Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/7946
Karar No: 2016/5406

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/7946 Esas 2016/5406 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/7946 E.  ,  2016/5406 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ve müdahil ... Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar, asliye hukuk mahkemesine verdiği 20.07.2006 havale tarihli dava dilekçesi ile; dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri ... köyü, ..., ... ve ... mevkiilerinde bulunan taşınmazların tapuda kayıtlı olmadığını ve muristen kalan tarım arazisi olduğu iddiası ile adlarına tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir.
    Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 19.12.2006 günlü raporda 18159 m2, 376 m2, 2967 m2 ve 687 m2"lik bölümlerin tarla niteliği ile 1/3 hisse itibariyle davacılar adına tesciline, 2699 m2 ve 974 m2"lik bölümlerin yol yapımı için kamulaştırma kapsamında kaldığından mülkiyetinin davacılar adına olduğunun tesbitine, 709 m2"lik bölüme yönelik davanın reddine karar verilmiş, davalı ... ve dahili davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29.04.2009 tarih ve 2009/5152 - 7092 sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Taşınmazların öncesi itibariyle orman sayılan yerlerden olup olmadığının araştırılmadığı belirlenerek bu yönde mahkemece izlenmesi gereken usûl ve yöntem belirlenmiş ve kabule göre de, (d) harfi ile işaretli 709 m2 bölümün kısa kararda orman niteliği ile ... adına tesciline, gerekçeli kararda ise, bu bölüme yönelik davanın reddine karar verilmiş olması çelişkili, usûl ve kanuna aykırı olduğu"na değinilmiştir.
    Bozma sonrası devam eden yargılama sırasında çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede genel arazi kadastrosu yapılmış, çekişmeli taşınmazlar 123 ada 54 parsel sayılı 8503,59 m² yüzölçümü ile tarla niteliği ile, 127 ada 10 parsel sayılı 317,31 m² yüzölçümü ile bahçe niteliği ile, 129 ada 11 parsel sayılı 2555,89 m² yüzölçümü ile tarla niteliği ile, 131 ada 5 parsel sayılı 671,20 m² yüzölçümü ile bahçe niteliği ile malik haneleri boş bırakılmak sureti ile sınırlandırılmıştır.
    ... Asliye Hukuk Mahkemesince, ... ilçesi, ... köyü, ... mahallesi, ... mevkiilerinde bulunan ve yine fen bilirkişisi tarafından 19/12/2006 tarihli raporuna ekli krokide (1A) ve (1C) rumuzu ile belirtilen kısımlar ile yine aynı yer ... ... mevkiindeki taşınmazın (2A), (2C) ve (2D) rumuzları ile belirtilen kısımlarına yönelik açılan davanın dosyadan tefrikine, ... ilçesi, ... köyü, ... mahallesi, ... mevkiinde bulunan ve yine fen bilirkişisi tarafından 19/12/2006 tarihli raporuna ekli krokide (1B) rumuzu ile belirtilen kısım ile yine aynı yer ... ... mevkiindeki taşınmazın (2B) rumuzu ile belirtilen kısmın kamulaştırılarak ... adına tesciline karar verilmiş olması nedeniyle mülkiyet tesbitine ilişkin talepler açısından yargılamaya devam olunmuştur.
    Taşınmazların bulunduğu yerde kadastro çalışmalarının yapılmış olması nedeniyle tefrik edilen taşınmazlara ilişkin olarak ... Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizliğine karar verilerek dosya ... Kadastro Mahkemesine devredilmiştir.
    ... Yönetimi vekili kadastro mahkemesine sunduğu 15.07.2011 tarihli müdahale dilekçesi ile; taşınmazların orman vasfı ile ... adına tescili talebinde bulunmuştur.
    Yargılama sonunda kadastro mahkemesince davanın kabulüne, ... ili, ... ilçesi, ... köyü 131 ada 5, 123 ada 54, 127 ada 10 ve 129 ada 11 nolu parsellerin tamamının (A ve B rumuzu ile gösterilen kısımlarının) fen bilirkişileri ... ve ..."ın 22.01.2014 tarihli ek raporundaki belirtilen yüzölçümleri üzerinden Kadastro Kanununun 30/2. maddesi gereğince ... oğlu ..., ... oğlu ..., ... oğlu ... adına eşit hisseler oranında tesbit ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili ve müdahil ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 03/06/2014 gün 2014/2887 - 6049 sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece, bozma kararına uyulmasına rağmen gerekleri yerine getirilmediği, dava konusu taşınmazların malik haneleri boş bırakılmak sureti ile sınırlandırıldığı ve ... Yönetimi tarafından taşınmazların orman olduğu iddiasıyla davaya müdahalede bulunulduğuna göre taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığı hususunun belirlenmediği belirtilerek usûlünce orman ve zilyetlik araştırması yapılması"" gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kabulü ile ... ili, ... ilçesi, ... köyü 131 ada 5, (671,20 m2) 123 ada 54 (8503,59 m2), 127 ada 10 (317,31m2) ve 129 ada 11 (2555,89m2) nolu parsellerin tamamı ile gösterilen kısımlarının fen bilirkişisi ... 02.10.2014 tarihli raporuna ekli belirtilen yüzölçümleri üzerinden Kadastro Kanununun 30/2. maddesi gereğince ... oğlu ... (TC ...), ... oğlu ... (TC ...) ... oğlu ... (TC ...) adına eşit hisseler oranında tespit ve tesciline, karar verilmiş; hüküm, davalı ... ve müdahil ... Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1944 yılında 3116 sayılı Kanun uyarınca yapılan orman kadastrosu vardır.
    Mahkemece, bozma kararına uyularak temyize konu çekişmeli, ... köyü 131 ada 5, 123 ada 54, 127 ada 10 ve 129 ada 11 nolu parsellerin orman sayılmayan ve zilyedlikle kazanılacak yerlerden olduğu ve kazanma koşullarının adına tescil kararı verilen gerçek kişiler yararına gerçekleştiği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiş, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuştur.
    Şöyle ki; dairenin önceki bozma kararında, dava konusu taşınmazların malik haneleri boş bırakılmak suretiyle sınırlandırıldığı ve ... Yönetimi tarafından orman iddiasıyla davaya müdahalede bulunulduğuna göre taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığının belirlenmesi gerektiği bu nedenle üç orman yüksek mühendisi ve bir harita mühendisi olmadığı takdirde tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu ile kesinleşen tahdit ve eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarına dayalı uygulama yapılması gereğine değinildiği halde, mahkemece yapılan keşfe bir orman mühendisi bilirkişi götürülmüş, keşfe katılan ... mühendisi bilirkişi ... tarafından düzenlenen 26/11/2014 havale tarihli raporda da sadece 1957 yılı memleket haritası ile 1984 yılına ait hava fotoğraflarına dayalı inceleme yapılmış, yörede 1944 yılında yapılıp kesinleştiği anlaşılan tahdite ilişkin harita ve belgeler getirtilerek yapılan keşifte uygulanmamıştır. Yine bozma kararında dava konusu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde zilyetlik araştırması yapılması, tarım uzmanı bilikişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılması gereğine değinildiği halde, keşfe ziraat mühendisi bilirkişi götürülmemiş, dava konusu taşınmazlarda imar ve ihya ile zilyetlik koşullarının adına tescil kararı verilen kişiler yararına oluşup oluşmadığı hususları usulünce araştırılmamıştır.
    O halde, mahkemece, yörede ilk olarak 1944 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidine ve var ise daha sonra yapılan aplikasyon ve 2/B çalışmalarına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazların bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği ile hem eski tarihli, hem de dava tarihinden 15 - 20 yıl önce düzenlenmiş memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı dava konusu taşınmazlar ve etrafını gösterir ve o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ilgili yerlerden getirtilip, önceki keşifte görev almayan halen ... Bakanlığı (... Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla, çekişmeli parsellerin tümünde yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazların orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli,
    Yapılan bu uygulama sonucu dava konusu edilen taşınmazların orman tahdidi dışında kaldığının belirlenmesi halinde orman kadastrosunun 4785 sayılı Kanunun yürürlük tarihi öncesinde kesinleşmiş olması sebebiyle 4785 sayılı Kanun gözönünde bulundurulmadığından taşınmazların öncesi itibariyle orman sayılan yer ya da 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde ifade edilen orman içi açıklık olup olmadığının memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı uygulanması yapılması ve komşu parsel kayıtlarının uygulanması ile de belirlenmesi gerekir. Bu durumda eski tarihli ve dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ait memleket haritaları ve dayanağı hava fotoğrafları çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) en eski ve dava tarihinden 15-20 yıl önce düzenlenen memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskopik yöntemle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazların niteliği ve kullanım durumları belirlenmeli, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
    Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; taşınmazların öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp malik haneleri açık olan taşınmazlar yönünden 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi hükümleri de gözönünde bulundurularak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gerekleri yerine getirilmeksizin eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... ve müdahil ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/05/2016 günü oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi