12. Ceza Dairesi 2018/4581 E. , 2018/11130 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle Yaralama
Hüküm : TCK"nın 89/4, 62/1, 50/1-a, 52/2-4. maddesi gereğince mahkumiyet
Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Bozma ilamına fiilen uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23.11.2010 tarih ve 7/191-227 sayılı kararında, “Hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 Sayılı CMUK"un 326 ve 5271 sayılı TCK"nın 307/2. maddeleri uyarınca zorunludur. Savunma hakkının sınırlandırılamayacağı ilkesine dayanan bu zorunluluk uyarınca, sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğuracak olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki kanıtlarını sunma olanağı tanınmalıdır.” hususlarına yer verilmiş olup; somut olayda davaya yeniden bakan mahkemece bozma üzerine yapılan yargılamada, Dairemizin 2016/479-2017/3890 sayılı ve 11/05/2017 tarihli bozma kararı sanık aleyhine olmasına rağmen, usulüne uygun bozma ilamı ekli davetiye ile çağrılması ve duruşmaya gelmeyen sanığın duruşmaya katılımı sağlanıp bozmaya karşı diyeceklerinin sorulmaması suretiyle, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracak şekilde 1412 CMUK"un 326 ve 5271 sayılı CMK"nın 307. maddelerinin ihlal edilmiş bulunması;
2-Mahkemece bozmaya uyma kararı verilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulması,
3-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK"nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan "failin güttüğü amaç ve saik" gerekçesine dayanılamayacağının gözetilmemesi,
4-Hükmün gerekçesinde cezanın alt sınırdan tayin edildiği belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle hüküm kurularak karışıklığa neden olunması,
5-5271 sayılı CMK’nın 5728 sayılı Kanunun 562. maddesiyle değişik 231. maddesindeki “hükmün açıklanmasının geri bırakılması”na ilişkin düzenleme ile erteleme müessesesinin sanık hakkında uygulanıp uygulanmamasına karar verilirken, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle takdir hakkının kullanılması gerektiği ve CMK"nın 231/5. maddesinin paraya çevrilme işleminden önce değerlendirilmesi gerekirken, yasal dayanaktan yoksun şekilde, “Sanığa verilen hapis cezasının paraya çevrilmiş olması nedeniyle” sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
6-Sanık hakkında tayin edilen 1 yıl 3 ay hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi sırasında, TCK"nın 50/4. uygulama maddesinin eksik gösterilmesi ve adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının belirtilmemesi suretiyle, CMK"nın 232/6 ve TCK"nın 52/3. maddelerine aykırı davranılması,
7- Bozma sonrası yargılama giderlerinin sanığa yükletilmemesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
8-Sanık hakkında TCK"nın 89/4 ve TCK"nın 62/1. maddeleri gereğince hükmedilen 1 yıl 3 ay hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi sırasında, hesap hatası yapılarak, adli para cezasının 9.100 TL yerine 9.000 TL olarak eksik hesaplanması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 22/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.