11. Hukuk Dairesi 2015/11783 E. , 2016/8991 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... .... Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen .../02/2015 tarih ve 2014/277-2015/72 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin “....” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının ise bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki 2011/71779 başvuru sayılı “.. .........” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, başvurunun ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davalı tarafından yapılan “........” ibareli başvuru ile müvekkiline ait markaların karıştırılmaya ve tüketicinin yanılmasına yol açacak derecede benzer olduğunu, fonetik, görsel ve gerekse kavramsal olarak doğrudan müvekkiline ait markaları çağrıştırdığını, aynı zamanda dava konusu başvurunun müvekkiline ait markalarla aynı/benzer ürün ve hizmetleri kapsadığını ve iltibas oluşmasının kaçınılmaz olduğunu, zira müvekkilinin “....” esas unsurlu markalarının tanınmış olduğunu ve davalı başvurusunun seri markalar içerisinde algılanacağını ileri sürerek YİDK kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili; davalı başvuru ile davacı markaları arasında işaretler bakımından benzerlik bulunmadığını, zira “....” ibaresinin başvuruya konu mal/hizmetlerde ayırt ediciliğinin oldukça zayıf bulunduğunu, “....” kelimesine ilave edilen “...” ve “....” eklerinin başvuruyu davacı markalarından yeterince farklılaştırdığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili; müvekkili şirket tarafından tescili talep edilen “........” ibaresinin davacıya ait markalardan farklı olduğunu, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalı başvurusu ile davacı markalarında müşterek olan “....” ibaresinin oldukça zayıf asgari seviyede bir ayırt edicilik taşıyan unsur olduğu, ilke olarak zayıf ayırtediciliğe sahip “....” ibaresini barındıran davacı markaları ile davalı başvurusunun iltibasa neden olacak düzeyde benzer olduğunun kabul edilemeyeceği, özellikle başvurudaki farklılığı oluşturan “İ....İ” ilavelerinin ortak unsur olan “....” sözcüğüne göre daha yüksek bir ayırtediciliğe sahip bulunduğu, ".... (logo) " unsurunun davalıya ait tanınmış çatı marka konumunda bulunduğu ve genel izlenimde de hakim olduğu, bu nedenle en alt seviyede ayırt edicilik taşıyan “....” ibaresinin müşterek olmasından hareketle taraf işaretlerinin benzerliğinden söz edilemeyeceği, sonuç olarak davalıya ait başvurunun işitsel, görsel, kavramsal ve genel izlenim olarak davacının tek veya asıl unsuru “....” ibaresinden oluşan markalarına benzer olmadığı ve iltibas ihtimalinden de bahsedilemeyeceği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, .../.../2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.