10. Hukuk Dairesi 2017/1122 E. , 2017/3788 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne verilmiştir.
Hükmün, tarafların vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan ... hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre; davalı ... ve davalı Kurum vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Hak düşürücü süreyi düzenleyen 506 Sayılı Yasa’nın 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi, ya da, çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki, sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Davacı vekilinin temyiz talebine gelince; mahkemece 04.10.2000 tarihinden önceki talebin hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir. İlk kez davalı ... tarafından 03.05.1999 tarihli davacının işe giriş bildirgesi süresi içinde kuruma verilmiştir. Davacının hizmet cetveline göre davacının 17.07.2000-03.10.2000 tarihleri arasında dava dışı ... İnşaat’ta 102 gün çalışması gözükmektedir. Davalı ... tarafından 07.05.2001 tarihli işe giriş bildirgesi de kuruma süresi içinde verilmiştir ancak davacının imzasını içermemektedir. Davalı Belediyeden gönderilen davalı çalışma belgelerinde davalı ... tarafından 31.08.1999 tarihli tutanak ile davalının devamsızlığı nedeniyle işine son verildiği tutanak altına alınmıştır. Mahkemece adı geçen tutanağın gerçekliği irdelenmemiştir. Tutanakta imzası bulunanlar ve anılan dönemde çalışan bordro tanıkları dinlenmeli ve tutanağın gerçek olmadığı sonucuna varılması halinde ise; 03.05.1999-17.07.2000 tarihleri arasındaki çalışma yönünden ise davalı ... tarafından verilen 03.05.1999 tarihli İGB Kuruma süresinde verilmiş olduğundan talebinin hak düşürücü süreye uğramadığı gözetilmelidir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme, araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.04.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.