Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/3040
Karar No: 2015/2660
Karar Tarihi: 11.03.2015

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/3040 Esas 2015/2660 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2015/3040 E.  ,  2015/2660 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.05.2011 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, sonradan açılan ikinci davada ise 27.06.2011 günlü dilekçe ile inanç sözleşmesi ve muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; asıl ve birleştirilen davaların reddine dair verilen 27.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 23.12.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı asil ... ile karşı taraf davalı asil ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü beyanları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare Dairemizin 23.12.2014 günlü mahalline iade kararı sonrası dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    KA R A R

    Asıl dava, davalılar ... ve ... aleyhine inanç sözleşmesi ve muvazaa iddiasına dayalı dava konusu ... Köyü 767 ve 787 parsellerin tapu kayıtlarının iptali ve tescili ikinci kademede tazminat istemlerine, birleştirilen dava ise davalı ... aleyhine inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescili istemlerine ilişkindir.
    Mahkemece, asıl davada davacının davalı ... aleyhine açtığı tapu iptali tescil isteminin dava şartı yokluğundan usulden reddine, davalı ... aleyhine açtığı tapu iptali ve tescil ile tazminat istemlerinin de reddine, birleştirilen davada davacının davalı ... aleyhine açtığı tapu iptali ve tescil isteminin atiye bırakılması nedeni ile konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
    İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
    İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
    İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
    İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
    Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202. maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
    Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.
    İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir.
    Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince;
    Davacı ile davalılardan ... arasındaki “Anlaşma” başlıklı 31.01.2007 tarihli belgeden dava konusu 767 ve 787 sayılı parsellerin davacı ... tarafından bedeli ödenerek satın alındığı ancak bu yerlere imar izni alınabilmesi için tapularının köyün yerlisi ve sakini olan ... üzerine çıkarılacağı, talep halinde tapu kayıtlarının ...’e devredileceği belirtilmiştir. Adı geçen tarafların imzaları bulunan belge mahkemenin de isabetli olarak tespit ettiği gibi bir inanç sözleşmesidir.
    Dava konusu 767 ve 787 sayılı parsellerin davalı ... tarafından tapudan satın alınmak suretiyle 31.01.2007 tarihinde edinildiği, asıl davadan önce 11.05.2011 tarihinde açılan birleştirilen davada da davacı tarafça ... aleyhine inanç sözleşmesine dayanılarak tapu iptali ve tescil isteminde bulunulduğu görülmektedir. Ne var ki birleştirilen dava açılmadan önce 14.04.2011 tarihinde davalı ... tarafından diğer davalı ...’a dava konusu taşınmazların satış suretiyle temlik edildiğinin öğrenilmesi üzerine bu sefer davacı her iki davalı aleyhine inanç sözleşmesi ve muvazaa iddiasına dayalı olarak dava konusu ... Köyündeki 767 ve 787 sayılı parsellerin tapu kayıtlarının iptali ve adına tescili, ikinci kademede ise tazminat istemlerinde bulunmuştur.
    Mahkemece asıl ve birleştirilen davaların nitelemesinin bu şekilde yapılması gerekir. İnanç ilişkisi de davalı ...’un imzasını taşıyan ve içeriğine de itiraz edilmeyen yazılı sözleşme ile kanıtlanmıştır. Ne var ki her iki dava açılmadan önce 14.04.2011 tarihinde çekişme konusu taşınmazların davalı ... tarafından diğer davalı ...’a satıldığı anlaşılmaktadır. Davalı ... iyiniyetli kayıt maliki olduğunu savunduğundan durumu TMK"nın 1023 ve 1024. maddeleri kapsamında değerlendirilmelidir.
    Bütün bu açıklamalara göre mahkemece, inanç ilişkisi yazılı delille kanıtlandığından davalılardan ...’ın iyiniyetli malik olup olmadığı konusunda tanık dahil tarafların tüm delilleri, özellikle ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/592 Esas, 2012/279 Karar sayılı yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulan dava dosyası da değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi