Ceza Genel Kurulu 2017/219 E. , 2017/313 K.
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 10. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 02.01.2014
Sayısı : 395-1
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık ..."in beraatine ilişkin, Beyoğlu (Kapatılan) 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 29.01.2008 gün ve 38-38 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 25.06.2013 gün ve 27554-6545 sayı ile;
"Olay tutanağı içeriğine, bu tutanağı doğrulayan tutanak düzenleyicileri ... ve Ahmet"in tanık olarak alınan ifadelerine, dosyadaki diğer belge ve bilgilere göre; sanığın oturduğu binanın bodrum katına gizlendiği sırada yakalanması ve yanındaki poşette suç konusu kokain, kokain bulaşıklı 8 adet kilitli poşet ve hassas terazi bulunması nedeniyle, atılı suçu işlediği sabit olan sanık hakkında mahkûmiyet yerine beraat hükmü kurulması..." isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi ise 02.01.2014 gün ve 395-1 sayı ile;
"...Her ne kadar sanığın ele geçen hassas terazinin ve uyuşturucu maddenin sahibi olduğundan bahisle cezalandırılması istemi ile mahkememize kamu davası açılmış ise de, sanığın hiçbir aşamada suçu kabul etmediği, üzerinde ve evinde yapılan aramada uyuşturucu madde veya suçun işlendiğine delil olabilecek başkaca malzeme ele geçmediği, sanık hakkında ismen veya isim benzerliği ile yapılmış bir ihbar bulunmadığı, ihbarın genel olarak binalarda uyuşturucu satışı yapılıyor şeklinde olduğu, sanık aleyhine sanıktan uyuşturucu aldığı yolunda başka bir şahsa ait beyan da bulunmadığı, sanık hakkında teknik takip bulunmadığı, sanığın bodrum katta gizlenirken yakalandığı tutanak ve tutanak tanıklarının beyanlarından anlaşılmış ise de, tutanakta ele geçen hassas terazinin ve uyuşturucuların içerisinde bulunduğu poşetin sanığın biraz uzağında bulunduğunun açıkça yazılı olduğu, tutanak mümzileri duruşmada hassas terazi ve uyuşturucuyu sanığın yanında yakaladıklarını belirtmiş iseler de; olayı hatırlayamadıklarını beyan etmeleri üzerine ilgili bölümler kısa kısa açıklanarak sorulmak suretiyle beyanlarının alındığı, uyuşturucuları sanığın yanında yakaladık şeklindeki beyanlarının da bu nedenle tutanak ile çeliştiği, bu beyanlarının olayı hatırlayamamaktan kaynaklandığı, dinlenen her iki zabıt mümziinin de sanığı bodrum katta gizlenirken yakalayan tutanak mümzileri olmalarına rağmen, birbirlerini görmediklerini beyan etmelerinin de bundan kaynaklandığı, sanık herhangi bir şekilde ve başka bir maksatla bodrum katta bulunmuş olabileceği gibi, polisleri görmesi üzerine korkarak bodrum kata saklanmasının da mümkün olduğu, sanığın üzerinde uyuşturucu bulaşıklı madde ve uyuşturucu parası olarak değerlendirilebilecek para da ele geçmediği, aynı şekilde evinde de hiç bir suç unsuru bulunmadığı, uyuşturucunun sanığın biraz uzağında yakalandığının tutanakta açıkça yazılı olduğu, kaldı ki olay yeri olan ....Bulvarının mahkememize gelen pek çok davadan da bilindiği üzere uyuşturucu satışının İstanbul ilinde en yoğun olarak yaşandığı yerlerden biri olduğu, belirtilen nedenlerle uyuşturucularla sanık arasında her türlü kuşkudan uzak kesin bir bağlantı kurulamadığı ve ele geçen uyuşturucular ile hassas terazinin sanığa ait olduğunun her türlü kuşkudan uzak ve kesin olarak kanıtlanamadığı, sanığın atılı suçu işlediğinin her türlü kuşkudan uzak ve kesin bir şekilde kanıtlanamaması nedeniyle, CMK"nun 223/2-e bendi gereğince şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca beraatine karar verilmesi gerektiği ..." şeklindeki gerekçeyle direnerek, ilk hükümde olduğu gibi sanık ..."in beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.03.2014 gün ve 59461 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 gün ve 152-1101 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 10. Ceza Dairesince 27.02.2017 gün ve 43-767 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
12.09.2007 tarihinde saat 09.00 sıralarında Taksim Asayiş Büro Amirliğini arayan ve açık kimlik bilgileri ile adresini bildirmeyen erkek şahsın; “.... Mahallesi ....Bulvarı ..... Sokak No:11 sayılı tek dairede ve .... .... Mahallesi ....Bulvarı....Sokak No:3 sayılı dört katlı binada uyuşturucu saklıyor ve satıyorlar” şeklinde ihbarda bulunması üzerine, konu ile ilgili söz konusu adreslerdeki binalara ilişkin olarak görevlilerce yapılan araştırmada; binalara giren şahısların kısa bir süre sonra çıkıp şüpheli bir şekilde hızla uzaklaştıklarının tespit edildiği, aynı gün Beyoğlu 2. Sulh Ceza Mahkemesinden ihbardaki adresler hakkında arama kararı alınarak, saat 18.00 sıralarında .... .... Mahallesi, ....Bulvarı,....Sokak No:3 sayılı binaya gelindiği; bir, iki ve dört numaralı dairelerde yapılan aramalarda suç unsuruna rastlanılmadığı, üçüncü katta bulunan üç numaralı dairenin kapısı çalınmasına rağmen açılmaması üzerine arama yapılamadığı, binadan çıkıldığı esnada bodrum katında gizlenmekte olan sanığın görevlilerce fark edilerek yakalandığı, yapılan üst aramasında suç unsuruna rastlanılmayan sanığa kaçıncı katta oturduğu sorulduğunda, üçüncü katta üç numaralı dairede oturduğunu söylediği esnada görevlilerce sanığın yakalandığı yerin biraz uzağında bulunan beyaz renkli bir poşetin fark edilmesi üzerine alınıp içine bakıldığında; kokain, kokain bulaşıklı toplam 8 adet kilitli poşet ve 1 adet hassas terazi bulunduğu tespit edilerek muhafaza altına alındığı, ardından sanığın oturduğu üç numaralı dairede de arama yapıldığı ancak herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, konu hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiğinde sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan işlem yapılması talimatının alındığı,
Kolluk tarafından düzenlenen 12.09.2007 tarihli takip tarassut tutanağında; ihbarın içeriği hakkında yapılan araştırmada, adreslerin doğru olduğu, binalara giren şahısların kısa bir süre sonra çıkıp şüpheli bir şekilde hızla uzaklaştıkları, alınan ihbarın doğru olma ihtimalinin yüksek olduğu bilgilerinin yer aldığı,
Beyoğlu (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesince, 12.09.2007 gün ve 3809 sayı ile; .... .... Mahallesi, ....Bulvarı,....Sokak No: 3 sayılı yerde bulunan dört katlı bina ve müştemilatında CMK"nun 116 ve 119. maddeleri uyarınca arama yapılmasına karar verildiği,
Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesinin 12.11.2007 ve Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Dairesinin 19.11.2007 tarihli uzmanlık raporlarında; 24 gram ağırlığındaki maddenin net 17,132 gram kokain içerdiğinin, ağzı kilitli poşetlerin ise kokain bulaşıklı olduğunun belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Tutanak düzenleyici tanıklar ... .... ve ....Mücahit mahkemede; olay tarihinde sanığı, bodrum katında gizlenirken merdiven boşluğu gibi bir yerin altında yakaladıklarını, yanında bulunan poşetin içinde kokain ve hassas terazi ele geçirdiklerini, olay tutanağının içeriğinin doğru olduğunu beyan etmişlerdir.
Sanık aşamalarda; olay günü saat 18.00 sıralarında oturmakta olduğu binanın giriş kapısından içeri girdiği sırada dışarı çıkmakta olan polislerin kendisini yakalayarak üzerinde ve oturduğu dairede arama yaptıklarını ancak suç unsuru bulamadıklarını, “seni karakola götürüyoruz, orada bırakacağız” dediklerini, daha sonra ise bodrum katında uyuşturucu madde bulduklarını ve kendisine ait olduğunu ileri sürerek hakkında işlem yaptıklarını, ele geçen uyuşturucu ile ilgisinin bulunmadığını, uyuşturucu madde kullanmadığını, bodrum katında gizlenir halde yakalanmadığını, olay tutanağını kabul etmediğini savunmuştur.
5237 sayılı TCK’nun “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin suç ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 3 ve 4. fıkraları;
“(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır...” şeklinde düzenlenmiştir.
Üçüncü fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticaretine ilişkin çeşitli fiiller, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Buna göre, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satışı, satışa arzı, başkalarına verilmesi, nakli, depolanması ya da kazanç amacıyla satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması, bir ve ikinci fıkralara göre ayrı bir suç oluşturmaktadır. Fıkradaki suçun oluşabilmesi için maddede belirtilen seçimlik hareketlerden herhangi birisinin yapılmış olması gerekir. Dördüncü fıkraya göre, uyuşturucu maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması, bir ve üçüncü fıkralarda tanımlanan suçların konu bakımından nitelikli unsurunu oluşturmakta ve bu fıkralara göre verilecek cezaların artırılmasını gerektirmektedir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın, oturduğu binanın bodrum katına gizlendiği sırada yakalandığı ve yanındaki poşette suç konusu kokainin, kokain bulaşıklı 8 adet kilitli poşetin ve 1 adet hassas terazinin ele geçirildiği olayda; her ne kadar sanık üzerine atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu kabul etmemiş ve bodrum katında gizlenirken yakalanmadığını savunmuş ise de, sanığın oturduğu binada uyuşturucu madde satıldığına ve saklandığına dair ihbar alınması, ihbarın doğruluğu hakkında bina ve çevresinde araştırma yapan görevlilerce, binaya bir takım şahısların girip kısa bir süre sonra çıktığının ve ardından şüpheli bir şekilde hızla uzaklaştıklarının tespit edilmesi, alınan ihbara ve kolluk tarafından yapılan araştırmaya istinaden, mahkemece verilen arama kararı ile aynı gün sanığın oturduğu binaya gelinerek gerçekleştirilen arama sırasında, bina içinde bulunan sanığın görevlilere fark edilmemek için bodrum katında gizlenirken yakalanması ve biraz uzağında bulunan poşette suç konusu uyuşturucu madde ile bir adet hassas terazinin ele geçirilmesi, tanık olarak dinlenen tutanak düzenleyicilerin olay tutanağının içeriğinin doğru olduğunu ve sanığı bodrum katında gizlenirken yakaladıklarını beyan etmeleri birlikte değerlendirildiğinde; sanığın üzerine atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olduğunun, suç ve cezadan kurtulmaya yönelik savunmasının gerçeği yansıtmadığının kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla yerel mahkeme direnme hükmünün, sanığın üzerine atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.01.2014 gün ve 395-1 sayılı direnme hükmünün, sanığın üzerine atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.06.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.