4. Hukuk Dairesi 2012/2998 E. , 2013/1629 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... vdl. aleyhine 01/06/2011 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 02/11/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, istem reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, ..... Belediye Başkanı olduğunu, .... Gazetesinin 26.05.2011 tarihli sayısında davalı ... tarafından kaleme alınan ""Örnek Başkan ....."" başlıklı gerçeğe aykırı yazı nedeniyle kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek uğradığı manevi zararının giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılar ise,davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, davalının dava konusu edilen yayındaki kastının memnuniyetini ifade etmek olup davacıyı tahkir etme niyetinin olmadığı ayrıca söz konusu yazıda bilgiyi aldığı kişiyi açıkça göstermiş olduğu, gazetenin 03.06.2011 tarihli nüshasında bu ifadelerle ilgili yanlış bir anlaşılma olduğundan bahisle düzeltme yazısı yayınlanmış olmasıyla davacının söz konusu olayda manevi olarak bir mağduriyetinin olmadığı ve zararının meydana gelmediği kabul edilerek istemin reddine karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Dava konusu edilen ve ..... gazetesinde ""Örnek Başkan ....."" başlığıyla yer alan yazıda ""...Yakın bir zamanda kendisiyle ..... gazetesi için söyleştik, sohbet ettik. Şu bilgiyi aldım, çok hoşuma gitti; ..... Belediye Başkanı ..., .... Belediye Başkanı ...., .... Belediye Başkanı ...., ... Belediye Başkanı .... aday listelerinin belirlendiği süreçte, ... .... İl Başkanlığı"na giderek ..... cephesinden aday adayı olan .... veya ...."e .... aday listelerinde yer verilmesi, aksi takdirde istifaya varan, aba altından sopa gösterme şeklinde baskı yapılmış. Bunu duyduğumda gerçekten çok memnun oldum.""ifadelerine yer verildiği, gazetenin 03.06.2011 tarihli nüshasında ise davalı ... tarafından Düzeltme alt başlığı altında ""....... Belediye Başkanı ..."nun diğer ..... Belediye Başkanları ile birlikte .... İl Başkanlığına gitttiklerini yazmıştım. Bu bilgi bizzat .... Belediye Başkanı .... tarafından bana aktarılmıştı. Daha sonraki görüşmelerimizde ...., ..."nun bu görüşmede olmadığını,yoğunluk nedeni ile yanlış bir anlaşılma olduğunu belirtti. Buradan ..... Belediye Başkanı ..."nun o görüşmede olmadığı şeklinde düzeltiyorum."" açıklamalarına yer verildiği anlaşılmaktadır.
Şu durumda, davalılar tarafından davaya konu edilen yazının yayın tarihinden sonra 03.06.2011 tarihli düzeltme yazısından da anlaşılacağı üzere dava konusu yazı gerçek dışı haber niteliğinde olup davacının kişilik haklarına saldırı niteliğindedir.
Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 04/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.