Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, işkazası sonucu sürekli işgöremezlik kaybına uğrayan davacı işçinin maddi ve manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece dava feragat nedeni ile ret edilmiştir.
Dosya içeriğine göre davacının 1.8.1994 tarihinde 18 yaşında %30 kusurlu olarak geçirdiği iş kazası sonucu % 100 malul olduğu ve sürekli başkasının bakımına muhtaç olduğu Adana 1.İş Mahkemesinin 1996/366E,1997/747K sayılı kararına konu rücu davasının Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği ,vekili Avukat A.E. Vasıtası ile 75.000.00 YTL maddi, 200.000.00YTL manevi tazminat istemi ile dava açıldığı,hesap bilirkişisinin sonuç olarak 174.140.60 YTL maddi tazminat miktarını belirleyen raporuna 9.6.2006 tarihli itirazdan sonra bu defa davacı Adana 9.noter vasıtası ile , 16.6.2006 tarihinde davada feragata açık yetkili vekaletname ile Avukat R.Y. ’ı vekil tayin ettiği ,3gün sonra avukat Raşit Yılmaz tüm yetkilerini yetki belgesi ile Avukat olduğu belirtilen R.K. Devrettiği, davacı vekil Avukat R.Y. ve davalı vekili birlikte verdikleri dilekçeleri ile mevcut olan davacının mahkemeye verdiği feragat dilekçesi gereği duruşmayı bir hafta öne aldırtarak duruşmadaki davacı,vekili Avukat R.Y. ve davalı vekili bulunduğu halde davacı ve vekilinin feragatı nedeni ile dava reddedildiği anlaşılmaktadır.
Davacı 1994 yılında geçirdiği kaza sonucu %100 malûl bakıma muhtaç bir kişidir.Feragat hangi şartlarda yaptığı karşılığında aldığı meblağın ne olduğu belli değildir .Sadece davacının ilk vekili Avukat A.E. temyiz dilekçesinde davacının kendisine baskı yapıldığından 50.000.00 YTL karşılığında feragat ettiğini söylediğini feragatın şeklen usule uygun olsada varsa para cinsinden yapılan ödemelerin hiçbir kayıtta geçmemekte olduğunu %100 malul olan davacının feragatının geçerli olmadığını belirtmiştir.
Feragat kişinin neticei talebinden vazgeçmesidir.Dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı HUMK 91. ve devamı maddelerinde belirtilmiştir. Bu anlamda davacı şekli kurallara uyarak feragatını yapsa da iradeyi fesata uğratan hata hile ve (ikrah)korkutmaya dayalı olmadığı sürece geçerlidir.
Hile genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır.Hatada yanılma hilede yanıltma söz konusudur.Korkutmada bir kimseyi bir hukuksal işlem yapmaya yönlendirmek için bilerek hukuka aykırı bir davranışla o kişiden istenilen irade beyanında bulunmaz ise kötülüğe uğrayacağı kanısının yaratılması o kişinin korkutulmasıdır.Yaratılan korku sonucu irade bildiriminde bulunan kişinin iradesinin oluşumu sakattır.Sakatlık irade bildiriminde değil ,iradenin oluşumundadır.Sakatta olsa irade vardır.Korkutulan iradesini isteyerek açıklamış olmakla beraber bu irade özgür karar ve düşüncenin sonucu değildir.Ne var ki korkutulanın bildirimi iradesine uygundur.
Mahkemece yapılacak iş ,temyiz dilekçesindeki itirazlarda dikkate alınarak, %100 malul ,sürekli bakıma muhtaç olan kişinin nasıl olup da fazla miktardaki tazminat taleplerinden feragat ettiği,karşılığında aldığı paranın ne kadar olduğu, sağlanan menfaat varsa bunun talebi ile karşılaştırılarak,yoksa almamasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı feragat aşamasına hangi şartlarda geldiği,feragat dilekçesi aşamasında hata hile müzayaka gibi irade fesadına konu eylemlerin olup olmadığı, BK’nun 23-30 maddeleri kapsamında araştırılması gerekir.Bundan başka lehine feragatname düzenlenen tarihlerde davacıya ne miktar ödeme yaptığı hususlarının davalı şirket kayıtlarından incelenerek ,yapılan araştırmalar sonucu toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip sonuca gidilmesi gerekir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 01.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.