Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1024
Karar No: 2021/6775
Karar Tarihi: 24.05.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/1024 Esas 2021/6775 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/1024 E.  ,  2021/6775 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    No : 2019/155-2020/191

    Dava, Karadeniz Mühendislik Makina Konstrüksiyon ve İmalat ... ve Ortakları Kollektif Şirketi ünvanlı işyerinde, sigortalılık başlangıç tarihinin 03/02/1988 olduğunun ve davalı iş yerinde 1 gün süre ile asgari ücretle sigortalı olarak çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkeme, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Mahkemece davanın kabulüne dair karar, Yargıtay (kapatılan) 21.Hukuk Dairesince verilen 28/02/2019 tarih 2018/5439–2019/1464 sayılı ilamı ile eksik incelemenin varlığı nedeni ile bozulmuş, bozma ilamı uyarınca yapılan araştırma sonucunda mahkemece; “dava konusu işe giriş bildirgesinde ki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının kesin olarak belirlenemediği, yargılama aşamasında dinlenen tanıklardan tanık ..."in 01/09/1986 tarihinden itibaren 109 gün davalı iş yerinde çalıştığı, tanık ..."in sigorta başlangıç tarihinin 1996 yılı olduğu, tanık ..."in ise davalı iş yerinde kayıtlı çalışmasının bulunmadığı, tanık ..."ın davalı iş yerinde çalışmasının 02/08/1986 yılında bittiği, tanık ..."nın davacının çalıştığını iddia ettiği dönemde davalı iş yeri dışında 210230 sicil numaralı iş yerinde çalışmasının olduğu, bu nedenler ile tanık beyanlarına itibar edilmediği, davalı iş yerine dava açarak sigortalılığı tescil edilen tanık ... ve ..."nün dava konusu dönemde çalışmadığı, komşu iş yeri tanığı ... davacının çalıştığını belirtmiş ise de, tarihine ilişkin bilgisinin bulunmadığı ve davacının davalı şirket sahibinin oğlu olduğu ve çalışması halinde oğlunun sigorta primlerinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı kabul edilerek davacının 03/02/1988 tarihinde davalı iş yerinde fiilen çalıştığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, sigortalılık başlangıcının tespitine ilişkin davada, YHGK’nun 01.06.2011 günlü 2011/307 E. - 2011/366 K. sayılı, 21.09.2011 günlü ve 2011/527 E. - 2011/552 K. sayılı ilamları gözetildiğinde eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
    YHGK’nun belirtilen ilamlarında da bahsedildiği üzere, 506 sayılı Kanunun 108.maddesi uyarınca, sigortalılık başlangıcı yönünden salt işe giriş bildirgesi verilmiş bulunması yeterli olmayıp, ayrıca Kanunun 2. maddesinde öngörülen şekilde fiili çalışmaların aranması da gereklidir.
    Bu nedenledir ki, somut olayda uyuşmazlık fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Bir önceki bozma ilamında da belirtilmiş olmakla, yöntemince düzenlenip süresi içinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de, fiili çalışmanın varlığının ortaya koyulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanunun 79/8. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, aynı zamanda sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında, adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak, yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda, çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasa’nın 60. maddesinde tanımlanan sosyal güvenlik hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hâkim, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını re"sen belirlemelidir.
    Bunun için de bu tür davalarda, işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, işyeri çalışanları saptanmalı ve sigortalının hangi işte ne kadar süre ile çalıştığı açıklanmalıdır.
    Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; bozma gereği olarak işe giriş bildirgesindeki imzanın davacıya ait olup olmadığı noktasında imza incelemesi ve bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, Kurum tarafından davacıya verilen ... sigorta sicil numarasının 1988 serilerinden olduğunun tespit edildiği, dinlenen tanıkların hizmet cetvelinin kurumdan getirtildiği, emniyete müzekkere yazılarak komşu işyeri tanıklarının tespitinin istendiği, müzekkere cevabında belirtilen kişinin dinlendiği anlaşılmaktadır.
    Her ne kadar mahkemece daha önce işyerine ait dönem bordroları kurumdan sorulmuş, Kurum tarafından işyerinden 1988-1989-1990 yılına ait dönem bodrosu verilmediği bildirilmişse de, Kurum tarafından gönderilen belgelerdeki işyeri sicil numarası ile işe giriş bildirgesinde yer alan 234110.10860.6306 işyeri sicil numarası birbirinden farklı olduğundan, Kurumdan işe giriş bildirgesinde yer alan sicil numarası itibariyle, ihtilaf konusu döneme ait dönem bordroları Kurumdan celp edilmeli, bordro tanıkları dinlenmeli, giriş bildirgesinde belirtilen işyeri adresinde Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, emniyet ve muhtarlık marifetiyle davalı işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanları alınmalıdır.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.05.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi