Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/2452
Karar No: 2021/6773

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/2452 Esas 2021/6773 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2020/2452 E.  ,  2021/6773 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    ...
    ...
    Dava, prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir
    İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili, davacının davalı işyerinde, 16.11.2012- 02.04.2014 tarihleri arasında aylık 2.600,00-TL net ücret ile çalıştığını, bildirimlerinin gerçek ücreti üzerinden yapılmadığı gerekçesiyle prime esas kazançların gerçek ücretleri üzerinden tespitini talep etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı şirket vekili, davacının iş müracaatında 1000-TL-1500-TL aralığında ücret talep ettiğini, 942,86 TL ücret ile işe başladığını ve şirketçe bu şekilde bildirimde bulunulduğunu, noter sözleşmelerinde kamu sektöründe çalışan 8/1 derecesindeki mühendisin maaşı dikkate alınarak ilgili mühendislik odası tarafından belirlenen taban ücretinden daha düşük miktara noterlikçe sözleşme yapılamamakta olduğunu, davacı işe giriş sırasında sigorta kurumuna bildirilen maaş miktarı kadar ücretle çalışması konusunda karşılıklı anlaşıldığını, davanın reddini talep etmiştir.
    Davalı Kurum vekili, eksik bildirildiği iddia olunan tutarlara ilişkin davacı tarafından kurum nezdinde yapılmış herhangi bir itiraz yahut şikayet olmadığının görüldüğünü, hizmet tespiti davalarında prime esas tutarların hiçbir kuşku ve tereddüde yer vermeyecek ölçüde ispatlanması gerektiğini, bu davaların öncelikle yazılı belge ile ispatlanması gerektiğini, davacıya ait ücret bordrolarının getirtilmesi, tanık dinletilecek ise sadece tespiti istenen sürelerde işyerinden verilen bordrolarda ismi bulunan kişilerin dinlenilmesi gerektiğini, davacının iddiasında samimi olmadığını, çalışanların çalışma süreleri ile ücret miktarlarını gösterir bordroların işyerinde asılı bulundurulmasının yasa gereği olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Mahkemece, davanın kabulü ile, davacının davalı şirkette çalıştığı 16.11.2012-02.04.2014 tarihleri arasındaki süreler itibari ile sigorta primine esas kazancının aylık net 2.600,00TL olduğunun tespitine karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Davanın kabulüne dair ilk karar ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 04/07/2017 tarih 2017/1477- 2017/1456 karar sayılı ilamı ile "“Davacının iş başvurusunda 1000-1500 TL ücret istediğini belirtmesi ve kendi el yazısı ile düzenlenen dosyada mevcut belgede maaşını 1750 TL olarak belirtmesi gözetildiğinde noterde düzenlenen sözleşme ile belirlenen ücretin gerçeği yansıtmadığı anlaşılmaktadır. Odanın belirlediği ücretten daha az ücretle davacının çalıştırılması kendi mevzuatı içinde müeyyideye bağlanabilecek bir husustur. Dolayısıyla bu belgeler davanın kabulüne yeterli değildir. Ancak SGK dışındaki taraflar arasında işçi alacaklarına ilişkin bir dava bulunduğu, temyiz incelemesi için Yargıtay"da bulunan bu davada da ücretin 2600 TL olarak kabul edildiği görülmektedir. Anılan dosyanın kesinleşmesi halinde bu dosya için güçlü delil teşkil edeceği ortadadır. Sonuç olarak; temyiz incelemesi için Yargıtay"da bulunan dosyanın sonucu beklenerek diğer delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu gerekliliğe uyulmaması doğru olmamıştır.” gerekçesiyle ortadan kaldırılması üzerine, 2017/199 esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam edilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesince, yeniden verilen karara karşı davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun, “ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleri ile dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı” gerekçesiyle HMK"nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı Kurum vekili, yerel mahkeme tarafından eksik inceleme yapıldığını, davanın beş yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, tanık beyanının hükme yeterli olmadığını, davacının davasını vizite kağıdı, bildirge, bordro, maaş bordrosu, izin kağıdı vs. yazılı belgelerle ispatlaması gerektiğini, davacının dosyaya bu sayılan belgelerden hiçbirini sunamadığı gibi bordro tanığı da dinletemediğini, davanın reddi gerekirken kabulünun hatalı olduğunu, davanın açılmasına kurumun sebebiyet vermediğini, kararının bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Somut uyuşmazlıkta, davacı davalı işyerinde, 16.11.2012- 02.04.2014 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığını, çalıştığı dönemde aylık ücretinin 2.600-TL net olduğunu belirterek prime esas kazancın tespitini talep ettiği, taraflar arasında görülen kesinleşmiş alacak davasında davacının kazancının net 2.600-TL (Brüt 3.631,79-TL) olduğunun kabul edildiği, Mahkemece, kesinleşmiş alacak davası kuvvetli delil kabul edilerek, davanın kabulü ile davacının davalı şirkette çalıştığı 16.11.2012-02.04.2014 tarihleri arasındaki süreler itibari ile sigorta primine esas kazancının aylık net 2.600-TL olduğunun tespitine karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun"un 77. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 80. maddesidir. Söz konusu maddelerde prime esas kazançların nasıl belirleneceği düzenlenmiş olup, “ücretler” kavramı içine asıl ücretle birlikte fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri gibi unsurlar da girmektedir. İdare veya yargı makamları tarafından belirlenen ücretlerin prim hesabına esas alınabilmesi için bu tür kazançlara hak kazanmak yeterli olmamakta, işçilik alacaklarına ilişkin taraflar arasında çıkan uyuşmazlıkta mahkemece verilen karar sonrasında işçiye (sigortalıya) ödeme yapılmış olması aranmakta, bu durumda, yargı kararı ile hak kazanılan ücret niteliğindeki kazançların primlerinin sigortalı payının infaz sırasında sigortalıya yapılan ödemeden düşülmesi işverenin Kuruma karşı prim yükümlülüğünü kaldırmadığı da dikkate alınmak suretiyle, ödemenin yapıldığı ayın prime esas kazanç matrahına dâhil edilmesi, hizmet akdi daha önceki bir tarihte sona erdiği takdirde ise yapılan ödemelerin çalışmanın geçtiği son ayın prime esas kazancında gözetilmesi gerekmektedir.
    Diğer taraftan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belir bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289. maddesinde, 288. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 200. ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.
    Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas-2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas-2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
    Diğer taraftan, 5510 sayılı Yasa dönemi açısından;
    5510 sayılı Kanunun 80/1-d maddesinde de; "4"üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançları aşağıdaki şekilde belirlenir.
    ... d)Ücretler hak edildikleri aya mal edilmek suretiyle prime tabi tutulur. Diğer ödemeler ise öncelikle ödendiği ayın kazancına dahil edilir ve ücret dışındaki bu ödemelerin yapıldığı ayda üst sınırın aşılması nedeniyle prime tabi tutulamayan kısmı, ödemenin yapıldığı ayı takip eden aydan başlanarak iki ayı geçmemek üzere üst sınırın altında kalan sonraki ayların prime esas kazançlarına ilave edilir. Toplu iş sözleşmelerine tabi işyerleri işverenlerince veya kamu idareleri veya yargı mercilerince verilen kararlara istinaden, sonradan ödenen ücret dışındaki ödemelerin hizmet akdinin mevcut olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte ödenmesi durumunda, 82"nci madde hükmü de nazara alınmak suretiyle prime esas kazancın tabi olduğu en son ayın kazancına dahil edilir. Bu durumlarda sigorta primlerinin, yukarıda belirtilen mercilerin kararlarının kesinleşme tarihini izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi halinde, gecikme cezası ve gecikme zammı alınmazı ve 102"nci madde hükümleri uygulanmaz." denilmiştir.
    Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, Mahkemece, işçilik alacaklarına yönelik kesinleşen davada verilen karar sonrasında davacıya işverence ödeme yapılıp yapılmadığı belirlenip öngörülen yöntem izlenmeli, buna göre ödemenin yalnızca hizmetin gerçekleştiği son ayın prime esas kazancına dahil edilebileceği dikkate alınarak, toplanan kanıtlardan elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1. Maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, Üye ..."nın muhalefetine karşı, Başkan ..., Üyeler ..., ... ve ..."ün oyları ve oyçokluğuyla 24.05.2021 gününde karar verildi.

    (M)


    ...
    KARŞI OY GEREKÇESİ

    Davacı vekili; dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirkette İstihdamı Zorunlu personel olması sebebiyle 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanunu gereği Gıda Mühendisi olarak 16.11.2012 tarihinden 02.04.2014 tarihine kadar 1 Yıl 4 Ay 15 gün süre boyunca aylık 2.600,00-TL net maaş ile aralıksız çalıştığını, müvekkili ile ile davalı işveren arasında imzalanan ... 14. Noterliği"nin 15.11.2012 tarih ve 27773 yevmiye numaralı istihdamı zorunlu personel sözleşmesi ile aylık 2.600,00-TL net ücret kararlaştırılmasına rağmen, işe başladığı tarihten akdin feshi tarihine kadar davacıya maaşının 1.300,00-TL olarak ödendiğini, bunun asgari ücret olan kısmı maaş hesabına kalan kısmı ise elden ödenmek suretiyle işyerinde usulsüz olarak çift bordro uygulandığını, müvekkiline SGK primleri de asgari ücret üzerinden ve dolayısıyla eksik-düşük ödendiğini ve müvekkilinin iş akdini ... 3. Noterliği"nin 02.04.2014 tarih ve 05255 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile haklı olarak feshetttiğini belirterek müvekkilinin hizmet süresine ilişkin SGK primlerine esas kazanç ve eksik ödenen Sosyal sigorta primlerinin miktarlarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini talep etmiştir.
    Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde;davacının şirkete Kasım 2012 yılı itibarıyla işe başladığını, iş müracaatında 1000,00TL-1500,00 TL. Ücret aralığında ücret talep ettiği, 942,86 TL. ile işe başladığı ve şirketçe bu şekilde bildirimde bulunulduğu, dava konusu edilen ... 14. Noterliğinin 15/11/2012 tarih ve 27773 yevmiye numaralı istihdamı zorunlu personel sözleşmesi ile 2.600,00 TL. net maaş olarak gösterildiği, noter sözleşmelerinde kamu sektöründe çalışan 8/1 derecesindeki mühendisin maaşı dikkate alınarak ilgili mühendislik odası tarafından belirlenen taban ücretinden daha düşük miktara noterlikçe sözleşme yapılamamakta olduğunu, davacı işe giriş sırasında sigorta kurumuna bildirilen maaş miktarı kadar ücretle çalışması konusunda karşılıklı anlaşıldığından bahisle davacının talebinin reddini talep etmiştir.
    ... 1. İş Mahkemesi 2017/199 E, 2019/407 K. sayılı kararında; davanın kabulü ile;
    Davacının davalı şirkette çalıştığı 16.11.2012 - 02.04.2014 tarihleri arasındaki süreler itibari ile sigorta primine esas kazancının aylık net 2.600,00TL olduğunun tespitine karar vermiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10 Hukuk Dairesi davalıların istinaf başvurusunun reddine karar vermiştir.
    Dosya içeriğinden, Davacı ile işveren arasındaki noterde imzalanan sözleşmeye göre aylık 2.600,00-TLnet maaş ödeneceği karşılaştırılmıştır.
    İşçilik haklarına ilişkin dava dosyasında davacının aylık 2600 TL ücret aldığı kabul edilmiş ve hüküm onanarak kesinleşmiştir.
    Dava mülga 506 sayılı Kanun ile birlikte yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanun hükümlerinin zamana göre uygulanmasını gerektirmektedir.
    Davanın yasal dayanaklarına göre;
    Mülga 506 sayılı Kanunun 80. maddesine göre; "İşveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayin sonuna kadar Kuruma ödemeye mecburdur.".... "Şu kadar ki; Kurumun prim ve diğer alacaklarının süresi içinde ve tam olarak ödenmemesi halinde, ödenmeyen kısmına, sürenin bittiği tarihten itibaren ilk üç aylık sürede her ay için %3 oranında gecikme cezası, ayrıca her ay için bulunan bu tutarlara ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç ödeninceye kadar, her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait YTL cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi, bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır."
    5510 sayılı Kanunun 80/d maddesine göre; "Ücretler hak edildikleri aya mal edilmek suretiyle prime tabi tutulur.
    Diğer ödemeler ise öncelikle ödendiği ayın kazancına dahil edilir ve ücret dışındaki bu ödemelerin yapıldığı ayda üst sınırın aşılması nedeniyle prime tabi tutulamayan kısmı, ödemenin yapıldığı ayı takip eden aydan başlanarak iki ayı geçmemek üzere üst sınırın altında kalan sonraki ayların prime esas kazançlarına ilâve edilir. Toplu iş sözleşmelerine tabi işyerleri işverenlerince veya kamu idareleri veya yargı mercilerince verilen kararlara istinaden, sonradan ödenen ücret dışındaki ödemelerin hizmet akdinin mevcut olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte ödenmesi durumunda, 82 nci madde hükmü de nazara alınmak suretiyle prime esas kazancın tabi olduğu en son ayın kazancına dahil edilir. Bu durumlarda sigorta primlerinin, yukarıda belirtilen mercilerin kararlarının kesinleşme tarihini izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi halinde, gecikme cezası ve gecikme zammı alınmaz ve 102 nci madde hükümleri uygulanmaz.
    Somut olayda; 5510 sayılı Kanunun 80. maddesi 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe girdiğinden bu tarihten önceki dönem için mülga 506 sayılı Kanun hükümleri, bu tarihten sonra da 5510 sayılı Kanunun 80. maddesi uygulama alanı bulacaktır. 5510 sayılı Kanunun 80, maddesi geçmişe uygulanamaz.
    Mülga 506 sayılı Kanunun 77. maddesi hükmüne göre "hakedilen ücretler" prime tabi tutulur. İzleyen ayın sonuna kadar ödenir. Ödenmezse gecikme cezası ve her ay için gecikme zammı hesaplanır. Prime esas kazançların son aya maledilecği yönünde bir düzenleme mevcut değildir.
    5510 sayılı Kanun da açıkça ücretlerin hak edildikleri aya maledileceği düzenlenmiştir. Toplu iş sözleşmesi veya mahkeme kararı gereğince sonradan ücret dışında olup prime esas kazanca dahil edilecek ödemeler yapılırsa son aya maledilecektir. Hükmümde noter sözleşmesi ve işçilik hakları dosyası esas alınmıştır. Prime esas kazancın tespitinde sadece ücretler esas alınmışkır.
    Mülga 506 sayılı Kanun ve yürürlükteki 5510 sayılı Kanun hükümleri ücretlerin hak edildikleri aya maledileceğini açıkça düzenlemiştir. Aksinin kabulü mevcut düzenlemelere göre kabul edilemez.
    Çoğunluk görüşü, mahkemeye başvurarak ücret alacağını tahsil edebilen sigortalılar aleyhine ve işveren lehine sonuçlar yaratır. Ücretin son aya maledilmesi halinde işveren yıllarca ödemediği primlerden son ayın tavan ücreti üzerinden prim ödeyerek kurtulacaktır. Önceki aylar için gecikme zammı da ödemeyecektir. Sigortalı ise gerçek ücreti üzerinden prim ödenmediğinden aylık prime esas kazancı düşük olacağından yaşlılık aylığı da bundan olumsuz yönde etkilenecektir. Diğer bir örnekte ise çalıştırdığı işçiye bir yıl boyunca ücret ödemeyen bir işveren mahkeme kararı ile asgari ücret üzerinden ücreti öderse son aya maledilecektir. Sigortalı hizmet tesbiti davası açarak bir yıllık hizmetini de ayrı bir davada tesbit ettirirse bu 11 ay boyunca hizmet tesbiti ile birlikte ücreti tesbit edilemeyecekmidir?
    Öteyandan; Sosyal devlet olmanın bir gereği ve sonucu, sosyal güvenlik hakkının tüm bireylere sağlanması ve güvence altına alınmasıdır. Sosyal güvenlik hakkı vazgeçilmez bir anayasal haktır ve kamu düzenindendir. Sigortalının hizmet tespiti veya prime esas kazancının tespiti davası, kamu düzeninden bir dava olup, resen araştırma ilkesinin ve delil serbestisinin uygulandığı davalardandır. Bu nedenlerle bu tür davalarda mahkemece resen araştırma yapılarak, hizmet ve prime esas kazanç miktarı tespiti yapılmalıdır.
    Sayın çoğunluk hukuka aykırı olarak; ücretin ödenmesi koşulu ile son aya maledilebileceği ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 200. ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunduğu gerekçesi ile bozma kararı verilmiştir.
    Çoğunluk görüşünün kabulü sigortalıların mülkiyet hakkı niteliğindeki sosyal güvenlik hakkını ihlal edici niteliktedir.
    Böyle bir kararın kesinleşmesi ve sigortalıların Anayasa Mahkemesine başvurması halinde hak ihlali olarak yorumlanacağı açıktır.
    Sigortalının Anayasadan kaynaklanan sosyal güvenlik hakkını ortadan kaldıracak olması nedeniyle hükmün onanması gerektiği görüşünde olduğumdan Sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum

    ...

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi