10. Hukuk Dairesi 2016/11245 E. , 2017/3667 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yersiz alınan primlerin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Tavzih hükmünün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece verilen 27.10.2015 günlü ve 890/744 sayılı hükmün, Dairemizin 24.03.2016 tarih ve 1252/4070 sayılı ilâmı ile onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından 18.04.2016 tarihli dilekçe ile tavzih talebinde bulunulması sonrası, Mahkemece 19.04.2016 tarihinde verilen “dilekçe ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin talebinin kabulü ile Mahkememizin 27/10/2015 tarih ve 2014/890 Esas, 2015/744 Karar sayılı kararının hüküm fıkrasının 1. Maddesinin ‘davacının davasının kısmen kabulü ile davalı kurumca re"sen tahakkuk ettirilen sigorta prim ve gecikme zammına ilişkin işlemin kısmen iptali ile davacının kuruma yaptığı ödemenin 222.909,79 TL dışında kalan miktarının ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davacıya iadesi gerektiğinin tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine,’ olarak tavzihine,” içerikli tavzih kararının, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hükmün Tashihi” başlığını taşıyan 304. maddesinde, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların, mahkemece kendiliğinden veya taraflardan birinin istemi üzerine düzeltilebileceği belirtilmiş, “Hükmün Tavzihi” başlıklı 305. maddesinde, hüküm yeterince açık değilse veya yerine getirilmesinde duraksama uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, yerine getirilmesi tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya duraksama ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların, tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği açıklanmıştır. Tavzih yoluyla hüküm fıkrası değiştirilemez ve hükmün infazından sonra tavzih yapılamaz.
Yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri doğrultusunda eldeki davada, her ne kadar mahkemece, faiz hususu yönünden hükümde değişiklik yapılmış ise de, söz konusu hüküm ile davalının hakkının daraltıldığı, bu nedenle de düzeltmenin tashihe ve tavzihe konu edilemeyeceği belirgin olup, mahkemece tavzih yolu ile düzeltme yapılması usul ve yasaya aykırı olduğundan, 19.04.2016 tarih 2014/890 Esas 2015/744 Karar sayılı tavzih kararının bozulmasına,
2- İş Mahkemeleri Kanun’unun 8/3’üncü madde hükmü uyarınca İş Mahkemelerince verilen kararlara ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu kapalıdır. Ne var ki, Yargıtay onama ve bozma kararlarında açıkça maddi hatanın bulunması hallerinde dosyanın yeniden incelenmesi mümkündür. Zira maddi yanılgıya dayanılarak verilmiş olan onama ve bozma kararları ile hatalı biçimde hak sahibi olmak evrensel hukukun temel ilkelerine ters düştüğünden karşı taraf yararına sonuç doğurmamalıdır.
Öte yandan bilindiği üzere usul kuralları (görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hata) kamu düzeni ile doğrudan bağlantılı olup, taraflar yararına usulü kazanılmış hak oluşturmamaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.03.1972 gün ve 1968/1-277-176, 01.03.1995 gün ve 1995/7-641-117, 23.01.2002 gün ve 2001/1-1010-2002/1, 12.07.2006 gün ve 2006/4-519-527 sayılı kararları; Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-2001 Baskı, cilt 5, sayfa 4771 vd)
Re"sen tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammı nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile ihtirazı kayıtla ödenen tutarın yasal faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkin söz konusu davada, son oturumda tefhim edilen kısa kararın gerekçeli karar ile çeliştiği sabit olup, Dairemizin 24.03.2016 tarih ve 2016/1252 Esas 2016/4070 Karar sayılı ilamının maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmakla, Dairemizin maddi hataya dayalı 24.03.2016 tarih ve 2016/1252 Esas 2016/4070 Karar sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına,
3- Eldeki davada, Mahkemece kısa kararın hüküm fıkrasında, “davacının davasının kısmen kabulü ile davalı Kurumca re"sen tahakkuk ettirilen sigorta prim ve gecikme zammına ilişkin işlemin kısmen iptali ile davacının kuruma yaptığı ödemenin 222.909,79 TL dışında kalan miktarının ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davacıya iadesi gerektiğinin tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” şeklinde hüküm kurulmasına karşılık, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, faiz yönünden herhangi bir ibareye yer verilmediğinden, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmıştır.
Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar, esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın bu karara aykırı olmaması gerekirken, yukarıda belirtildiği üzere, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.