1. Ceza Dairesi 2013/780 E. , 2013/4530 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 1/B - 2012/169079
MAHKEMESİ : Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ ve NO : 26/04/2012, 2011/226 (E) ve 2012/89 (K)
SUÇ : Beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiyi öldürme ve 6136 sayılı Yasaya Muhalefet
TÜRK MİLLETİ ADINA
1- Sanığın "6136 sayılı Kanuna Muhalefet" suçu yönünden, 5271 sayılı CMK"nun 231/5. maddesi uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hüküm, aynı Kanunun 231/12. maddesi uyarınca itiraz yoluna tabi olup, temyiz kabiliyeti bulunmadığından, sözkonusu hükmün itiraz merciince incelenmesi mümkün görülmüş, temyiz edenlerin sıfatları ve dilekçelerinin içeriklerine göre temyiz incelemesi, sanığın "ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiyi öldürme" suçundan kurulan resen de temyize tabi hüküm yönünden yapılmıştır.
2- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık M.. G.."in "öldürme" suçunun sübutu kabul, cezayı azaltıcı takdiri indirim nedenlerinin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen; müdahiller vekilinin takdiri indirim nedeninin bulunmadığına yönelen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Dosya kapsamına göre, orta derecede zeka geriliği rahatsızlığı bulunan ve dosyaya eklenen raporda ruhen kendisini savunamayacak halde olduğu belirtilen maktulün, sanığın halasının oğlu olduğu, aralarında maktulün yakınındaki insanların bu rahatsızlığını kullanıp sanığa karşı yönlendirmesinden kaynaklanan çekişmelerin yaşandığı, sürekli bıçakla gezen maktulün sadece sanığa değil, çevresindeki diğer kişilere karşı da saldırgan davranışlar içinde bulunduğu, hatta, 2004 yılında hakkında L. K. isimli şahsı kasten yaralama suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda ceza ehliyetinin bulunmaması nedeniyle TCK.nun 32/1 maddesi uyarınca "ceza verilmesine yer olmadığı" kararı verildiği, olaydan yaklaşık iki yıl önce maktulün sanığa hakaret etmesi üzerine, sanığın maktulü basit şekilde yaraladığı, maktulün vasisi olan babasının şikayetçi olmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, yine olaydan yaklaşık dokuz ay önce de bu kez maktulün sanığı bıçakla karnından, bağırsaklarının delinmesine sebep olacak derecede ağır biçimde yaraladığı, yapılan soruşturmanın yine maktulün ceza ehliyetinin bulunmaması nedeni ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile sonuçlandığı, bu olaydan sonra aşırı derecede tedirginlik hissine kapılan sanığın, mecbur kalmadığı sürece dışarı çıkmadığı, tedbir olarak yanında babasına ait ruhsatsız tabancayı taşıdığı, olay günü ise sigara almak için dışarı çıktığında, kahvehanenin önüne geldiği sırada birden yanında maktulü gördüğü, aksi kanıtlanamayan savunmaya göre maktulün elini cebine götürmesi üzerine tabancasını çıkartarak ateş etmeye çalıştığı, ancak tutukluluk yapan silahın önce ateş almadığı, akabinde sanığın eylemine devam ederek kaçmaya başlayan maktulün arkasından atışlarına devam ettiği, açılan ateş sonucu, maktulün almış on adet mermi isabeti sonucu öldüğü, üzerinde ve olay yerinde herhangi bir bıçağın elde edilemediği olayda;
a) Öldürülenin beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunmasının TCK.nun 82/1-e maddesi uyarınca nitelikli hal olarak kabul edildiği, bu düzenlemenin en önemli gerekçesinin ise, maktulün içinde bulunduğu hal nedeni ile kendisine yapılan fiili algılayıp karşı koyamaması nedeniyle fiilin icrasının kolaylaşması olduğu,
Olayımızda ise, maktulün çevresine ve sanığa karşı sürekli bir şekilde saldırgan davranışlar sergilediği, hakkında soruşturmalar yapıldığı, sanığın maktulün bu eylemleri nedeni ile tedirginlik içinde yaşadığı, olay sırasında da maktulün, sanığın kendisine silah çekmesi üzerine kaçmaya başladığı hususları bir arada değerlendirildiğinde, maktulün sanığın bu eyleminin farkına vararak reaksiyon gösterdiği, bu ve öncesi olaylardan kendisini koruyabildiğinin açıkça belirlenebildiği, bu durumda öldürme fiilinin kolayca işlendiğinden bahsedilemeyeceği ve TCK.nun 82/1-e maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı anlaşıldığı halde; aynı kanunun 81. Maddesi uyarınca hüküm kurulması yerine suçun niteliğinde ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, somut olayın tüm özellikleri ile birlikte değerlendirilmesi gereken
"maktulün ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunduğu, ancak beden bakımından kendisini savunamayacağını gösteren delillerin bulunmadığına" yönelik Adli Tıp raporunun tek başına hükme esas alınması suretiyle, yazılı biçimde hüküm kurulması,
b) Önceden maktulün haksız saldırılarına maruz kalmış bulunan sanığın, olay gününde, önceki olaylarda gerçekleşen haksız saldırıların tekrarlanacağı konusunda kaçınılmaz bir hataya düşerek, bu koşullar içinde eylemlerini gerçekleştirdiği anlaşıldığı halde, sanık hakkında Türk Ceza Kanununun 29. Maddesi uyarınca "haksız tahrik" hükmünün uygulanmaması suretiyle fazla ceza tayini,
C) Hapis cezasının kanuni sonucu olarak "belirli haklardan yoksun bırakılma" hükmünün uygulanması sırasında, TCK"nun 53/1-c maddesi uyarınca, "velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan" yoksunluğun, sanığın sadece kendi alt soyu bakımından koşullu salıverme tarihine kadar süreceğine, alt soyu olmayanlar yönünden ise cezanın infazına kadar devam edeceğine karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde, alt soyayırımı yapmadan belirtilen hakları kullanmaktan koşullu salıverme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu sebeplerle görülmüş olduğundan, resen de temyize tabi hükmün, kısmen tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, 19.06.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.