14. Hukuk Dairesi 2014/15143 E. , 2015/2600 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.09.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 27.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 10.03.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, paydaşı olduğu 72 parsel sayılı taşınmazda diğer paydaş ..."nin 1240/20259 payını 29.08.2012 tarihinde 53.000,00 TL bedelle davalıya sattığını belirterek davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
Davalı, taşınmazın bedelinin akitte düşük gösterildiğini ve taşınmazda fiili taksim yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, önalım hakkının kullanılmasının hakkın kötüye kullanılması sayılacağı ve TMK"nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kabul edilmektedir.
Somut olayda; davanın reddine karar verilmiş ise de mahkemece yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurulmaya yeterli değildir. Davacı, dava dışı ..."nin 29.08.2012 tarihinde 1240/20259 payını davalıya sattığını belirterek önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talep etmiş, davalı ise fiili taksim savunmasında bulunmuştur.
Mahkemece, mahallinde keşif yapılarak bilirkişiden bu konuda rapor alınması, tarafların tanıklarının beyanlarının alınması, taşınmazın kullanım durumunun krokide işaretlettirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken mahallinde keşif yapılmadan dinlenen soyut tanık beyanlarına ve davalı tarafından ibraz edilen harita teknikeri raporuna itibar edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.03.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.