18. Hukuk Dairesi 2014/8375 E. , 2014/10511 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 31/12/2013
NUMARASI : 2011/883-2013/779
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de, gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki;
1-Dairenin bozma kararından önce dosyada mevcut bilirkişi kurulu raporlarında, dava konusu taşınmaz tarım arazisi olarak değerlendirilmiş, bozma ilamında bu hususa değinilmeden idarenin kıymet takdir komisyonunca belirlediği tahmini bedelin kamulaştırma bedeli olarak tespitinin doğru olmadığı belirtilerek hüküm bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyulduğuna göre gerekleri yerine getirilmeli, bu bağlamda bozma kapsamı dışına çıkılmadan davacı yararına oluşan usuli kazanılmış haklar gözönünde tutulmalıdır.
Bozmadan önce geri çevrime kararı üzerine dosyaya getirtilen Kahramanmaraş Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü"nün 19.07.2010 günlü yazısında, dava konusu taşınmazın imar planları dışında kaldığı, etrafının meskûn bulunmadığı ve belediye hizmetlerinden yararlanmadığı bildirilmiş olmasına ve Bakanlar Kurulu"nun Yargıtay"ca da kısmen benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, imar planında yer almayan bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (belediyece meskûn olduğu veya meskûn hale getirildiği için sunulan yol, su, elektirik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd.) yararlanan ve meskûn yerler arasında bulunması gerektiği yolundaki tespiti de gözetilerek; dava konusu taşınmazın imar planı dışında olması, etrafının meskûn bulunmaması ve belediye hizmetlerinden yararlanmaması nedeniyle arsa niteliğinde kabulüne imkan yoktur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle taşınmazın arazi olarak değerlendirilmesi gerekirken, arsa niteliğine göre değerlendirme yapılarak buna göre bedel tespit edilmesi,
2-11.10.2011 gün ve 662 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü"nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun"a eklenen geçici 9. maddenin 3. paragrafında, DSİ"nin mülkiyetinde iken 5018 sayılı Kanunun geçici 12. maddesi gereğince Hazineye devredilen ve DSİ faaliyetleri için Hazine adına kamulaştırılan taşınmazlardan bu maddenin yayımı tarihi itibarıyla
satışı yapılmamış, başka kurum ve kuruluşlara tahsis edilmemiş ve devredilmemiş olanların mülkiyetinin, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde DSİ adına re"sen tescil edileceği tescil işlemi nedeniyle hiç bir bedel ve harç alınmayacağı hükme bağlandığından, kamulaştırılan taşınmazın davacı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü yerine Hazine adına tesciline karar verilmesi,
Kabule göre de;
3-Mahkemenin ilk kararında tespit edilip idarece davalılar adına bankaya yatırılan bedel ile bozmadan sonra saptanıp hüküm altına alınan bedel arasındaki farkın davalı tarafça bankadan çekilmesine kadar varsa işlemiş olan mevduat faizi ile birlikte davalıya ödenmesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken infazda duraksamaya neden olacak şekilde davalıya ödeme tarihindeki mevduat faizi ile birlikte ödenmesi yolunda karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı Yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ile tescil davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla mahkemece dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği 09.06.2008 tarihinden ilk kararda hükmedilen bedele ilk karar tarihine kadar, mahkemenin ikinci kararı ile artırılan kısma da ikinci karar tarihine kadar faiz uygulanması gerektiğinden bu yönden de mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 16.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.