Hukuk Genel Kurulu 2017/625 E. , 2020/772 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mah. Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (tüketici mahkemesi sıfatıyla) Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili; müvekkili ile banka arasında 2008 yılında imzalanan konut kredisi çerçevesinde davalı bankanın 2.800,00TL kredi komisyonu, 1.000,00TL istihbarat ve 1.130,61TL erken ödeme komisyonu ücreti tahsil ettiğini, yapılan kesintinin haksız ve yersiz olduğunu ileri sürerek 4.930,61TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili, konut kredisi kullanan müşterilerin süresinden önce kredinin kapatılmasını talep etmeleri hâlinde, kredi tutarının yüzde ikisi oranını geçmemek kaydıyla bankaların erken ödeme ücreti talep etmelerinin yasal düzenlemelere uygun olduğunu, müşteriden tahsil edilen erken ödeme ücretinin tamamen yasal mevzuat çerçevesinde tahsil edildiğini, imzalanan konut finansmanı kredi sözleşmesinde de erken ödeme ücretine ilişkin açıklamalara yer verildiğini ve müvekkili bankanın konuya ilişkin aydınlatma ve bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin tüketici mahkemesi sıfatıyla verdiği 03.06.2014 tarihli ve 2014/141 E., 2014/288 K. sayılı kararı ile; 4.930,62TL’nin davalıdan haksız olarak tahsil edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 08.09.2014 tarihli ve 2014/30265 E., 2014/25717 K. sayılı kararı ile; davalı vekilinin sair temyiz itirazları reddedilmiş ve “…Her ne kadar mahkemece taraflar arasında tanzim edilen sözleşmenin 8.maddesinde yer alan ve erken ödeme halinde davalı banka tarafından %2 oranında komisyon alınabileceğine ilişkin sözleşme hükmünün taraflarca müzakere edilmediği bu nedenle haksız şart niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle bu kısma yönelik talebin de kabulüne karar verildiği anlaşılmakta ise de;
4077 sayılı kanunun 10/B maddesinde, “Tüketici, konut finansmanı kuruluşuna borçlandığı toplam miktarı önceden ödeyebileceği gibi aynı zamanda bir ya da birden çok ödemeyi vadesinden önce yapabilir. Faiz oranının sabit olarak belirlenmesi halinde, sözleşmede yer verilmek suretiyle, bir ya da birden fazla ödemenin vadesinden önce yapılması durumunda konut finansmanı kuruluşu tarafından tüketiciden erken ödeme ücreti talep edilebilir. Erken ödeme ücreti gerekli faiz indirimi yapılarak hesaplanan ve tüketici tarafından konut finansmanı kuruluşuna erken ödenen tutarın yüzde ikisini geçemez. Oranların değişken olarak belirlenmesi halinde tüketiciden erken ödeme ücreti talep edilemez” hükmü yer almaktadır. Buna göre taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin 8.maddesinde yer alan hükmün, kanunun hükmünü tekrar niteliğinde bulunup, bu hali ile haksız şartın bahsetmenin olanaklı olmadığı, belirlenen faiz türüne göre, davacıdan kredi borcunun erken kapatılması halinde erken kapama ücretinin tahsilinde hukuka aykırılık bulunmayacağı anlaşılmaktadır. Ne var ki incelenen dosya içeriğine göre, davacıdan tahsil edilen bedellerin erken kapama mı yoksa yapılandırma işlemine mi karşılık alındığı anlaşılamamaktadır.
Hâl böyle olunca mahkemece, konusunda uzman bir bilirkişiden, yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, davacıdan tahsil edilen bedellerin erken ödeme mi yoksa yapılandırma işlemine karşılık alındığı noktasında rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Mahkemece 16.12.2014 tarihli ve 2014/415 E., 2014/506 K. sayılı karar ile; ilk karar gerekçelerinin yanında davacıdan alınan 1.130,61TL"nin erken ödeme komisyonu olduğunun dosyada bulunan dekont ile sabit olduğu ve taraflar arasında bu konuda bir uyuşmazlık bulunmadığı, bu nedenle kesintinin erken ödeme mi yoksa yapılandırma işlemi karşılığında mı alındığının belli olmadığına ilişkin bozma kararındaki ifadenin yerinde olmadığı, davalı tarafın sözleşmede yer alan erken ödeme komisyonuna ilişkin düzenlemenin tüketici ile müzakere edilerek sözleşmeye konulduğunu ispatlayamadığı açıklanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; konut kredisi çerçevesinde tüketiciden tahsil edilen 1.130,61TL bedelin erken ödeme komisyonu mu yoksa yapılandırma işlemine karşılık alınan bedel mi olduğu ve söz konusu bedelin tüketiciye iadesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlığın sadece 1.130,61TL tutarındaki alacak istemine ilişkin bulunması karşısında direnme kararına karşı temyiz yolunun miktar yönünden açık olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.
13. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş; bu Kanun’un 450. maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte kanun koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için, 6100 sayılı Kanun’a geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
14. 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile HMK’ye eklenen geçici 3. maddesine göre bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı HUMK’nın 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacaktır.
15. Bilindiği üzere, 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarihli ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”; yürürlük tarihinden sonra mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı HUMK’nın 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1. maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar yıllar itibariyle arttırılmıştır.
16. 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun’un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
17. Bu durumda; bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği veya Yargıtay kararına karşı karar düzeltme yolunun açık olup olmadığı belirlenirken, temyiz ya da karar düzeltme hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; temyiz ya da karar düzeltme istemine konu karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır.
18. Buradaki "karar" teriminin, mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını ve ayrıca Hukuk Genel Kurulunun verdiği kararı da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
19. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; konut kredisi sözleşmesi çerçevesinde kredi komisyonu, istihbarat ücreti, erken ödeme ücreti vb. isimler altında davalı banka tarafından kesilen toplam 4.930,61TL’nin iadesi istemiyle açılan davanın kabulüne ilişkin kararın temyizi üzerine Özel Daire davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermiş, hükmü yalnızca 1.130,61TL tutarındaki alacak yönünden eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle bozmuştur.
20. Bu hâlde, Özel Daire ve Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık salt 1.130,61TL’ye ilişkin olup sair hususlar kesinleşerek inceleme dışında kalmıştır.
21. Direnme kararının verildiği 2014 tarihi itibariyle HUMK’un 427. maddesi çerçevesinde temyiz incelemesinde kesinlik sınırı 1.890,00TL olduğundan davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi mümkün bulunmamaktadır.
22. Sonuç olarak, davalı vekilinin temyiz isteminin miktar itibariyle reddi gerekir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlere göre,
Davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440/III-1. maddesine göre, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 14.10.2020 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.