Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/2617
Karar No: 2014/5093
Karar Tarihi: 24.03.2014

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2014/2617 Esas 2014/5093 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2014/2617 E.  ,  2014/5093 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Akdağmadeni Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 05/06/2012
    NUMARASI : 2011/118-2012/260

    H.. Ö.. ve müşterekleri ile Hazine, Orman İşletme Müdürlüğü ve Ç.Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki dava hakkında Akdağmadeni Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 05.06.2012 tarih ve 118/260 sayılı hükmün Daire"nin 06.11.2013 gün ve 15420/16057 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Davacılar vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar vekili dava dilekçesinde; 101 ada 1 ve 4 sayılı parsellerin kadastro çalışmaları sırasında 15.12.1951 tarih ve 259 sıra sayılı tapu kaydının revizyonu sonucu davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazların müstakil parseller bakımından muris M. A. tarafından 1951 yılı öncesi 40-50 yıl tasarruf edildiğini, bu tarihten sonra da mirasçıları tarafından kullanıla geldiğini, halen de mirasçıları tarafından ekilip biçildiğini, toplam zilyetlik süresinin 80-90 yıl olduğunu, açıklayarak anılan parsellerinin tapu kayıtlarının iptali ile veraset belgesindeki payları oranında gerçek malik davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine temsilcisi davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Davalı Köy Tüzel Kişiliğine dava dilekçesi usulüne uygun bir biçimde tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamıştır. Davalı Akdağ Madeni Orman İşletme Müdürlüğü vekili davanın husumetten reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, “… taşınmazların 1951 tarih 259 sayılı tapu kaydına dayalı olarak Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, tapu kaydının birçok parseli kapsadığını, uygulanan tapu kaydının mevkii ve sınırları itibariyle dava konusu parseller ile birçok parsellere uygulandığını, miktar fazlasının bitişikteki orman parseline gittiğini gerekçe göstermek suretiyle davanın reddine” ve hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 06.11.2013 tarih ve 2013/15420 Esas, 2013/16057 Karar sayılı ilamıyla onanmıştır.
    Davacılar vekili bu sefer 09.12.2013 tarihli karar düzeltme dilekçesi ile; “… taşınmazların 1951 tarihi öncesinden olağanüstü zaman aşımı ile vekil edenlerinin miras bırakanı tarafından kullanıldığını, ölümü ile mirasçılarına geçtiğini ve Hazine adına tapu kaydının oluştuğu 1951 tarihinden önce kazanma süresi ve koşullarının vekil edenlerinin murisi ile vekil edenleri yararına gerçekleştiğini açıklamak suretiyle onama kararının kaldırılması ile yerel mahkeme hükmünün bozulmasına” karar verilmesini istemiştir.
    Dava, Hazine adına tapu kaydının oluştuğu tarihten önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK"nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
    Uyuşmazlık konusu 101 ada 1 ve 4 sayılı parsellerin kadastro tespitleri 2008 yılında yapılmış olup, aynı yıl kadastro tutanaklarının kesinleştiği belirlenmiştir. Kadastro tutanaklarının kapsamlarına ve edinme sebeplerine göre kadastro çalışmaları sırasında Hazineye ait 15.12.1951 tarih ve 259 sıra nolu tapu kaydının uygulanması sonucu taşınmazların Hazine adına tespit ve tescillerinin yapıldığı, dava konusu parseller dışında aynı ada 2,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20,21,22,23,24,25,272,273,274 ve 277 sayılı parsellerinde aynı tapu kaydı kapsamında kaldığının belirlendiğini, söz konusu bütün parsellerin dosya arasında bulunan kadastro tutanakları ile tapu kayıtlarına göre Hazine adına tespit ve tescil edildikleri saptanmıştır.
    Keşifte dinlenen uzman bilirkişi ziraat mühendisinin 22.05.2012 tarihli raporuna göre, taşınmazların kültür arazisi niteliğinde olduğunu ve özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden bulunduğu belirlenmiş, uzman bilirkişi orman mühendisinin 21.05.2012 tarihli raporuna göre ise, “Ç. köyünde 6831 sayılı Kanuna göre Orman kadastrosu 81 nolu komisyonca 01.07.2004 tarihinde işe başlanmış olup, 17.10.2007 tarihinde 6 aylık askıya çıkartılarak 17.04.2008 tarihinde kesinleşmiş, 1/25000,00"lik memleket haritası ve 6831 sayılı Kanuna göre yapılan kadastro haritası zemine aplike edilmiş ve dava konusu yerlerin orman alanı dışında kaldığı…” saptanmıştır. Teknik bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 21.05.2012 tarihli rapor ve ekindeki krokiye göre, dava konusu parseller ile aynı parsellere revizyon göre tapu kaydı kapsamında kalan tüm taşınmazlar birlikte gözönünde tutulduğunda söz konusu tapu kaydı kapsamında kalan tüm taşınmazların 299 sayılı parsel ile çevrili bulunduğu, kuzey, güney ve batı tarafında paftaya göre tepe ve ormanın yer aldığı doğu tarafında ise kuru dere ve ondan sonra 299 sayılı parselin geldiği bu parselin orman parseli olduğu kanaati uyandırmakta ise de söz konusu parsele ait kadastro tutanağı ve ekleri dosya arasında bulunmadığından kesin bir yargıya varmanın mümkün olmadığı tespit edilmiştir. Biçimsel olarak tapu kaydının oluştuğu 1951 tarihine kadar davacılar yararına kazanma süresi ve koşullarının oluştuğu anlaşılmakta ise de, şayet 299 sayılı parsel orman parseli ise tapu kaydı kapsamında kalan tüm parsellerin 4 tarafının ormanla çevrili olduğu anlaşıldığı takdirde 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17. maddesi gereğince gerekli araştırma ve incelemenin yapılması zorunludur. Teknik bilirkişi tarafından sunulan 01.05.2012 tarihli rapor ekindeki krokiye göre, doğuda gösterilen kuru dereden sonra orman mevcut ise Hazine"ye ait 1951 tarih ve 259 sıra nolu tapu kaydının kapsamında kalan tüm parsellerin orman içi iç parseller olduğu sonucuna varılacaktır.
    18.05.2012 tarihinde yapılan keşifte sadece iki davacı tanığı ile üç yerel bilirkişinin dinlenildiği ve her üç yerel bilirkişinin beyanlarının birlikte alındığı ve tek kişiymiş gibi dinlenildikleri anlaşılmaktadır. HMK"nun da tanıklar hakkındaki hükümler aynı zamanda yerel bilirkişiler hakkında da uygulanır. HMK"nun 261/1. fıkrasına göre, “tanıklar, hakim tarafından ayrı ayrı dinlenir ve biri dinlenirken henüz dinlenmemiş olanlar salonda bulunamazlar. Tanıklar gerektiğinde yüzleştirilirler.” O halde her üç yerel bilirkişinin birlikte dinlenilmiş olması açıklanan kanun maddesine aykırı düşmektedir. Böyle bir halde yerel bilirkişilerin beyanları arasında çelişki bulunduğundan söz edilemez. Ancak ayrı ayrı dinlenilmesi halinde çelişkinin giderilmesi mümkün olacaktır.
    Saptanan bu durum karşısında, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan ve birlikte dinlenilen yerel bilirkişilerin beyanları göz ardı edilerek hükmün onanmış bulunması maddi yanılgıya dayalıdır. Çünkü, orman içi açıklık olmadığı takdirde Hazine adına tapu kaydının oluştuğu 15.12.1951 tarihine kadar dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre davacılar ve murisleri yararına kazanma koşullarının oluştuğu görülmektedir. Şayet 4 tarafı orman parseliyle çevrili değil ise ve bir tarafında orman olmayan yer bulunmakta ise böyle bir yerin kural olarak diğer koşullarının varlığı halinde edinilmesi mümkün olabilecektir. Bu bakımdan yukarıdaki eksikliklerin mahkemece yerine getirilmesi zorunludur.
    Saptanan bu somut olgu karşısında Daire’nin maddi yanılgıya dayalı 06.11.2013 tarih 2013/15420 Esas, 2013/16057 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına karar verilerek işin esasının incelenmesine geçildi.
    6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17/2. fıkrasında; “Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasında veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan ormanlar arasındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğü’nce değerlendirilir. Hükmüne yer verilmiştir. Teknik bilirkişinin raporunda yer alan paftaya göre dava konusu parsellerle birlikte tapu kaydı kapsamında kalan tüm parsellerin üç tarafının tepe ve orman olduğu, doğu tarafında ise kuru derenin yer aldığı ve ondan sonra 4 tarafı kapsayan 299 sayılı parselin yer aldığı anlaşılmaktadır. Öncelikle 299 sayılı parselin kadastro tutanağı ve ekleri ile kadastro sırasında bu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtları, bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, yeniden yapılacak keşifte 299 sayılı parsele ait tapu ve vergi kayıtlarının teknik, uzman ve yerel bilirkişiler ile tanıkları aracılığıyla uygulanması, yerel bilirkişiler ile tanıkların HMK"nun 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK"nun 261. maddesi gereğince yüzleştirilerek aykırılığın giderilmesi, aynı madde uyarınca yerel bilirkişi ve tanıkların ayrı ayrı dinlenilmesi, kesinleşmiş orman kadastrosuna ait pafta ile diğer pafta bilgi ve belgelerin daha önce götürülmeyen uzman bilirkişi orman mühendisi ya da yüksek mühendisi aracılığıyla keşifte uygulanması, dava konusu parsellerin uygulanan tapu kaydı kapsamında kalan diğer parsellerle birlikte bir bütün olarak değerlendirilmek suretiyle 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17/2. fıkrası kapsamında kalan yerlerden olup olmadığının, dört tarafı orman parseli ile çevrili bulunup bulunmadığının, orman içi iç parseller niteliğiyle görülüp görülmediğinin açık bir biçimde ve hiçbir duraksamaya yer verilmeyecek şekilde saptanması, doğuda bulunan kuru dereden sonra ormanın olup olmadığının da tüm diğer yönler ile birlikte kroki üzerinde gösterilmesi, bu konuda uzman bilirkişi orman mühendisi ile teknik bilirkişilerden gerekçeli ve denetime açık rapor istenmesi, yukarıda yapılan tüm açıklamaların gözönünde bulundurulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
    Davacılar vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüyle Daire’nin 06.11.2013 tarih ve 2013/15420 Esas, 2013/16057 Karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve 50,45 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 24.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi