19. Hukuk Dairesi 2018/1392 E. , 2019/4581 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyizi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacı ile dava dışı ... İnş. Mad. Taah. Ltd. Şti. arasında kredi sözleşmesi ve araç rehin sözleşmesi imzalandığını, davalının bu sözleşmelerden 29/03/2005 tarihli 750.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kullandırılan kredi borçlarının gönderilen ihtarnameye rağmen ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı ile davacı banka arasında imzalanan taahhütnamenin 29/03/2005 tarihinden bu yana yenilenmeden kullanılmasının TMK"nın 2. maddesine aykırı olduğunu, taahhütnamenin 6098 sayılı TBK"nın 20-27. maddelerine ve 583. maddesine aykırı olduğunu, asıl borçlular ile davacı banka arasında 2007 yılında imzalanan yeni sözleşmeler bulunduğunu, davalının bilgi ve imzası bulunmayan yeni sözleşmeler yapıldığına göre artık sorumluluğuna gidilemeyeceğini belirterek, davanın reddini ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesi istemiştir.
Mahkemece, davalının 29/03/2005 tarihli sözleşmede müşterek borçlu müteselsel kefil olduğu, 6098 sayılı TBK"nın 583. maddesinin önceki kanun dönemi için uygulanamayacağı, davalının borç bitene kadar sorumluluğunun devam edeceği gerekçesiyle davanın kabulü ile takibin 750.000,00 TL üzerinden devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmiş, Dairemizin 2016/16729 esas ve 2017/3117 karar sayılı ve 18.04.2017 tarihli kararı ile; "Dava dosyasında birden fazla kredi sözleşmesi bulunmaktadır. Davalı bu sözleşmelerden sadece 2005 tarihli sözleşmede kefildir. Bu durumda mahkemece dava konusu uyuşmazlığın hangi sözleşmeden kaynaklandığı bilirkişi incelemesi suretiyle belirlenerek davalının kefaleti bulunmayan sözleşmelerden doğan borçlardan dolayı kefalet sorumluluğu bulunmayacağı, kefil olduğu sözleşmeden dolayı borç saptanması halinde ise kefilin asıl borçlunun borcu ve fer"ileri ile kendi temerrütünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağı gözetilerek deliller eksiksiz olarak toplanıp, değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu hususları incelemeyen ve yetersiz olan 3. bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı tarafından 29/03/2005 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesinin kullanıldığı dönemle ve genel kredi sözleşmesinde belirtilen miktarla sınırlı olarak sorumlu olacağı, kullandırılan kredilerin dava dışı ..."ın kefil olduğu 07/09/2007 tarihinde imzalanan kredi sözleşmesinden sonra 2010 ve 2012 yılları arasında kullandırıldığı, dava dışı borçluya kullandırılan taksitli kredilerde ve taksitli araç kredilerinin geri ödeme tablolarında davalının imzasının bulunmadığı, 2010-2012 yılları arasında kullandırılan kredilerin 07/09/2007 ve 12/07/2012 tarihinde imzalanan sözleşmelere istinaden kullandırıldığının anlaşıldığı, bir kısım çek yapraklarının garanti bedelinin davalının kefil olduğu döneme ait olduğu ve bu çek yapraklarının bedelleri toplamının 3.690,00 TL olduğu, davalının takipte sorumluluk tutarının bu miktar ile sınırlı olması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının icra inkar tazminatı ve davalının kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece dairemizin bozma kararına uyulmuş ancak bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Dairemizce bozma ilamında “Dava dosyasında birden fazla kredi sözleşmesi bulunmaktadır. Davalı bu sözleşmelerden sadece 2005 tarihli sözleşmede kefildir. Bu durumda mahkemece dava konusu uyuşmazlığın hangi sözleşmeden kaynaklandığı bilirkişi incelemesi suretiyle belirlenerek davalının kefaleti bulunmayan sözleşmelerden doğan borçlardan dolayı kefalet sorumluluğu bulunmayacağı, kefil olduğu sözleşmeden dolayı borç saptanması halinde ise kefilin asıl borçlunun borcu ve fer"ileri ile kendi temerrütünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağı gözetilerek deliller eksiksiz olarak toplanıp, değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu hususları incelemeyen ve yetersiz olan 3. bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” denilmiştir. Bu durumda mahkemece deliller eksiksiz olarak toplanıp bu yönden banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılıp, davacının takip konusu yaptığı alacağın davalının kefil olduğu sözleşme kapsamında kalıp kalmadığı saptanarak alacak borç durumunun tespit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir. Bozmadan sonra yapılan yargılamada bilirkişi incelemesi dosya üzerinden yapıldığı gibi bozmadan önce alınan 2. bilirkişi raporundaki tespitlere atıf yapılarak yeniden bir değerlendirme yapılmaksızın rapor düzenlenmiştir. Yetersiz rapora göre karar verilmesi doğru olmayıp, bu nedenle mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 01/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.