihli raporunda taşınmazın 40-50 yaşlarında fındık bahçesi olup 50 yıldır fındık tarımı yapıldığının belirtilmesi karşısında, Dairenin orman bilirkişi raporundaki yetersizlik yüzünden yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğine dair bozmasından sonra orman mühendisi bilirkişiler ... ..., ... ..., ... ... tarafından tanzim edilen 17/10/2011 tarihli raporda en eski tarihli (1971) tarihli memleket haritasında ve hava fotoğraflarında (1959) çekişmeli taşınmazın yeşil renge boyalı orman sayılan alanlar içerisinde kaldığının belirtildiği, ancak, yeşil rengin neden kaynaklandığının açıklanmadığı, önceki raporda taşınmaz üzerinde 40-50 yaşlarında fındık ağaçları bulunduğu bildirilmesine rağmen yeşil rengin yaşlı fındık ağaçlarından kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunun irdelenmediği, bu nedenle, iki raporun birbirinden farklı ifadeler içerdiği,bu haliyle raporlar arasında çelişki olup, çelişkili raporlara dayanılarak hüküm kurulmayacağı, ayrıca, çekişmeli taşınmaza komşu 211 ada 32 ve 33 parsel sayılı taşınmazların hükmen kişiler adına fındık bahçesi olarak tescil edildikleri, Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştikleri ve dosya içerisinde bulunan 32 ve 33 parsellere ilişkin tescil dosyalarındaki eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafına dayalı inceleme ve raporlarlarda orman sayılmayan yerler olarak belirlendiği gözönünde bulundurularak mahkemece yapılan keşifte bu hususun da değerlendirilmediği belirtilerek yeniden üçlü orman bilirkişi kurulu aracılığıyla usûlünce orman araştırması yapılması"" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davacı ...nin davasının reddi ile dava konusu 211 ada 31 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre orman sınırlandırması yapılmış, taşınmaz orman sınırları dışında bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak ve uzman orman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenerek hüküm kurulmuş olduğuna göre, mahkemece davanın reddi yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, davacı ...nin davasının reddine karar verildiği halde hüküm fıkrasında ""Davası kabul edildiği için davacı ...nden karar ve ilâm harcı ile yargılama sırasında suç üstü ödeneğinden karşılanan tebligat masraflarının alınmasına yer olmadığına"" ve davalılar aleyhine bir hüküm kurulmadığı halde ""6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi uyarınca davalılardan yargılama gideri alınmasına yer olmadığına ve davacı kurum lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına"" denilmiş olması doğru değil ise de, bu hususların maddi hatadan kaynaklandığı anlaşılmakla hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 2, 3 ve 4. bentleri çıkartılarak yerlerine ""Alınması gereken 41,70.-TL başvurma, karar ve ilâm harcı ile yargılama sırasında suç üstü ödeneğinden karşılanan tebligat masraflarının davacı ...nden alınarak ...ye irat kaydına, davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına"" cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/05/2016 günü oy birliği ile karar verildi.